AB Parlamento seçimleri (ve işte asıl gerçek!) - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
Köşe Yazarları

AB Parlamento seçimleri (ve işte asıl gerçek!)

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Geçtiğimiz Pazar günü hem “siyasi irademizin dışında hem de “alışılmadık” olduğu için “yeni” dediğimiz bir seçim yaşadık!

Temsilcisinin Güney’deki Rum Yönetiminin olduğu  “Kıbrıs Cumhuriyetinin” AB Parlamentosu’ndaki  6 sandalyesi için seçime gidildi.


Sandalyelerin 2’si Türk tarafına ayrıldığından   yüzü suyu hürmetine KKTC’deki “Avrupalı”  5 bin 604 seçmenle  ara bölgelerde kurulan sandıklara gidilerek oylar kullanıldı!

Sonuçta KKTC’de kazanamayan   8 adayımıza karşılık, her halde büyük oranda  CTP’nin ve  doğal olarak içinden çıktığı partisi AKEL’in oylarıyla Niyazi Kızılyürek Rum tarafındaki diğer 5 Rum adayla birlikte AB parlamentosuna girme hakkı kazandı. Ancak “KKTC’i dolayısıyla Türk tarafını  temsilen değil!” Bu nedenle yazıyorum:

ÖZÜR  dilerim ama “siyasi madrabazlık” diyeceğim bu “AB Parlamento seçiminde” Türk tarafının da oylarını alan Kızılyürek her şeyden önce AKEL’in adayı değil mi?

Bu nedenle AB parlamentosunda KKTC’i yada Kıbrıs’taki Türk halkını değil, “Kıbrıs Cumhuriyetini” temsil etmektedir değil mi?

Tutun ki Türk halkına yada KKTC’e yakınlığı sadece “Türk kökenli” oluşundan öte anlam ifade etmeyecek değil mi?

BUNLARA karşın:

Niyazi Kızılyürek’i oylayarak AB Parlamentosu’na “parlamenter” olarak girmesinde büyük katkıda bulunan KKTC yine AB’nin üyesi olamayan tanınmamış bir devlet olarak kalacak değil mi?

Yine AB ambargoları devam edecek, KKTC limanlarına üçüncü ülkelerden ne uçak inecek ne gemi yaklaşacak ne kalkacaklar değil mi?

KKTC öyle geldi böyle gider teamülünde yine AB’ ile ilişkilerinde  üyesi olan  Güney’deki Rum toplumunun himmetine sığınmak zorunda kalacak değil mi?

AB’nin pasaport ve kimliğini kullanmasına karşın  “zaman zaman ayni AB tarafından Türkiye’ye yönelik hasmane tutumların yarattığı tepkilerde Kuzey Kıbrıs  yine “korsan devlet” olarak anılmaya devam edecek değil mi?

Ne Rumlar gibi parasal katkılarından yararlanabilecek ne de yatırımlarından değil mi?..

YANİ AB Parlamento seçimlerine katılmakla biline ki ne Avrupalı olduk ne de Kuzeyin esirleri olmaktan kurtulduk! Ol alem devam etmekte!

Sadece bundan sonra  o Parlamentoda tanıdık artık tanıdık bir ses işiteceğiz.         Dolayısıyla Kıbrıs Cumhuriyetini temsilen AB Parlamentosunda yerini alan Kızılyürek’in o “sesini”  çok merak ediyorum:

“Adadaki mazlum ve mağdur Türk halkından yana mı işitilecek? Gasp edilmiş haklarımız için mücadele edecek mi? Ve adil bir çözümün gerçekleşmesi için ne kadar Kıbrıs Türk halkından yana mücadele edecek?

Yoksa çok şeyler mi bekliyoruz?

**********

EĞİTİMDE AYIRIM GAYIRIM VARDIR!

Geçtiğimiz hafta sonunda “KKTC eğitiminin medarı iftiharı olması gerekirken, müzmin sorunu haline gelen “Maarif Kolejleri” giriş sınavlarının ikinci bölümü gerçekleşti.

Ki Maarif Kolejlerinin bütün “marifetleriyle ünleri” daha ciddi eğitim, İngilizce dili ağırlıklı oluşu ve öğrencileri üçüncü ülkelere hazırlayan GC’leri, yani “seviye tespit sınavlarıdır..”

FAKAT sadece “belirlenen bu hedef” ve “hedefe” varmak için eğitim öğrenim yönünden gösterilen ciddiyetle özen; Maarif Kolejlerini daha çocuk ana rahmine düştüğü andan itibaren “özel dershanelerle özel eğitime” iten devasa boyutlu bir başka “paralı özel eğitim” daha yaratmıştır..

Tutun ki ekonomimizin de birer parçaları haline gelmişler!

YADSINAMAZ gerçektir: Aileler  çocuklarını  en iyi okullarda en iyi öğretmenler elinde en iyi  şekilde “okutmak” isterler.

Maarif Kolejleri bu “iyileri” sağlamaya çalışan  çok özel  oklullardır dolayısıyla yoğunluk ve kontenjan nedeniyle “sınavla öğrenci almak” kaçınılmaz olmaktadır.

ANCAK dikkatinizi çekeyim: Geçtiğimiz hafta bu sınavlarla ilgili olarak KTÖS yeni Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu’nu işaretle adeta “özel okullar” mertebesine ulaşmış “Maarif Kolejlerinde yürütülen müfredatı ve tabi ciddiyetle özeni kamusal eğitimde de yaygınlaştırın”  çağrısında bulundu..

Ki bir süre önce değindiğim bir konuydu. “Neden devlet okulları arasında sadece müfredat yönünden değil, öğretmen kalitesi yönünden de farklılıklar olsun?

Mesela İskele’deki M. Kolejinin bazı öğretmenleri (seçkin oldukları için seçilmiş olmalılar) her sabah Lefkoşa’dan İskele’ye gelip gelirler.

Kaldı ki “olağan devlet okullarıyla” “Maarif Kolejleri” ayrımları eğitimdeki fırsat eşitliği ilkesinin Anayasal hükmüne de aykırı! Sonra ne demek bu?

(SEN “halklar kardeştir” diyeceksin. Türklerle Rumları “birleşik Kıbrıs’ta bütünleştirmeye çalışacaksın sonra küçücük çocukların okullarını bile imtiyazlı sınıflı kategorilere ayıracaksın!)

DEMEK ki Eğitimimizi sil baştan, yetiştirilen öğretmenlerden okullardaki müfredatlara kadar tu baştan yeniden yapılandırmak  zorundayız..

Pardon! Şu andaki sosyoekonomik durumumuzla bunu başaramayacağımızı biliyorum ama eğer çocuklarımızı geleceklere hazırlıyorsak “yanlışa yerinmemek” daha “iyisini aramamak” mümkün değildir..

**********

KISACA TAKILDIĞIM: (SİFTAH BİR)

Cumhurbaşkanlığı Müsteşarı Gürdal Hüdaoğlu “Cumhurbaşkanlığına bir yılda yaklaşık bin dilekçe geldiğini dolayısıyla Sn. Akıncı’nın Halkla iletişim içinde olmadığına yönelik eleştirilerin maksatlı ve anlamsız olduğunu” açıkladı..

Takılmama gerek var mı? Daha yeni hükümet göreve başlamadı ama “takışmalar “başladı” bile!

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar