Asker bizar etti bizi - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
Köşe Yazarları

Asker bizar etti bizi

Bekir AzgınBekir Azgın

Klakson sesleri ile uyanıyorsunuz. Saate bakıyorsunuz: 02:03. Dağ başındaymış gibi hala boru gürültüleri gelmeye devam ediyor. Hem de yatak odanızın karşısından. Belli ki beyefendinin çok acele işi vardı. Tabakhaneye o şeyden yetiştirecekmiş gibi. Delirmek işten değil.

Bu olay 20 Kasım’ı 21 Kasıma bağlayan gece başıma geldi. Daha fazla dayanamadım. Balkona çıktım. Çobanlık günlerimden miras kalan keskin bir ıslık attım. Arkasından da bağırmaya başladım:


  • Mahalleyi velveleye verdiniz. Uyuyan var. Hasta var. Ayıp.
  • Birileri bağırıyor.
  • Bağırıyorum ya. Orada komutanınız var mı?
  • Olsaydı herhalde bu kadar gürültü yapmanıza fırsat vermezdi.

Birkaç dakikada işlerini tamamlayıp ayrıldılar.

1977 yılından beri bu evde yaşıyoruz. Neler gördük geçirdik. Ön kapımızın birkaç metre ilerisinde bulunan mevzide sabaha kadar nöbet tutuldu, özellikle de alarm olduğu zamanlarda. Bazan su istediler, bazan sigara istediler ama kimse bizi rahatsız etmedi.

Askerler ön avlumuzun içinden gaçerek ilerideki Ziyad’ın mevzisine gittiler. Yazları sıcak nedeniyle balkonda oturmak zorunda kalıyorduk. Onlar da balkonun önünden geçip giderlerdi. Kimse de dönüp bize bakmazdı. 2005 yılında sistem değiştirildi. Artık Ziyad’a başka yoldan gidilmeye başlandı. Biz de ön bahçemizi kullanabilir hale geldik.

Evimizi seviyorduk çünkü şehir içinde olmasına rağmen sessiz ve sakindi. Sabahları kuş ve keklik sesleri ile uyanıyorduk. Kentin içinde köy hayatı sürdürüyorduk. Ancak son bir yıldır asker bize rahat vermiyor.

Birkaç saatte bir ya askeri bir Jeep ya da beyaz bir van Ziyad’a geliyor. Herhalde siviller girmesin diye Ziyad’ın avlusuna girilen yere dikenli tel örgülü bir mania koydular. Dolayısıyla vasıtaların içeriye girebilmeleri için o engeli çekmek gerekir. O zor iş olduğu için askerler işin kolayını buldular. Engele yaklaşınca klaksonu öttürüyorlar. Bu sayede mevzidekiler haberdar edilmiş oluyorlar. Klakson çalınan yer de benim yatak odasının tam karşısı.

Bir yıldır bekliyorum. Bir komutan çıkıp da bu erleri ikaz etsin. Kent içinde bu şekilde klakson çalınıp gürültü yapılmaz diye. Maalesef olmadı. Ben de askerlere yapılanın ayıp olduğunu söylemek zorunda kaldım.

Söyledim de ne oldu? Fazla bir şey olmadı. Ertesi gece ya onlar çalmadı ya da ben duymadım. Ama Çarşamba’yı Perşembe’ye bağlayan gece klakson gürültüsü ile iki defa uyandırıldım. Birinde saat 2:30 idi, ikincisinde de 6:30. Sabahın köründe uyandırılınca artık bu konuda bir yazı yazmanın farz olduğuna karar verdim.

Bu işin asap bozucu yanı, işin bir de komik yanı var. Klakson sesi Ziyad’da nöbet tutan askerlerde şartlı refleks oluşturdu. Çoğunuzun bildiği gibi, şartlı refleks olgusunu keşfeden kişi, 1904 yılında tıp alanında Nobel Ödülü’nü kazanan Rus bilim adamı İvan Petroviç Pavlof (1849-1936) idi.

Sindirim sistemiyle ilgili olarak köpekler üzerinde deneyim yaparken Pavlof farketti ki eti görünce köpekler salya salgılıyorlar. Ne var ki yemek saati olmamasına rağmen eti veren asistanı köpekler etrafta görünce gene salya akıtıyorlar.

Bunun üzerine Pavlof bir köpek alıp onu bir kulübeye soktu. Çeşitli zamanlarda zil çalıyor ama köpek oralı olmuyordu. Daha sonra köpek yedirildiği vakit zil çalındı. Bu bir süre böyle devam etti. İyice şartlanınca yem verilmeden çalınan zil nedeniyle köpek salya salgılar oldu. Buna daha sonra psikolojide “şartlı refleks” dendi.

Pavlof’un köpeği ile erler arasında nasıl bir ilişki olabilir? Şöyle: Geçenlerde bir tanıdık bize geldi. Hem bize haber vermek amacıyla hem de arabasını içeri sokmak için sokak kapısını açmam için klaksonu birkaç defa öttürdü. Ben dışarı çıkıncaya kadar bir de ne göreyim? İki er koşarak köşeyi döndü ve etrafa bakınıyorlardı. Klaksonun kendileri için olmadığını farkedince geri döndüler.

Pavlof enteresan bir tipti. Rusya’da devrim olduğu gün asistanlarından birkaçı işe biraz geç geldi. Gerekçeyi duyunca Pavlof öfkeli bir sesle şöyle dedi: “Devrimden size ne? Bize ne? Biz işimize bakalım.”

Ancak o hercümerç içinde köpeklere et bulamaz oldular. Oturup bir mektup yazdı ve asistanlarından birine vererek şöyle dedi: “Git bu devrimi yapana bunu ver.” Lenin mektubu okuyunca Pavlof’un köpekleri için her gün laboratuvara et götürülmesini emretti.

1930’larda Stalin’in ünlü aydınlar tasfiyesini hem Stalin’e hem de Molotof’a mektuplar yazarak protesto etme cesaretini gösteren ender insanlardan biriydi. Komünistler gibi ateistti ama Rusya’da kurulan komünist sisteme hiç sempati duymamıştı.

(Bu satırları yazdığım sıralarda askeri bir Jeep geldi ve ısrarla klakson çalıyor. Saat 13:10. Biraz önce (12:50) buna benzer bir Jeep gelip gene klakson çalmıştı. İyi ki gündüzdür de çekilir.)

 

 

 

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar