21. Yüzyıl iki yüzlülük çağı... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
Köşe Yazarları

21. Yüzyıl iki yüzlülük çağı…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Hep vardı ama, bu son yüzyıl başladığından beri çok daha bariz ortaya çıktı.

Hani evrensel değerler vardır. Sözde tüm ülkelerin buna uyması, uygulaması beklenir. İmzalar atılır, atmayan kınanır.


İşte o değerlerin artık bir hükmü yok…

Devletler, hala imzalarına sadık olduklarını söyleseler de, tam tersini yapmaktalar.
Neler bunlar? Demokrasi, insan hakları, çevre koruma ve benzeri…

İnsan hakları derler başkalarına yaptırım uygularlar, bir halkın spor yapmasını bile engellerler. Bağımsızlık özgürlük derler, savaş götürürler, insan canı alırlar. Doğayı koruduklarını iddia ederler, bırak yeryüzünü, ozon tabakasını son hız delmeye devam ederler…

Kıbrıs, bu ikiyüzlülüğün en somut örneği bence.

Yarım yüzyıldır iki toplumu anlaştırmaya çalışırlar değil mi?

Ama yarım yüzyıldır, ellerindeki plan, iki toplumun arasındaki ayrılığın, hatta gerekirse nifakın sürmesidir. Tam bir sahtekarlık, iki yüzlülük…

Bugüne kadar Kıbrıs’ın doğu-batı arasındaki stratejik önemi konuşulurdu. Hani petrol yolları üstündeydi falan.

Şimdi bir de doğal gaz potansiyeli çıktı ya, o evrensel ilkeler hepsi bir kenara bırakıldı, çıkarlar en açık, en vahşi şekilde politikalara yansıdı…

Her devletin yetkilisi ağzına Kıbrıs’ı aldı mı, doğal kaynakların iki topluma ait olduğunu, ortak kullanılması gerektiğini basma kalıp söyler.

Oysa yaptıkları, adada bir tarafla büyük büyük paralara ekonomik, stratejik ortaklıklardır.

E kardeşim, sen buraya bu kadar parayı tek bir tarafla anlaşarak yatırırken, diğer halkın ne dediğini sordun mu? Hani onların hakkı?

Ya siyasi, ya ekonomik…

Adı bile yok…

İtalya geçen yıl şirketini geri çekip, sondaj faaliyetlerine ara verdiğinde, şimdi tartışılan 10. parselde arama yapma lisansına sahip ABD şirketleri de bir miktar geri durmuştu. Bugünlerde ani bir atakla, Amerikan Exxon Şirketi ile Katar konsorsiyumu, bu ayın içinde faaliyete başlayacaklarını duyuruyorlar.

Rum lider bunun politik yanını hemen vurguluyor; “Bu ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’nin varlığının güçlenmesidir”…

Nerede kaldı çözüm, diğer halkın hakları falan?

İsrail, Mısır, Lübnan, Fransa, İtalya, ABD ve en son da Rusya. O da bölgedeki kaynaklara ilgi duyduğunu açıklıyor. Ama en azından Rusya, bir çözümü gerekli gördüğünü de ekliyor. Rusya’nın AB’deki Daimi Temsilcisi Vladimir Chizhov, “BM Güvenlik Konseyi daimi üyelerinin, Kıbrıs sorununun çözümünde daha aktif rol oynaması gerekiyor” diyor.

Bence günümüz dünyasının tek gerçeği bu. İlkeler değil, çıkarlar. Hem de göstere göstere.

CTP milletvekili Asım Akansoy, AKEL’le ortak toplantıda, “sondaj çalışmalarının askıya alınmasını sağlamalıyız” diye niyet belirtiyor, çağrı yapıyor. Alınmazsa ne olacak?

Cumhurbaşkanı da söylüyor, Türkiye de söylüyor…

Mümkün mü bu?

Adadaki halklardan biri halinden memnunken, mümkün mü? Farz edelim ki, iki halk da istese, mümkün mü?

Görünen, bölgede yeni bir gerilimin eşiğinde olduğumuz. Bu bile, Türk tarafı hariç, kimseyi rahatsız etmiyor.

Ve ne yazık ki, bu ada bir kez daha göstere göstere sürükleniyor…

Aslında söylenmesi gereken, biraz daha ısrar ederlerse, bundan sonra ne masa, ne parametre kalacağı. Bunun bile farkında değiller…

 

YERİN KULAĞI VAR

HAZIR DEĞİLLER:

Güneyde yapılan anket sonuçları Rumların adada bir çözüme hala hazır olmadığını ortaya koydu. İki bölgeli, iki toplumlu federal bir çözüm formülüne destek %42’lerde kaldı. İki ayrı devlet formülü ise güneyde pek rağbet görmüyor. Siz anlayacağınız biz bir çözüm için ne kadar çabalarsak çabalayalım, olacak gibi değil…

YA TAMAM, YA DEVAM:

Bir tarafta Akdeniz’de sondaj krizi, diğer yanda liderlerin görüşme masasını yeniden kurma çabaları. Özellikle de sürecin yeniden başlatılması çabalarına en büyük darbeyi, Akdeniz’de yaşanan gerilim vuruyor. Hatta sıcak bir çatışmaya dönme potansiyeli de barındırarak… Ya masa kurulmayacak, ya da sondaj çalışmalarına ara verilecek. Şu anki ortam ya birinden, ya da diğerinden vazgeçmeyi gerektiriyor…

 RUSYA’NIN MESAJI İLGİNÇ:

Rusya, Moskova’daki Rum büyükelçiyi Dışişleri Bakanlığı’na çağırmış ve Rus vatandaşlarının kuzeye geçmesinin engellenmesi konusunda nota vermiş. Hah gelin bakalım şöyle. İlk defa birisi Kıbrıs Türklerine karşı yapılan ambargoya doğrudan olmasa da, en azından kendi vatandaşları üzerinden eleştiri getirdi. Hem de en eski müttefikleri Rusya. Güzel güzel…

TAÇOY İSMİ ÖNE ÇIKTI:

UBP’de Genel Sekretrelik yarışında Hasan Taçoy isminin öne çıktığı iddia ediliyor. Başkan Tatar’ın da bu isme sıcak baktığı, tek sıkıntının Dursun Oğuz’un devre dışı kalmasıyla Türkiye kökenli oyların, YDP’ye kayma olasılığının yüksek olacağı. Yeni Başkan Tatar’ın oldukça sıkıntı yaşayacağı bir başka konu da bu…

BU SAATTEN SONRA ZOR:

Hükümetin, piyasa fiyatlarını kontrol etmek amacıyla işletmelerden talep ettiği mal alım ve satış faturları nihayet eline geçmiş. Bu talep yapıldığında sterlin 9 TL idi. Başbakan’nın bu konuyla ilgili açıklamasının üzerinden neredeyse iki ay geçti, sterlin 7 lira seviyelerine düştü. Hükümet hala faturaları inceleyeceğini söyüyor. Kusura bakmayın ama bu saatten sonra inceleseniz ne olacak. Atı alan Üsküdarı çoktan geçti…

 NİYE TERCİH ETSİN Kİ:

Turizm Bakanı Fikri Ataoğlu, kendisinin döneminde turist sayısı yüzde 75 düşmüş olan İngiltere pazarına ziyaret yapmış. Daha çok reklam yapacaklarmış falan. Bir de “kendi uçaklarımızı kullanın” diyor. Ya! Onlar da dinleyecek… Bunu sağlamanın tek yolu, cazip hale getirmek. Var mı imkan? Adam direkt geliyor, hem de yarı fiyatına. Niye tercih etsin ki? Bu hayallerle nereye varırız, söyler misiniz?…

ZİRVEDEKİLER

Birikim Özgür: “Şimdi önümüzdeki üç yıl için yeni bir protokol imzalanacak. Ya Türkiye de günün gereklerini hasıraltı eden bir yaklaşımı tercih edecek ya da yaşanan musibetlerin ardından hükümet politika değişikliğine giderek yapılması gerekenleri topluma anlatmaya başlayacak. Ya da yine hükümet değişecek; yine UBP Türkiye’yi ‘kandıracak’. Tecrübeyle sabittir; önümüzdeki iki ayda siyasetin seyrini belirleyecek ana konu bu olacak”…

 

DİPTEKLER

Rumların Paranoyası: Adanın iki tarafında telefonlar kullanılabilecek diye, herkes sevinmişti. Biz de nasıl fikir değiştirdiler diye şaşırmıştık. Yine bahaneyi buldular. KKTC’deki şirketleri tanımazlarmış, istersek Türkiye şirketlerini muhatap alarak yapabilirlermiş. Paranoyaları, telefon şirketini tanıyınca, KKTC’yi tanımış olacakları korkusu. Biz de ciddiye alıp açıklamalar yapıyoruz ya ona canım sıkılıyor…

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar