AB niçin Hristiyan kulübüdür? - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

AB niçin Hristiyan kulübüdür?

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

AB’nin bir “hristiyan ülkeler topluluğu” olduğunun en somut örneği, Kıbrıs sorunu nedeniyle ortaya çıkan “Türk-Rum” halklarına yönelik  ayrıcalıklı tutumunda sırıtır!

Nitekim 1962’de  “Kıbrıs Cumhuriyeti” AB’ye (Türk ve Rum halkları olarak) üyelik için başvurmuş KC’nin 1963’de yıkılması nedeniyle askıya alınmıştı..


(Tabi KC’inin yıkılmasına neden olaylar  Rum Eokacı ve milis güçlerinin 1963’de Türk halkına yönelik saldırıları olmuştur, hatırlatalım.)

1974 Barış harekâtından sonra (ki bu harekâta neden olan yine Rum tarafının Enosisi gerçekleştirmek için Yunanistan’la  Makarios’a darbe girişiminde bulunmasıdır) “çözümü sağlamak”   için başlatılan müzakereler sonucunda  Annan planı referanduma kadar gidebilmiş, ancak Rum halkının “hayır” oyları ile beklenen çözüm gerçekleşmemişti!

Buna karşın bir süre sonra Güney Rum yönetimi AB’e üye olarak katılırken, plana “evet” diyen Kuzey’deki Türk devleti dışta bırakılmıştır!

Bu da yetmemiş Kasım 2013 yılında ABAD kararıyla (AB Adalet divanı) Kuzey’deki tüm deniz ve hava limanlarından AB ülkelerine “ihracat” dolayısıyle Batıdan Kuzey’e ithalat ambargosu konmuştur…

(BU çok kısaca anlattıklarımı zaman zaman  tekrar etmekten bıkıp usanmak bir yana, okuyucuları da bıktırıp usandırdığım için kendimden utanıyorum!)

Ne var ki “yarattığı siyasi ve sosyoekonomik ayrıcalıkla yetinmeyip, apaçık ırkçılık güden tutumuna karşın ne AB utanmaktadır ne de bu insanlık dışı karara sessiz kalan BM’ler!

İŞTE bu Hristiyan kulübü AB’de Mayıs’ta  Parlamento seçimleri yapılacak.. Biliyorsunuz Türk tarafının 2 Rum tarafının 4 sandalyesi var.

Güney ile   AB meşvereti sonucu Türk tarafının 2 sandalyesi boş bırakılmıştır ki ilk defa bu dönemde “doldurulmaları” seçime Kuzey’den de adaylar katılıyor.

BUNLARDAN biri de “ben  kırk yıldır Rum tarafında yaşıyorum, kendimi oralı sayıyorum” yollarında açıklamalarda bulunan Niyazi Kızılyürek’tir.

Bizzat kendisinin saptadığınca Mayıs 2018 verilerine göre Kuzey’deki Türk seçmen sayısı (105 bin 418) kişidir. Bunların 658’i Güney’de yaşamaktadır. (Bu da enteresan!) 79 bin 679’unun KKTC’de ikamet etmektedir…

Kısaca diyor Kızılyürek bu seçmenler (yani halis Kıbrıslılar!)  26 Mayıs’ta “Kıbrıs kimlikleriyle” birlikte en yakın sandığa giderek oylarını başka her hangi bir belgeye gerek kalmadan kullanabilirler…

KİMİN için, neden? Söz konusu olan “kırk yıldır Güney’de yaşayan bir adayın Kuzey’den talep ettiği oylardır..

Ve söz konusu olan on beş yılı aşkın süredir Kuzey’deki Türk halkını ambargolarla yokluğa mahkûm ederken Rum’u üye yapan AB’nin “eğer Kıbrıslı iseniz oy kullanabilirsiniz” fetvasıdır!

“Kıbrıslılık” ise AB üyesi tanınmış devlet olan Güney’deki Rum’a bahşedilen bir imtiyazdır!

YA  “KKTC?” Türkiye tarafından işgal altında tutulan, bu nedenle AB’nin ambargolarına mahkûm, Parlamentosundaki sandalyeleri “boş” Kuzey’deki illegal devlet iddiasındaki korsan yönetim!”

AB işte bu nedenlerden dolayı bir Hristiyan  kulübüdür.

**********

…ÇÜNKÜ İNANMADIK!

2018’e girerken, 2017’den beter olacağı söyleniyordu! Şimdi de 209’un geçtiğimiz yıldan daha kötü geçmesi bekleniyor..

Demek ki “inişe” geçtik! İyi ama “çok mu yükseklerdeydik?

Dünya alemle siyasi ve ekonomik ilişkilerimiz vardı da kesintiye uğratıldığı için mi her yıl kan kaybederek aşağılara doğru düşüyoruz?

Yada savaşıyor muyduk ki şimdi tahribatının faturasını ödüyoruz?

TABİ ki hiç biri değil! Hatta “KKTC  sorunlarının hiç biri bizden kaynaklı değil!

Hayda! Yani sorunların o kadar mı dışında ve yabancısıyız? Evet!

Kuzey’e o kadar mı  biganeyiz ki şimdi malı toparlayamıyoruz! Anlatayım:

ŞU kadar yaşıma geldim belki bir iki, hadi üç  kez falan gördüm  böylesi yağışları! Gördüğüm yıllarda da hele köylüler, “Mesarya suya doydu” diyerek sevinçlerinden göbek atarlardı!

ŞİMDİ ise  yağdıkça “bereket,” ağlayan sızlayan, yeter deyip Allah’a kızan insanlar olduk.. Hatta ben de:  “Eee, diyorum bu kadar yeter!”

Çünkü yağdıkça yağmur; artık “bayraklarından bile utanır hale geldiğimiz için yabancı misyon görmesin diye kaldırdığımız bayraklarımıza nazire artık  kelimesinin bile telafuz edilmesi  ayıp olan “vatanımız”  resmen kaymakta, yıkılmakta, batmaktadır!..  Tutun ki:

Hadi doğru dürüst bir ekonomi oluşturamadık! Hadi sosyal hayatı, demografik yapımızı iyi ayarlayamadık yozlaştırdık!

Hadi devlet olmaya hazır değildik kurduğumuz devleti “babamızın çiftliği” gibi kullanıp viran harap eyledik!

Hadi ekonomik ambargolarda dengeli ekonomiler yaratamadık, taşıma suyla değirmeni döndürmek zorunda kaldık!

Hadi yapacak işimiz olmadığından dünya aleme ayıp  olmasın diye her yıl bir erken seçim yaparak ne kadar demokrat ve cevval bir toplum olduğumuzun ispatının gailesine düştük!

Hadi üç bin STÖ kurarken, artık “üç bin bir’ini kuracak insan kalmadığından; varsın her üç  kişiye “biri” düşsün dedik!

Hadi “ekmek elden su gölden Cumhuriyeti olmaktan” kurtulamadığımız için rüşt ispatımızdan olmalı memleketi sorma gir hanına çevirdik… Falan..

FAKAT! Yağmura bile dayanamayan bir coğrafyayı nasıl “yarattığımız,” doğrusu ya dünyasal bir araştırma konusu olmalıdır!

Nasıl becerdik? İki gün yağmur yağsa dağlar yıkılmakta, yollar kaymakta, sellerin suları yataklarında değil, yataklarındaki evlere akmakta!

ÇOK kısaca: Biz bu “vatanı kuramadık! İnşa edemedik! Kısaca yaratamadık! Çünkü “inanmadık!”

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar