Bari, Niyazi Kızılyürek’e soralım! - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
Köşe Yazarları

Bari, Niyazi Kızılyürek’e soralım!

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

“Eğri gemi doğru sefer” deyişi KKTC için söylenmediydi ama sanki KKTC bu deyişe uygun olsun diye yapılandıydı!

Ki Diyojen’nin feneriyle arasanız tek bir doğru bulamazsınız bu ülkede! Şöyle ki dünyadaki bütün doğruların sıfır ile çarpılmasından oluşan “olaylar” heyamolasında (artık 46 yıl olacak) hem devlet olmak için çabalıyoruz hem de çözüm arıyoruz..


Üstelik “haydi hisa” diye arkamızdan durmadan iten “neo barışçılarla!”

NİTEKİM bu “neo barışçılardan” bir grup, geçenlerde artık AB Parlamentosunda hem AKEL’in “asli” hem de KKTC’nin “tali” Parlamenteri Niyazi Kızılyürek’in katılımıyla bazı Sivil Toplum Örgütleri Merit Otelde toplanarak hep birden sordulardı: “Ey Kıbrıs Türkleri nereye?” (Şu “Q vadis” gibi yani!)

Tabi artık bir AB Parlamenteri olarak henüz KKTC protokolünde yerini almamışsa da Kıbrıs Türk halkı adına “söz ve saz” hakkına sahip oluşunun tescilinde Niyazi Kızılyürek dediydi ki konuşmasında, “vah Kıbrıs Türkleri. Durumunuz çok vahim! Rum Yönetimi ile Türkiye arasına sıkışmışsınız. Statünüzü, Devletinizi, kimliğinizi kaybetmişsiniz! Her devrede bu adada siyaseten eşit bir toplum olmak istediniz ama bugün statüsüz, devletsiz, vatansız ve ütopyasız bir toplum oldunuz!..”

VE tabi bu konferansın sonunda her zamanki gibi ve yeniden “tek çözümün ve barışın ancak federasyonla gerçekleşeceği” konusunda fikir birliğine varıldı..

…ŞİMDİ Sn. Talat’ın kulaklarını çınlatayım: “Federasyon” Mecnun’un Leyla’sı değildir! Değildir çünkü şimdilerde adı telafuz edilmese de 1963 Kıbrıs Cumhuriyeti de Federasyondu! Ki bu “federasyon” dediğiniz iki devletten de oluşur, AB gibi 27 devletten de! Başına “kon” koyarsanız “iki federal devlet kendi içlerinde özerk olurlar” da örneğin kime karşı? Birbirlerine mi yoksa örneğin Rum tarafı Türkiye’ye Türk tarafı da Yunanistan’a mı? Tabi eğer adada konfederasyon olsa bile

KALDI ki Rum tarafı için Kıbrıs’ta gözlenen “Federasyon” Türk tarafının siyasi eşitliğini bile kabul etmiyor! Mesela diyor ki Anastasiadis nerde görüldü azınlığın çoğunluğu idare etmesi!”

Sadece bu kadar da değil: Kuzey’deki Türk Devletinin Türkiye tarafından güvencesinin devamını da kabul etmez, dönüşümlü başkanlığı da!

ŞİMDİ AB parlamenterimiz, kendi ifadeleriyle “40 yıldır Güney’de yaşayan” Niyazi Kızılyürek’e sormak gerekiyor:

“Neden Kıbrıs Türk halkı Türkiye ile Rum tarafı arasında sıkışıp soluk alamayacak duruma geldi de.. Rum tarafı (maşallah) “anavatanım” dediği Yunanistan’la birlikte kol kola AB’li olurlarken keyiften ve zevkten germager olmaları bir yana, üstelik Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon yataklarının da sahipleri oldular?

Bu durumda Kıbrıs Türk halkına “hangi federasyonu kabul etmesini önerirsiniz?”

*****

TRAFİK ÜZERİNE!

Geçtiğimiz gün bir  genç kadın yurttaşımız daha, aslında inşa edileli beridir ölümlü ölümsüz kazaları hiç eksik olmayan Turunçlu kavşağında yine bir kaza sonucu hayatını kaybetti.

Bizim gibi şu küçücük coğrafyada çoğunluğumuzca birbirlerimizi tanıdığımız, adlarını işittiğimiz insanlar topluluğunda aslında hiç suçları yokken “trafik kazaları nedeniyle ölmelerinin, yaralanmalarının toplum katlarında nasıl büyük travmalar yarattığını yazmaya bile gerek yoktur çünkü medyada haberlerini okuyup işitirken bile üzüntüden kahroluruz..

Nitekim Geçen gün Havadis Gazetesi artık “Allah rahmet eylesin” dediğimiz trafik kurbanı o insanlarımızı fotoğraflarıyla birlikte Manşetten yayınlamıştı ki insanın baktıkça ağlayası geliyordu, kimbilir kaç kişimiz zaten ağladıydı..

BUNA karşın “trafik kazaları gitgide artarak devam ediyor!” “Çünkü” diyoruz (yıllardır sadece trafik sorununu değil) ötesi tüm sorunlarımızı da  çözümsüz, eksik, aksak, şaibeli olarak.. Sırtımıza vurduğumuz kamburlarıyla taşıyıp götürüyoruz!

Ne Devlet olarak “bütçesel gücümüz” var bu sorunların çözümleri için ne de “devlet deneyiminden” yararlanabileceğimiz bir geçmişimiz!

KALDI ki dün de yazdık: Her yıl “seçim” yapıp gömlek değiştirir gibi hükümet değişiklikleri yaparak “istikrar” sağlanamaz ki artan nüfusla beraber artan sorunları çözebilecek zaman yakalanabilinsin!

DOLAYISIYLA ne oluyor? Halef selef durumundaki gelip giden hükümetler birbirlerine “sorunları” daha çok artan bir KKTC devrediyorlar!

Dolayısıyla Trafik Kazaları artık “siyasi iktidarları” da aşarak “ulusal sorun” haline geldiler! Ki yollarımızda, kentlerimizde seyreden araçlara baktığımda herkes gibi “artık bu trafiği kaldıramadıklarını görüyorum! (ÜSTELİK en büyük terbiyesizliklerle magandalık dediğimiz kişilik bozukluklarının tezahürleri de artık “trafikte” yaşanmaya başlandı!

Hemen her sürücünün “olağan” sayılacak küçük ve zararsız “trafik hataları” bile karşılıklı gülümseme ve özürlerle geçiştirilecekken; “hakaretlere hatta kavgaya” dönüşen polislik olaylar haline getirilmektedirler!

ANLIYORUZ ki toplum “hoşgörü” hissini de kaybetmiş! Gitgide nobranlaşıp saygısızlığa kayarken, trafikteki davranışlarımız bizi yansıtan aynamız oluyor! Sabır tabi! Bir gün neyse layığımız oraya varacağız!..

 

 

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar