Kiralık'ta kötü kokular... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
Köşe Yazarları

Kiralık’ta kötü kokular…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Kiralık araçlar konusunu araştırdıkça ilginç şeyler çıkıyor…

Dün, ultra lüks kiralık araçların çoğaldığını, özellikle yerlilerin bu araçları kullandığını yazmıştım.


Ve demiştim ki, kiralığın gümrüğü yüzde 25 daha ucuz.

Ama sadece o değilmiş…

Rıhtım harcı düşük, stopaj da alınmıyor.

Bu durumda normal bir araçtan çok ucuza ülkeye girebiliyor.

Tek bir şartı var, izin kurulunu ikna etmek…

Sonrası daha da ilginç…

“Z” izniyle ve muafiyetlerle ucuza getirilmiş bir araç, 5 yıl sonra normal plakaya çevrilebiliyor ve bu muafiyetler geri ödenmiyor.

Sanırım olayın trik noktası da bu…

Yönerge yeni değil, ama birileri boşluğu farketmiş, yığınla araç bu şekilde ülkeye sokuluyor. Hatta deniyor ki, birileri sırf bu iş için kiralık araç şirketi kurmuş, bu işi yapıyor…

Niye yazıyorum bunları?

Sanki yönetenler, sorumlular bilmiyor mu?

Bal gibi biliyorlar…

Bile bile bu ranta göz yumuluyor.

Yani değiştirilmesini ummuyorum.

Sadece “neden bu kadar çok zet araç var” merakında olanlar için yazdım…

 

 

“ORTAK ZEMİN” LAFINDAN DA BIKTIK

Okurken resmen içim kalktı…

Müzakere sürecinin resmen çöktüğü ilan edilirken, yine şu “ortak zemin” lafı kullanıldı ya, artık midem bulanıyor…

Kıbrıs konusunun dibine inilmiş, hatta bir dönem referanduma bile götürülmüş, konuşulmayan hiç bir şey kalmamış, hala “ortak zemin yok”…

Bu defa da BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Espen Bart Eide lafı tekrarlamış… “Cenevre’deki toplantı usulleriyle ilgili farklılıkları gidermeye yönelik ciddi çabalara rağmen, liderler ortak bir zemini bulamadılar… Ortak bir zemin ihtimali olmaksızın, bu mekik diplomasisinin devam etmesine hiçbir temel bulunmamaktadır. BM’yi bilgilendirip destek isteyeceğim” diyor.

Her görüşme sürecinin başında, bir ya da bir kaç yıl “ortak zemin” arayışıyla geçti zaten. Sonra ortaya bir belge çıktı, “ortak zemin bulundu” dendi.

Bu son süreçte ortak zemin, 11 Şubat 2014 tarihli Eroğlu-Anastasiadis ortak bildirisi değil miydi?

Resmen saçmalık. Yöntemmiş de, anlaşamamışlar da…

Bakın Anastasiadis’e, adam öyle büyük laflar ediyor ki… Hatta, “referanduma gidebiliriz” bile diyor. Duyan da, vay be adam anlaşmaya hazır” diyecek. O algıyı yaratıyor. Ama gerçekte, izlenmesi mümkün olmayan bir yol öne sürüyor, ön şart koşuyor. Türk tarafı bunu söylediğinde, “uzlaşmaz” damgası yiyor. Aynen 50 yıldır olduğu gibi…

Haydi artık Sayın Eide, kimi bilgilendirecekse bilgilendirsin, incir ipi gibi uzatmasın… Ama lütfen objektif olsun.

Türk tarafının anlaşma için gösterdiği özveriyi de, Güney Kıbrıs liderliğinin sergilediği işi yokuşa sürme oyununu da bir zahmet deşifre etsin.

Yoksa kırk yıldır söyleneni, yeni bir şeymiş gibi takdim etmesin…

Eğer yine geçmiş meslektaşlarının yaptığı gibi yanlı davranırsa, bu sorun asla çözülmez.

Hatta bunca yıl sonuca ulaşılamamasının tek nedeni, bence BM’nin tarafsız davranmayışıdır. Kimse çıkıp adam gibi, “bu işi bozan Rum tarafıdır” diyemediği için, adamlar da bu oyunu rahat rahat oynuyorlar…

Öf, gına geldi artık, duymak dahi istemiyorum…

 

 

YERİN KULAĞI VAR

SONUNDA O DA KABUL ETTİ: 

Cumhurbaşkanlığı seçimleri süresince seçmene “çözüm sözü” veren ve bu yönde çalışmalar yapacağını söyleyerek halkın desteğini alan Cumhurbaşkanı Akıncı da, sonunda pes etti. Anastasiadis’in, varılan tüm mutabakatlar dışında ortaya koyduğu tavrını sürdürdüğünü belirten Akıncı, “Böyle bir müzakere anlayışı mümkün değil” dedi. O bile bu noktaya geldiğine göre, başka bir yöntemle bunu dünyanın gözüne sokmak gerekir diye düşünürüm…

 

ŞAKA GİBİ: 

Anastasiadis ara bölgedeki “adayı birleştirin” diyen eylemcilere destek için bugün eylem yerine gidecekmiş… Son günlerde yaptığı açıklamalar, masaya dönmek için ortaya koyduğu önşartlar ortada duruken, oraya gitmesi resmen sahte algı operasyonu… Herhalde eylemcilerden kendi şartlarını kabul etmesi için Akıncı’ya baskı yapmalarını isteyecek. Yoksa gidip de ne diyecek…

 

DÜZENLE UZLAŞMANIN BEDELİ:

Ben CTP’yi eskiden disiplinli parti bilirdim. Sonradan o da statükoya uydu, hem icraatlarında, hem  üyelik yapısında prensiplerini değiştirdi. Olaya ideolojik bakmaktan vazgeçti, “oy” gözlüğü taktı, kontrolsüz bir şekilde büyüdü… Bugün kitlesel istifaların arkasındaki da budur bence. CTP iktidardayken üye olanlar, şimdi istifa ediyor, bu kadar basit… Oy kaygısıyla devşirme yapmanın bedeli. Bu sistemi idare etmek de başkalarına mahsustur. CTP bu işin kurdu değil…

 

MEMLEKET ELDEN GİTMİŞ:

Ocak 2011 tarihinde yürülüğe giren ve adına “Göç Yasası” denilen düzenleme konusunda sendikalar, bilmem kaçıncı defa eylem yaparak, değiştirilmesini istemişler. Yıl 2017, sendikalarımız hala 6 yıldır değiştirmeyi başaramadıkları yasanın peşinde koşturuyorlar. İktidar hepsini çözmüş durumda, “bağırır, bağırır, susarlar” diyor ve yürüyor. Memleketi parsel parsel peşkeş çekerken gösterdikleri pervasızlık da bundan kaynaklanmıyor mu?

 

BUNU DA UNUTACAĞIZ:

Başbakan Yardımcısı ve Makliye Bakanı Serdar Denktaş’ın oğluna, üniversite kurması için verilen izin ve kiralanan arazi dün gün boyu en çok konuşulan konu oldu. Oğul Denktaş, “Ülkenin başkentine bilimsel, sosyal ve kültürel faaliyetleriyle değer katacak, çok güzel bir projeye siyasi rant elde etmek için saldırmak nasıl bir akıl tutulmasıdır” diyerek kendini savunurken, Halkın Partisi, Pazartesi olayı protesto etmek için eylem düzenleme kararı aldı. Bence hepsi boşuna. Ne Rauf’un kendini aklamaya çalışması, ne de HP’nin yapacağı eylem. Üş-beş gün sonra hepsi unutulacak. Onlarca örnek ortada duruken, hangisinde geri adım atıldı. Bir yolunu bulup kılıfına uyduruluyor…

 

ÜLKE TURİST KAYNIYOR:

Otellerimiz yüzde yüz dolu olduğundan tursitler geceleri sokakta yatıyor!!! Şaka bir yana, Girne’de düzenlenen huzur operasyonunda, bir bina önünde yatan “turiste” rastlanmış. Sorgu sual derken, sözkonusu kişinin bir ay önce adaya “tursit” olarak geldiği ve parası olmadığı için sokaklarda yattığı öğrenilmiş. Eğer gümrük kapılarında ‘niye geldin, nerede kalacaksın, cebinde kaç paran var’ diye sormaktan korkuyorsan, olacağı budur. Yahu, bu kadar mı zor bu ülkeye kimlerin, neden geldiğini sormak, kimden korkuyorsunuz..?

 

 

 

ZİRVEDEKİLER

Kudret Özersay: “Bakan olan babadan oğula, oğuldan babaya dönümlerce devlet arazisi verilerek KIYAK geçilmesini; SİT alanlarının bazı bireylere PEŞKEŞ çekilmesini; Bakanın kendi şirketine siyasi pozisyonunu kullanarak piyasada AYRICALIK yaratmasını normalmiş gibi göstermeye çalışanların AR DAMARI ÇATLAMIŞ demektir. Yazıklar olsun. Hükümet değil aile şirketi mübarek!!!”

 

 

DİPTEKİLER

Talan: Tam bir talan. Ülkenin en değerli kamu arazileri birilerine dağıtılıyor. Hep yapıldı ama, bu kadarı sanırım 74’de bile olmadıydı. Sit alanına da el uzatıldı, boydan boya sahillere de, kentin nefes borusu, en değerli yeşil alanına da… Neye benzetiyorum biliyor musunuz, hani Türkiye’de gayri Müslimlere uygulanan ırkçı, haksız, adaletsiz, insanlık dışı varlık vergisi olayından sonra, o insanların mallarına uygulanan talan gibi…  Tarihe, aynen öyle bir yüz karası olarak geçecek bu dönem… Toplumsal muhalefet de, siyasi muhalefet de büyük bir sınav veriyor. Eğer başarı gösterilemez, bu talan durdurulamazsa, kimse ağzını açmasın, kaderine razı olsun…

 

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar