Barış gücü mü, barış gülü mü..? - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Mart 28, 2024
Köşe Yazarları

Barış gücü mü, barış gülü mü..?

Köş, MoreketMehmet Moreket

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, 1964’den beri adada bulunan Barış Gücü’nün durumuyla ilgili dönem kararını önümüzdeki günlerde verecek.

Bu karar her dönem bir heyecana neden olur gibi görünse de, hiç bir şey olmaz. BM Güvenlik Konseyi aynı ifadeleri kullanarak süreyi uzatır.


Aslında Ban Ki Moon’dan bu yana Genel Sekreterler, artık bir çözüm bulunması, olmazsa BMBG’nün adadan çekileceği tehdidini ortaya atarlar. Sonra, sürekli olarak “adada varolan durum sürdürülemez” derler ama, bakın görün ki, Barış Gücü’nün tek yaptığı adadaki statükoyu korumaktır, başka bir şey değil…

Eğer gerçekten çözüm isteseler, çoktan çekerlerdi.

Şimdi Anastasiadis, “Türk askeri varoldukça Barış Gücü kalmalıdır” falan diyor ya, tam aksine, Türk askeri varlığı bulunduğu sürede Barış Gücü’ne hiç bir görev düşmedi ki…

Çocukluğumuzdan, çatışmaların en yoğun devam ettiği 60’lı yıllardan da biliriz ki, Barış Gücü’nün koruduğu, kurtardığı, savaşı önlediği falan yoktur…

Barış Gücü çekildiği anda, adada mevcut durumda bir savaş ortamının bulunmadığı, konunun insanların can güvenliğiyle ilgili askeri bir konu değil, sadece siyasi olduğu resmen kabul edilmiş olacaktır.

Esas mesele budur…

Dünya kadar para harcanan, o parayla resmen tatil yapan, kapılar açıldıktan sonra postacılık görevi bile yarı yarıya düşen bir gücün masrafı birilerini rahatsız etse de, bu dediğim “normalleşme” korkusuyla adada kalmaya devam ediyor.

Birleşmiş Milletler, dünyanın başka bir çok yerinde devam eden savaşlarda, kitleler halinde açlık, yoksulluk, hatta susuzluktan kırılan insanlara yardım edebilecekken, burada boşuna adam besliyor.

Yani bu Kıbrıs meselesi, öylesine aptalca bir yerlere geldi ki, koskoca Birleşmiş Milletler’i bile esir almış, boşu boşuna paralar harcatıyor, emek harcatıyor…

Artık o kadar şaşırmışlar ki, askerlerin çoğunun kadın olması da tartışılıyor. Çünkü yapılacak bir şey yok…

Kofi Annan zamanında da böyle bir konu gündeme gelmiş, BM tarafından onaylanan bir raporda aynen şöyle geçmişti; “Görevlerde kadınların özellikle üst mevkilerde bulunması cinsel istismarı önleyici bir ortam yaratacaktır”.

Barış Gücü’nün görevi,  “cinsel istismarın önlenmesi” seviyesine düştükten sonra, ben daha ne diyeyim…

 

KIB-TEK’İ 66 MİLYON ZARARA SOKANI DA BULUN LÜTFEN…

Ekonomi Bakanı Özdil Nami dün açıkladı. Elektrik tarifelerinin yasaya göre bir düzenlemeye tabi tutulması gerekirken, tutulmamış; bu da Kıb-Tek’in ekstradan 66 milyon lira daha zarara girmesine sebep olmuş…

Neden yapılmamış, orası meçhul. Fiyat artışı seçim sonrasına ötelensin diye mi? Büyük olasılıkla bunun için.

Ne çektiysek partizanlıktan çektik. Toplumun çıkarını, kurumun çıkarını düşünen birileri olsa, gereğini yapardı. Ama konu parti çıkarı olunca, varsın yansın Kıb-Tek, varsın yansın KKTC…

Nasıl ki, gözlerini kırpmadan KTHY’nin kapısına kilidi vurdular, Kıb-Tek’e de vurulurdu, bir eksik bir fazla, yeter ki UBP’ye halel gelmesin…

Zarar konusunda, sadece Bakan’dan değil, Kıb-Tek’ten de aynı açıklama geldi. Şimdi, bunları söyleyenlerin de inandırıcı olmak için, Kıb-Tek’i 66 milyon zarara sokanları bir bir ortaya çıkarıp, hesap sormaları gerekmez mi..?

Aksi taktirde, bir öncekini suçlayarak, kendi yaptığı zamları haklı çıkarma uğraşı olarak görünecektir.

Haydi bakalım Sayın Nami, madem zarar belli, kimin hangi kararla bu tasarrufta bulunduğu da bellidir.

Hesap sorun!…

 

YERİN KULAĞI VAR

İYİ DE ÇÖZÜMÜNÜZ NE:  

Dün Başbakan ve kabine üyeleri ülkede yaşanan ekonomik sıkıntıları, neden zam yaptıklarını uzun uzun anlattılar. Hatta Başbakan, “Normalde zamlar daha fazla olmalıydı.Döviz karşısında alım gücü azalmasına karşı minimize etmeye çalıştık” bile dedi. Tamam, zam gerekçelerini anlamak mümkün, kabul de ediyoruz ama, bunların çözümü konusunda neden birşeyler söylemiyorsunuz. Cek caklar karın doyurmuyor ne yazık ki…

 

GİDERİ AZALTMAK DEĞİL, GELİRİ ARTIRMAK:

Serdar Denktaş, bütçe açığından yakındı ve en “anlamlı” tasarrufun, maaşlara okunmak olacağını, ancak bunun yapılamayacağını söyledi. Oysa yapılması gereken, giderlerin azaltılmasından önce, gelirlerin arttırılması olmalı. Devletin tahsis ettiği topraklarda, gelirlerinden vazgeçerek teşvik ettiği işletmeler var. Her yıl millyonlarca sterlin kazanan, darphane gibi para basan işletmeler. Oradan başlanmalı. Monaco’yu bilirsiniz. Yegane geliri kumar turizmi. E, bizim de kalır yerimiz yok. Tek farkımız, devletin bu dönen paradan hakkını almaması…

 

ZÜĞÜRT TESELLİSİ:

Ekonomi ve Enerji Bakanı Nami, güneyde elektrik fiyatlarının daha pahalı olduğunu açıkladı. Bence elektriğe bir zam daha yapıp güneyle eşitlesinler. Ama bir şartla, kişi başına düşen milli gelir, hayat satandardı ve maaşlar da güney ile eşitlensin ve euro olarak ödensin. Bunları yerine getirin, o zaman elektrik fiyatlarının güneyle aynı seviyeye çıkmasını da toplum olarak biz kabul edelim…

 

ÖLÜMÜ GÖSTERİP SITMAYA RAZI ETMEK:

Birisi çıkar “aslında zamlar daha fazla olacaktı” der, bir diğeri çıkar, “Haziran ayındaki dövizdeki artışa bağlı 7,7 kuruşluk zammı faturalara yansıtmadık” der. İyi de biz de size Allah razı olsun mu diyelim yani. Toplumun hali ortada, pahalılık her kesimi fena vurdu. Bu nedir bilir misiniz?  Resmen ölümü gösterip sıtmaya razı olmak…

 

 

ADALIYIZ, YOK Kİ FARKIMIZ:

Güney Kıbrıs’ta kamuda kadrolu çalışanların sayısı azalırken geçici çalışanların sayısı artıyormuş. 52 bin memur varmış, bunun 35 bini kadrolu, 16 bini geçici. Birbirimize ne kadar da benziyoruz. Kamu hizmetleri yasası da sanırım 60 öncesinden kalma. Yani memur alımı, merkezi olacak şekilde düzenlenmiş. Ama ne onlar ne de biz buna uymuşuz. Ortaya da adanın iki yanında bir ucube çıkmış. Acaba orada da, mesela Anastasiadis seçim kazansın diye mi alınmıştır geçiciler..?

 

BU DA GÜZEL HABER:

O kadar kötümser tablonun ardından bir de güzel haber verelim. Asgari Ücret Tespit Komisyonu, yarın yeniden bir araya geliyormuş. Asgari ücret halen, aylık brüt 2365 TL olarak uygulanıyor. Yarın 100 lira mı, olmaz ama 150 lira artış mı yaparlar bilemem. Artık bozdurup bozdurup bir güzel  harcarsınız…

 

 

 

ZİRVEDEKİLER

Tacan Reynar: “Nasıl mı değişecek onca çürümüşlük? ‘Hayır’ diyerek. Bürokratlar önlerine konulan taslaklara, hükümetler dayatılan paketlere, öğretmenler gezi programlarına, hukukçular adil olmayan yasalara ‘hayır’ diyerek çözülecek. Gerektiğinde sivil itaatsizlik, gerektiğinde eylem, gerektiğinde kaldır başını… Ama Hayır!”…

 

DİPTEKİLER

Casinocular Birliği: Güney’de de artık kumarhane açıldı ya, bizimkilerin paçaları tutuştu. Taleplerine bakın; “Bizi koruyun, yerli vatandaşa kumar yasağını kaldırın”… Bu kadar yani. Tek bir şey soracağım; hani o her hafta sonu getirdiğiniz assolistlere bir yılda verdiğiniz parayı ve bir de lütfen devlete bir yılda verdiğiniz vergiyi birlikte açıklar mısınız? Korunmaya muhtaç mısınız, değil misiniz görelim…

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar