ABD dış politikasının tarifi: Voyvodalık - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
Köşe Yazarları

ABD dış politikasının tarifi: Voyvodalık

Köş, MoreketMehmet Moreket

Reel politika denen şey aslında, ikiyüzlülük. Söylenen başka, yapılan başka. Aslında bu çağda “altında ne var” diye aramanın da gereği yok. Zaten her şey ortada.

Bakın Şu ABD Dışişleri Müsteşar Yardımcısı Matthew Palmer’in söylediklerine…


“Yunanistan, İsrail ve Kıbrıs Rum Kesimi ile yakın işbirliğimiz var… Güney Kıbrıs ayrıca stratejik ortak… Kıbrıslı Türkler dost ve ortak… Türkiye’yi ise bölgede önemli bir müttefik”.

Ha demek ki siz, dost ve ortak ya da müttefik olduğunuz devletlerin çıkarlarını bu kadar rahat hedef alabiliyorsunuz. Haklarının üstüne bu kadar kolay oturabiliyorsunuz.

E, olmaz olsun böyle dostluk, ortaklık, müttefiklik.

Hele biz, ne ortağı yahu?

Varlığı inkar edilen ortak mı olur?

Ya da ülkelerin tanımadığı dostları mı olur?

Ne sahtekarlık.

Zaten asıl niyetini de söylemiş.

“Türk müttefiklerimize hem özel hem de açık görüşmelerimizde bölgedeki faaliyetlerinden endişe duyduğumuzu ve bunlara son vermelerini istediğimizi açıkça söylüyoruz. Türkiye’nin bu aşamada bölgede sondaj yapması bölgesel barışa ve güvenliğe katkı koymuyor”…

Bölgemizde, stratejik çıkarları varmış… Onun var, bölge ülkelerinin yok öyle mi?

Tehdidi de yapıştırmış; “Bölgede ABD’nin ulusal güvenliğini de ilgilendiren çok sayıda mevzu var”.

Binlerce kilometre ötedeki ABD’nin ulusal güvenliğinden bahsediyor.

Buradakilerin ulusal güvenliğinin, haklarının, çıkarlarının hiç önemi yok.

Dünya tarihinde görülmemiş bir pişkinlik, yüzsüzlük.

Trump gibi gibi birini boşuna ABD Başkanı yapmadılar.

Yeni dünya düzeni bu aslında.

Öyle kağıtta yazılan insan hakları, uluslararası konvansiyonlar, BM, Güvenlik Konseyi, şunlar bunlar hikaye.

İşte Türkiye Savunma Bakanı Hulusi Akar’a ABD Savunma Bakan yardımcısı tarafından gönderilen mektup, bu rezilliğin somut bir örneği.

“Eğer dediklerimi yapmazsan, 2017’de geçen CAATSA yaptırım yasasını uygularım” diyor.

Açılımı, “ABD’nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası”.

Buna dayanarak canının istediğine yaptırım uygulayabilecek.

Yine ancak Trump gibi birinin döneminde çıkarılabilecek bir yasa bu.

Dönelim şu Palmer’e.

Bunca voyvodalıktan, tehditten sonra “Kıbrıs’ta çözüm bizim için önemlidir, doğal gaz çözümü motive edecek” falan diye zırvalamış.

Şimdi birileri çıkıp diyecek ki, “Bu diplomasidir, sen anlamazsın”.

E, olmaz olsun öyle diplomasi.

Bu çıkışlar karşısında hangi yurtsever diplomat sabrını koruyabilir ki?

Aslında TAK iyi ki şu röportajı yapmış.

Ben de Cumhurbaşkanı Akıncı’ya ziyareti sırasında neler söyledi diye merak ederdim.

Şimdi de bu yüzsüzlüğe karşı Sayın Akıncı ne yaptı, onu merak ederim.

 

İŞ POLİSE GELİNCEYE KADAR…

Daha bir süre konuşuruz şu soygun meselesini, sonra nasıl olsa unutulur.

Başbakan Ersin Tatar, beraberinde İçişleri Bakanı olmak üzere Polis Genel Müdürü’ne asayiş için gerekenin yapılması talimatı vermiş. Başbakan’ın olayı takip etmesi, talimat vermesi güzel de, eksiklikler konusunda da doğru yerden bilgi almalı bence.

Yaşanan sorunların polisiye olmaktan çok, merkezi idareyle ilgili, izlenen politikalarla ilgili nedenleri var. Bir kere polisin eksiklikleri ortada, hangi birine yetişecek. Zaten olaylar polise gelinceye kadar önlenmiş, en azından asgariye indirilmiş olmalı. Bizim eksiğimiz bu. Polisin içinden arkadaşlar da, kendilerine yapılan suçlamalara sinir olmuş durumdalar.

MOBESE’n yok, doğru dürüst takip sistemin yok, ceza yasan yetersiz, muhaceret felaket, gelen geçiyor. Ülkede yasa dışı yaşayanların sayısını bilen yok…

Üstüne gidilmesi gereken bunlar. Bu yapısıyla polis ne yapsın diyeceğim de, yine de hepimizin facebook’dan yüzlerini tanıdığımız suçluları Ercan’daki arkadaşlar nasıl olmuş da hiç görmemişler, bu da tuhaf tabii.

 YERİN KULAĞI VAR

MÜZAKERELERE SONDAJ ŞARTI:

Rum Dışişleri Bakanı Hristodulidis, bundan sonraki stratejilerini açıklamış. “Türkiye Akdeniz’deki faaliyetlerini sonlandırmadığı sürece, müzakereler başlamaz”. İşte bu kadar. Hani “BM’nin Madam Lute’la sözde girişimleri var, ne oluyor” demeyin sakın,  Hristodilidis onun da cevabını veriyor, “herkes biliyor böyle olduğunu ama, Lute yine de temaslarını sürdürüyor”.

 NE HALE GELDİK:

Kuyumcu zanlıları’nın hangi ülke vatandaşı olduğu bile kendi içimizde tartışmalara neden oldu ya, pes doğrusu. Neymiş efendim “bazıları” hırsızların “Türkiye’li olmadığına üzülmüşmüş, oyuncakları ellerinden alınmışmış” daha neler neler. Hele de bunu yapan bir parti başkanı olunca insan ister istemez üzülüyor. Türk, Rum, hristiyan, müslüman ne fark eder, hırsız hırsızdır. Böylesi bir olayda olsun konuya siyaset karıştırmayın. Bu ülke zaten yeteri kadar bölünmüş, bir de siz bölmeyin…

ARA Kİ BULASIN:

Beş yıl önce gerçekleşen 3 milyonluk Koop-bank soygunu, iş insanı dövizci Gökhan Naim’in öldürülmesi ve son olarak da Girne’deki kuyumcu soygunu. Bunların failleri belli ama, suçlular ortada yok. Hepsi de bir şekilde sırra kadem bastı. Hele son olay tam Aziz Nesin’lik. Herşey olur da, bu kadarına pes artık.

GEZMEDEN GİTMEK OLMAZDI:

Soygun zanlıları o kadar rahattılar ki, tıpkı turist gibi kuyumcuyu soyduktan sonra bu “güzel” ülkeyi gezmeyi de ihmal etmediler. Gezilerine turistik Girne’den başlayıp ardından Başkent Lefkoşa’yı da ziyaret etmeyi ihmal etmediler. Hazır gelmişken tarih kokan Mağusa’yı görmemek olmaz deyip, bir de Mağusa turu yapıp Ercan’dan uçup gittiler.

KİM KAZANIR:

Hükümeti de kurduk ya, artık gündemimiz önümüzdeki yıl yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri. Her ne kadar adaylar tam olarak kesinleşmese de, kimlerin aday olacağı üç aşağı, beş yukarı belli gibi. Mesela Cumhurbaşkanı Akıncı kesin aday gibi. Son zamanlarda ziyaret trafiği oldukça arttı. Nereden baksanız bağımsız adaylarla birlikte en az 4-5 adayın yarışacağını daha şimdiden söyleyebiliriz. Kimin kazanacağını bilemeyiz ama, ilginç sonuçlar alınacağını söyleyebiliriz…

BOŞUNA ÇABALAR:

BM Genel Sekreteri’nin geçici Kıbrıs Özel Danışmanı bayan Lute taraflarla yeni görüşmeler ayarlamak için uğraşıyormuş. Bu saatten sonra biraz zor. Doğal gaz konusunda taraflar birbirlerinin boğazına sarıldığı bu günlerde, hele de “federasyon bitti” diyen yeni bir hükümetimiz varken. Birileri bayan Lute’a, “köprülerin altından çok sular aktığını” anlatsa da, boşuna canını yemese…

 KİM ACABA?: 

Eski başbakanlardan Hakkı Atun, bir elin sürekli KKTC’yi karıştırdığını söyleyerek, “Düşmana gerek yok” dedi. Biz de yıllardır KKTC’nin içini karıştıran bu “eli” arıyıruz ama, bir türlü bulamıyoruz. Kim bu el ki, KKTC’de yıllardır huzurumuzu bozmaya çalışıyor…

ZİRVEDEKİLER

Ahmet Okan: “Her defa bir yerlere gittiğinizde her seferinde memleketinize döndünüz. Kürkçü dükkanına! Utanmıyor musunuz? Sarayönü Meydanı’ndan geçerken yüzünüz kızarmıyor mu? Girne Kapısı’nın ne hale geldiğini gördükçe gezip gördüğünüz yerler, meydanlar aklınıza gelmiyor mu? Yüzünüz kızarmıyor mu? Surların ve o surlardaki tabyaların çöplüğe dönen görüntüsü göğsünüzü mü kabartıyor? Halbuki makamlarda oturuyor, kararlar alabiliyorsunuz. Bir nebze yüzünüz kızarmıyor mu? Suçluluk hissi duymuyor musunuz yaşadığınız kente karşı? Bu kadim şehri, ki Prağ’dan da eskidir, neye benzettik böyle. Ne surlarında oturulur, ne meydanlarında gezilir”…

DİPTEKİLER

“Romantikler”(!): Polisin çevik birliklerle Lefkoşa operasyonu, yine epeyce bir temizlik getirdi. Arananlar, kaçaklar, uyuşturucu, daha başka bir çok yasa dışılık tespit edildi. Sosyal medyada yine şaşırtıcı yorumlar. Resmen ne istediğimizi bilmiyoruz. Hem suç oranının artmasından şikayet edilir, hem de polis operasyon yapınca eleştirilir. Vay efendim özgürlükler engellenirmiş. Böyle kapsamlı bir operasyonun da kuralı olacak elbet. Başlarını kaldırıp, Paris’te, Londra’da polisin yaptığı operasyonları görmezler. Bu memleket suç cenneti olmasın diyorsanız, artık bu tür romantizmden vaz geçeceksiniz.

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar