Adadaki askeri üsler! - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
Köşe Yazarları

Adadaki askeri üsler!

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Haberlere göre Türkiye KKTC de “deniz üssü” kurmaya hazırlanıyormuş..

Zannetmiyorum ki muarız çevrelerden  tepki görsün. Çünkü emsal teşkil eden Güney, “askeri üslerle” doludur!


Dolayısıyla Rum için  Güney’de meşru olan “askeri üslere” karşılık, KKTC’nin garantörü oluş hakkındaki TC’nin de askeri üs  bulundurma hakkı hay hayda olacaktır. Kaldı ki  zaten vardır, bunların yanına konacak olan “deniz üssüdür..”

OLAY sadece bu değil ama!     Olay 1960 Kıbrıs Cumhuriyetinden  bu yanadır BM’ler gündeminden düşmeyen ve bitmeyen siyasi sorunlarıyla adanın 58 yıldır “çözümsüzlüğü” ile sonunda 2019 yılına kadar gelmiş olmasıdır!

Bu süre içinde de “savaşlardan müzakerelere,” “jenosit hareketlerinden kayıp insanlara,” “göçlerden adanın iki ayrı bölgeye ayrılmasına” kadar başına gelmeyen felaket kalmamıştır… Buna karşın çözüm hâlâ çok uzak  bir ihtimaldir!

KALDI ki son yarım asırdır  dünya   hızla değişirken  “bloklaşmalarla” birlikte görülmedik bir ekonomi savaşı sürdürülmektedir. Ki artık “dünya devletlerinden” değil, Çin, Amerika, Rusya gibi “devlerden” söz edilmektedir..

“Kıbrıs siyasi sorunu” bu “dünya gerçeğinde” çok lüks ve fantastik kalmaktadır! Çünkü Doğu Akdeniz’deki stratejik önemini es geçerseniz  (ki artık strateji dediğiniz büyük ülkelerin inhisarındadır)       tutun ki öküzün boynuzundaki sinek kadar bile esamesi yoktur! Olsaydı zaten şu veya bu şekilde çözüme de ulaşırdı!

OYSA  çözüm savsaklanıyor! Çünkü    artık Kıbrıs adası  Türk ve Rumların bir araya gelerek, üzerine federalizmi serip bağımsız devlet bütünlüğünde dünya yuvarlığında yerini alacak siyasi konumda değildir! Ya nedir?

“Doğal gazdır!.”  “Suriye sorunudur!.”   “Yunanistan’ın, Rusya’nın Akdeniz’e sarkarken üzerinde konuşlanacakları atlama platformudur!.”  AB için Akdeniz’deki emniyet kapısıdır!.” “Türkiye için  gitgide daha çok önem kazanan bir enerji kaynağı, Akdeniz’deki stratejik karakoludur…” Ve “Amerika İngiltere için Ortadoğuyu denetleyecekleri Akdeniz’deki karargâhlarıdır…”

UNUTULMASIN: Doğu Akdeniz’de stratejisiyle bir dünya gerçeği haline gelen Kıbrıs’ı Türkiyesiz düşünmek artık mümkün değildir!

Dolayısıyla çözüm stratejisi de adadaki “Türkiye” gerçeği üzerine kurulacaktır! Bunun dışındaki arayışların tırnak kadar kıymeti harbiyesi yoktur.

HA “ne demek isten yani” diye soru sual edilecekse,   meydanı daha çok Anastasiadis’e bırakmadan Ankara ile bir araya gelerek yeni bir çözüm modeli saptamak gerekir diyorum..                                                    **********

BAZI TESPİTLERİM! 

Özgürgün döneminin  suskunluk ve pasifliğinin ardından yeni Başkan Ersin Tatar alışılmışın dışında bir performansla  UBP’ye yeniden devinim kazandırdı. Gün geçmiyor ki Tatar imzalı demeç ve söylemler hem yazılı hem de sosyal medyada şu veya bu şekilde yer almasın..

Kısaca Tatar sadece çok çalışmıyor, ayrıca “gündem” de yaratıyor!

Bunu siyasi partilerin işlevleri ve süreçleri yönünden önemli buluyorum.. Çünkü çoğu zaman muhalif siyasi partiler seçimlere kadar uyurlarken ancak seçim arifelerinde hareketlenirler!                                                           ****

ÖTE Yandan  şu sıralarda Mecliste bütçe görüşmeleri yapılıyor. Muhalif siyasi konuşmacılar dörtlü Koalisyonu Kıbrıs sorunuyla ilgili siyaseti üzerinden de eleştiriyorlar ki bir kez daha anlıyoruz: “Çözüm konusunda toplum olarak hâlâ karara varamadık!”

Bu nedenle  “federasyoncular ve devletçiler” yine karşı karşıyadırlar! Nitekim Tatar açıkça diyor ki “federal sisteme inanmıyorum!”                                                                                              ****

BU günkü gidişat gösteriyor ki olası bir erken seçimde bir daha böyle “dörtlü” gibilerinden  koalisyon hükümeti oluşumunu zorunlu kılacak bir seçim sonucu, artık kimselerin temennisi değildir..

Dolayısıyla Yüksek Mahkeme Başkanı Narin’in  bir süre öncesi serzenişini de dikkate alarak “ucube” seçim sistemimizi erkence değiştirmek gerekiyor!

Ve işte burada “değiştirilecek” seçim sistemiyle birlikte  “Başkanlık sistemine geçilmelidir”  diyorum. Nedenini de şöyle izah ediyorum.

Artık görülüyor ki KKTC’nin  bir “maestroya” ihtiyacı vardır! Dobra ifade etmek gerekirse “lider” sıkıntısı çekiyoruz! Devinim yaratacak, fitili ateşleyecek “öncü politikacılarımız” yetişmiyor!

Geçmişte  siyasi parti bünyelerinde “gençlik teşkilatlarında” yada türlü çeşitli sivil toplum  kuruluşlarında çalışarak yetişen gençlerimiz,  mesleki kariyerlerinin ağırlığını da öne çıkararak seçimlerde aday olurlarken; şimdilerde tepeden inme  “adaylar” furyası var! (Bu konuyu dürtmekten sarfınazar ediyorum çünkü koşulları elverişli her KKTC  yurttaşının aday olma hakkı vardır..)

Sonuçta zar zor oluşan hükümetler “acemiler takımları esamesine” düşmektedirler ki tutun ki kurumlarımıza nazire siyasi partilerimiz de kurumlaşamadılar!

**********

KISACA TAKILDIĞIM: (YA DEVLETİN ÇARPIKLIĞI!)

Rant ekonomisiyle beslendiği için “çarpık yapılaşmayla gelişen inşaat sektörüne nazire; şimdilerde  “dört siyasi partinin yetkili ve sorumlusu olduğu “devlete”  var mı bakan!

Hadi kabul: Ortada arsa spekülasyonu var! Tarım alanlarının imar iskan nedeniyle harcanmaları var! Dere yataklarının bile konutlarla doldurularak felâkete neden olmaları var… Falan…

Evet ama Siyasi iktidarların “çarptığı” devletin çevre pisliğinden trafik sorununa, uyuşturucudan illegal sorunlara… Gitgide tırmanan büyüyen toplumsal sorunlara…  Hangi “palanlarınızla” çözüm önlemleri alıyorsunuz ki?   Soralım dedik!

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar