“ADI” İLE TEPELENEN “HALKÇILIK! - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Çarşamba, Nisan 24, 2024
Köşe Yazarları

“ADI” İLE TEPELENEN “HALKÇILIK!

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

KÖŞEMDEN:

“Halkçılık” abarttığımız dolayısıyla istismar ettiğimiz “klasik” konularımızdandır!


Dillere pelesenk  kutsallığı bile vardır.. Ki genel seçimlerin propagandaları “halkçılık” üzerine gelişir. Kimileri “halkım” der kalabalıklara, kimileri “her şey halk için!”

Fakat: Seçim biter, hükümet oluşur bir de bakarsınız “halk” gitti, “devlet” geldi “devletçiliğiyle!”

Bu kez de her şey “devletin yücelmesi” için planlanıp programlanmaya başlar. Araya “partizanca tutumlarda “zümre çıkarları serpiştirilir!”

Sonra ne olur? Bir buçuk yılda hem hükümet gider beraberinde devletle hem halk!

OLAYIN son örneğini aslında yıllar yıllardır bazen sesli bazen sessiz fakat her zaman tartışmalı ve kavgalı “ilaç sorununda” yeniden yaşadık.

Geçmiş günlerde Devletin “İlaç, Eczacılık Depolarında” bekletirken, kullanım tarihleri geçmiş parasal değerleri bilinmeyen yığınla ilaçlar imha edildi!”

Ki bu ilaçlar hastalar için, “halk için” ihale yoluyla parası ödenerek alındılardı!

Fakat Devlet tarafından “halkı” için alınan ilaçlar, hastalara verilmeden kullanma tarihleri geçtiğinden imha edildiler..

ŞİMDİ soralım: Bakın bu olayın her olay gibi tartışılan unsurlarıyla “iyi kötü” “doğru yanlış” “suçlu suçsuz” tarafları vardır değil mi? O zaman:

Birinci olaydan yola çıkalım: “Devlet halkının sağlığı için ilaç ihalesine çıktı, şu kadar paraya şu kadar ilaç satın aldı, depolarına koydu fakat vadeleri geçtiği için de imha etti!

İkinci olay: Mutlaka bu olayda da “bir “kazanan” vardır bir de kaybeden!”  Nitekim belli ki parasal kaybı nedeniyle devlet kaybetti! İlacını alamayan hasta yurttaş da kaybetti! Peki kazananı hiç mi olmadı? Oldu! Devlete ilaçları satan firmalar bir tamam paralarını aldıkları için tek kazanan oldular!

Üçüncü olay: (Nazariyemizdir!) Demek ki “Devlet, hastalar kaybederlerken, “birileri” mutlaka kazanacaktı fakat o da “halk” değildi!

Dördüncü olay: Geçmişte de “ilaç ihaleleri üzerine çok yaygara koparırdık. Çünkü göz göre ihalelerden, ilaç alımlarından, “köşe dönenler” vardı!

Ne var ki her zamanki gibi o zamanlarda da “her şey yine halk içindi!” *****

ŞİMDİ bir başka olaya geçeyim: Baş rolde Emrullah Turanlı var. Karşısında da Ercan Hava Alanının bitmeyen inşaatından sorumlu olması gereken tutun ki Ulaştırma Bakanları ve tabi Hükümet!

Ercan Hava Alanı ihale yoluyla “genişletilip kapasitesinin artırılması için Turanlı’nın Taşyapı şirketine verildiydi. (Parantez içinde yazayım Taşyapı’nın ihaleyi kazanması gerekiyordu kazandı çünkü TC’deki sırtı çok kalındı! Yıllardır bu “Taşyapı türlü nedenlerle havaalanındaki inşaatı sürdürüyor ama sonlandırmıyor! Niçin? İnşaatı savsaklamaktan ne kazanıyor Turanlı? YAP işlet devret” sistemi ya! Adam Terminal binasının kapısına kadar satış yerleri kurmuş kiralıyor! Yani bir yanda uzayan inşaat, öbür yanda altın yumurtlayan tavuklar!  Yani inşaatı “uzatmadan” Ercan’da tekerlek dönüyor kazanıyor maşallah! Tabi işadamıdır “para en kolay ve en çok hangi ekonomik çarkların dönmesiyle kârına kâr katacaksa elbet  o sistem tercih edilecek!

Evet ama bu Havalanı Devletin değil mi? “Halk” için, halkın beklentilerine cevap vermesi için genişletilip modernleştirilmiyor mu?

 İŞTE Olay! Öyleydi! Fakat Devlet halkını düşünerek Ercan Havaalanını daha bir modernleştirmek için çıktığı ihalenin sonunda “halkım” dediği “halkla” birlikte kaybederken… “Müteahhit firmanın sahibi “kazanmayı” da geçti, hâlâ kazanmaya devam etmekte!. Kime karşın? Devletle halkın çıkarlarına, beklentilerine karşın!

Yani?  “Dillere pelesenk “Halkçı” olunmaz! Zaten hiç olunamadı!

**********

KISACA TAKILDIĞIM: (SORUN GENE GUTERRES’İN BAŞINA YIKILDI!)

Dünkü “9 Ağustos  Sn. Akıncı Anastasiadis görüşmesine,” nedendir bilmiyorum “ümit” bağlamak istedimdi.

Oysa artık Kuzey’le Güney’in telefon bağlantılarının oluşturulduğu gerçeklerde, Sn. Liderler o masa toplantısına bile gerek kalmadan birbirlerine telefonlarıyla  hal hatır sorup mesela sıcaklardan yakınırlarken, “seni özledim” laflamalarının ardından  “hadi gidip Guterres’le bir toplantı yapalım” diyebilirlerdi..

Ki sonuçta “her iki lider de topu gene Guterres’e attılar! Sn. Akıncı Anastasiadis görüşmesinden çıkan sonuç “BM’ler Genel Sekreteriyle “üçlü bir görüşme yapma arzuları…”

EN azından diyoruz: Müzakere “kapılarını kapatmadılar.” Guterres’le birlikte görüşme umudunu paylaştılar.

Öneri Guterres’e gittiğinde büyük olasılıkla kabul görecektir. Sonuçta “iki liderin uzlaşısıdır ve buna “hayır” demek mümkün değildir..

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar