“BM’ler parametreleri” mi? - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
Köşe Yazarları

“BM’ler parametreleri” mi?

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Son günlerde kulaklarımız “hezeyan”  çığlıklarıyla deliniyor!

Yılların geçişinde kronikleşip toplumun canını sıkan sorunlar, üstelik “statükoyla statükoculuğa” karşı tavır koyan bu iktidar döneminde bile hem içte hem de dışta  kambur üstüne kambur ekliyor!                                      Dolayısıyla Bir kez daha anlıyoruz:  Ne içimiz tamamdır  ne dışımız!    Kısaca çok üzülsek de kurduğumuz devleti yaşatamadığımız bir gerçek!


Neyse diyorum ama! Hadi biz işimize bakalım ki neydi işimiz var mı hatırlayan?

MESELA 1983’de kurduğumuz KKTC!  Halâ karar veremedik! “İlelebet yaşatıp payidar  mı edeceğiz.. Yoksa,  “zaten bizim değildi  Denktaş’ın devletiydi” deyip  rahmetlinin ruhuna bir Fatiha okuyup defterini mi düreceğiz?

Peki ama  sonra?  Nereye  niçin “vatan” diyeceğiz, devlet diyeceğiz?

YOKSA buna hiç gerek kalmadan, masa başında siyasi kaderimizin yetkili ve sorumlusu olarak müzakereleri sürdürüp götüren    Sn. Cumhurbaşkanımızın “direktif ve yönergeleri” doğrultusunda şunu mu diyeceğiz:

“Kıbrıs siyasi sorunu BM’ler parametreleriyle çözüm bulur. Bunu sağlayana kadar uğraşacağız!..”

…DİLİMİN altındaki baklayı nihayet çıkardım ve geldim geçen hafta Sn. Cumhurbaşkanımızın   tek cümlede özetlediği “çözüm formülüne!”

Dedikleri şuydu: “Biz BM’ler parametrelerinin dışına çıkmayız!”

Önce vurgulayayım: “BM’ler kurulalı beridir böyle bir vefa görmedi!       Ki o BM’lerin  “sicili,” üzerleri  karalanıp kaderlerine terk edilen ülkeler ve olaylarıyla doludur!

PEKİ Sn. Akıncı neden 1958’lerden beridir BM’lerin yetki ve sorumluluk alanı içinde olan Kıbrıs siyasi sorununu dünyada sadece 5 büyük ülkenin çıkarlarına hizmet eden bu BM’ler parametrelerinde görmektedir?

Tabi kabul! Müzakere masasının kurucusuyla ev sahibi eğer BM’lerse elbette “parametrelerine” uyulacaktır!

NİTEKİM Türk tarafı “1960 Kıbrıs Cumhuriyetinin kuruluşunda.. 1974 Harekâtıyla  sonrasında..  Adanın Kuzey Güney olarak iki ayrı bölgeye ayrılmasında da kabul etmiştir..

Sonrası müzakerelerde, Annan planında da kabul etmiştir!

Mont Pelerin’de, Crans Montana’da da kabul ettiği gibi!  Hatta müzakerelere başlanırsa Guterres’in altı maddesinin kabülünde bile!

BÜTÜN bu iyi niyetli tutuma karşın BM’ler Kuzey’deki Türk devletine  siyasi çözümsüzlükten, dünyadan tecrit edilmesinden, ambargolardan, tanınmamış devlet oluştan, çözümsüzlükten başka ne vermiş neyi reva görmüştür?..

Sn. Akıncı’nın “BM’lere bu kadar bağlı ve sadık bir yandaşı olduğunu doğrusu bilmezdim!” İnşallah olası müzakerelerde o BM’ler  parametreleriyle bizi şaşırtıp utandırarak çözümü de sağlar!                                                                                              **********

ARTIK YETSİN AMA!

Geçen hafta tam “34 kalemde”  harçlar yeniden artırılırken dedikti ki “kasabın et de elindedir bıçağı da!”

Ne var ki bu gidişin gidiş olmadığı da ispatlıdır. Yani “pire ısırdı çık yukarı” tutumuyla devletin maliyesini kurtarmak mümkün değildir.

ÇÜNKÜ: Yasal zorunluluk nedeniyle “kamu görevlileri ve sigortalıların” maaşlarına zam yapılırken devlet hazinesi tamtakır oluyorsa..  Bu nedenle takviye  para gerektiği için o “verilenleri” geri alma açıkgözlüğünde harçlara zam yapılıyorsa.. Ve sürekli dönme dolap gibi bu periyodik işgüzarlıklar  devlet icraatları olarak kalıcılaşıyorlarsa…

ÇEKİVERİN bu devletin kuyruğunu!  Zaten son dönemlerde  siyasi yönden nasıl kadük duruma getirileceğinin müzakereleri yapılarken.. “Vicdani Ret” gibi maskaralıklarla hırpalanırken.. Güney’de fink atanlar “inanmadıkları” KKTC’i  Rum’a yamamak için uğraşırlarken…

ZAVALLI KKTC! Çekiştirilerek, kakmalanarak, sille tokat dayak yiyerek hâlâ  “ben varım” diye direnmekte! Ki artık dörtlü Koalisyon Hükümetinin de KKTC’nin makûs talihini değiştirmesi şansı kalmadı!

Üstelik korktuğumuz da başımıza geliyor! Çünkü nedenini hâlâ bilmediğimiz (şimdilerde yeniden bir miktar yardım yapıldı yapılacak deniyor) çok yanlış politikalarda, TC’den para akışı da kesintilere uğruyor!  (Ve anlatmak mümkün  olmuyor! Böylesi  tutumlar ne bize ne Kıbrıs politikasına ne de Türkiye’ye zarar vermekten öte değildir!  Kaldı ki bu adada Türk halkı olarak “cezalandırılacak” kadar  da Türkiye’den daha suçlu değiliz!

KISACA ne Türkiye “parayı verdiği için düdüğü çalan” ne Kıbrıs Türk halkı “nasılsa para akmakta gir oyna çıkı oyna” hakkına sahip olmamalılar!  Ama oldular! (Eski defterleri açmadan sadede gelelim.)

KKTC’nin ne kadar yaşanamaz olduğunu anlamak için yağmurların yağması.. Yağdığı için sellerin oluşup canlar alması.. Alt yapının darmaduman olması.. Çarpık yapılaşmaların doğayı nasıl tahrip ettiğinin görülüp yaşanması gerekirdi, hepsi de oldu!

Kaldı ki döviz vurgunu nedeniyle içine düştüğümüz sosyoekonomik durumun ne kadar “çaresiz” fakat bazı sermayedarlarca  nasıl fırsatların en büyüğü olabileceğini de gördük! Eee artık yeter olsun ama!

**********

KISACA TAKILDIĞIM:   (YÜCE MECLİS!)

Neyse ki dün nisap sağlanamadı! Vicdani reddin görüşülmesi bugüne ertelenmiş!

Eğer bu ülkenin “yüce” denilen Meclisinin çatısı altında  artık “vicdani ret” gibi abuk sabuk ve polislik bir vaka için oturum  kararı  alınıyorsa; “bir kez daha yazıyorum: Çekiverin KKTC’nin kuyruğunu gitsin! Yazık!

            

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar