Kendimize Dönme Zamanı Geldi - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
Köşe Yazarları

Kendimize Dönme Zamanı Geldi

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Bir yıllık müzakere sürecinin muhasebesini yapmak yerine gelin yıllardır Rum tarafının bu adada nasıl bir çözüm istediğini anlamaya çalışalım.  Ki anlamamız için her türlü siyasi atraksiyonu yapıyor bazan dilini çıkarıyor bazan nanik çekiyor bazan da sinirlenip krize girmiş rollerinde kendini yerlere atarak tepiniyor!

Bizse ayni sürede ola ki Rum komşumuzun o taş yüreğini pamuğa çevirir, peşinde koştuğu ada egemenliğinin  kafasındaki hayalden başka bir şey olmadığını söyler, dinine insafına sığınarak bu adada en az kendi kadar hakkımızın olduğunu anlatmaya devam ederiz!  Bu politika ile çok çalıştık  çözüm kapısını açmayı başaramadık!


       GEÇEN HAFTA. Az git uz gittik gide gide meğer bir karışlık bile yol gitmedik ki  çözüm umutları başımıza yıkıldı!

Olmuyor! “Hayaller, umutlar, sloganlarla” çözüm olmuyor! Olsa da biliyoruz, tek fiskelik dokunuşta o yamadan farksız çözüm yeniden “çözümsüzlüğe” dönüşecek!                                       Bu nedenle artık çok daha rasyonel düşünmek, kendimizi Rum tarafının çözüm için peşimizde koşturacağı düzeye getirmek zorundayız..  Nasıl mı? “İşte yöntem” demeden önce bir parantez açıp toplumsal yapımıza bir yansımalık ayna tutayım ki o “basit yöntemi” bile nasıl teptiğimiz daha iyi anlaşılsın:                                                    (HERKESLER kendi doğrularıyla iddia sahibi olur, bu nedenle  yüzlerce sivil toplum örgütü kurulur, gazete okuma düzeyinin  çok düşük olduğu gerçeklerde her gün on yedi gazete yayınlanır, Tv. Bolluğundan geçilmez, üç kişinin kafası kızsa bir araya gelip siyasi parti kurdukları anlı şanlı ülkemizde; tüm bunların yanına Rum tarafını mesken tutup Güneyin acenteciliği ile sözcülüğünü de yapan insanları kattığımız  Kuzey’de; kim kime akıl verecek ki?)

Buna karşın:

İŞTE YÖNTEM: Bu ülkede “İyi yönetilmekten” başka,  sahip olmadığımız hiçbir şey yoktur!”

KKTC’yi Türkiye ile birlikte uçurabiliriz. Ancak şu anda hem Türkiye’nin hem bizim yapmaya çalıştığımız bir takım palyatif tedbirlerle günü kurtarmak üzerine geliştirilen “devletçilik” oyunudur! Onu da doğru dürüst oynayamıyoruz.  Kurumlarımız da şaibeli, ekonomimiz de! Üstelik bu yapısal kusurumuzdur ki  sosyal çöküntüler yaratırken memlekete çok gerekli olan iç barışa dayalı “istikrarı” da kuramıyoruz! Artık gazetelerin ilk sayfalarını çevirmekten bile korkar olduk, öylesi  “kıyamet  haberlerini” görüp okumamak için…

       AKIL NE DİYOR? Çözüm için Rum tarafına ricalarda niyazlarda bulunmak, ödün üstüne ödün vermek yerine, akıl diyor ki  Kuzey’de parmakla gösterilen bir devlet olunmalı.. Bunu başarabiliriz… Yeter ki Rum’la oluşturulacak çözüme değil,  kendimize güvenip inanalım…

 


GENÇLİĞİMİZ: (NE VERDİK Kİ NE ALACAĞIZ?)

Yazmak istediğim halde  diğer “özel günler” gibi 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramını da atladım. Oysa  zamanlama ve konum nedeniyle bu kez 19 Mayıs   hem Türkiye’de hem KKTC’de “önemine layık” kutlandı. Fakat hepsi bu kadar!                               20 Mayıs sabahı artık “Atatürk’le birlikte kutlayıp kutsadığımız  19 Mayıs ruhu yoktu.   Dünya’da ilk kez “kurtarıcı, kurucu, devrimci” bir devlet adamı Atatürk’ün 19 Mayıs’ı gençliğe armağan etmesi de yoktu!

Dünya’da ilk kez bir devlet adamının gençliğe hitap ederek “birinci vazifen Türk istiklal ve Cumhuriyetini korumaktır” demesi yoktu!

Dünyada ilk kez Atatürk gibi bir büyük önderin “Türk gençliğine armağan ettiği bayramın adını “Gençlik ve Spor Bayramı” koymasının öneminde yaratılan bir gençlik  de yoktu! Çünkü gençliğe sahip çıkamadık! Ne Türkiye’de ki orada olanları anlarız! Ne burada, işte anlamadığımız!

Açıkça yazalım: Gençliğimizi yetiştiremiyoruz, harcıyoruz! Hem de “kötülüklerle!” Küçücük coğrafya’da uyuşturucudan sigaraya, alkolden abuk sabuk sapkınlıklara kadar!

Onları “fabrikasyon üretim” haline getirdik. Küçük çocukları zamanı geldi miydi koyuyoruz anaokuluna üniversiteden çıkartıyoruz hem de her yıl yüzlercesiyle! Sonra?

Gençlik işsiz! Gençlik otuz kırk yaşına gelmiş hâlâ ana babasının evinde yaşıyor çünkü ne işi var dolayısıyle ne parası!

Gençlik umutsuz evlilik çağına gelmiş ama evlenemiyor! Evlense de bir yıl sonra ayrılıyor çünkü  ev kahrını çekecek gelire sahip değil!

Gençlik avare! Çoğunlukla gündüz uykuda yahut bet ofislerde akşamları içilecek üç beş şişe birasına bir eğlence yerinde, kuytu sahillerde!

       Gençlik beklentide: Çözüm olduğu anda Avrupa ülkelerine atacak kendini, zaten çözümü de bu nedenle savunup gözlemekte!

Kısaca gençliğe     yarınlarımızı kurtaracak hiçbir şey veremiyoruz! O zaman da istemek hakkımızı yirtiriyoruz!                                          Gençlik ne yapsın? Her seçim kampanyasında  siyasi partilerin kuyrukları olup araba konvoylarına katılıp meydanları doldurmaktan başka! Tek gözlediği kendine uygun bir iş! O da aslanın ağzında! Kısaca gençlik perişan!


KISACA TAKILDIĞIM: (NE OLUYORUZ?)

Hem anladık hem alıştık! Çevremizin kirliliğine, pisliğine! Trafik felaketinin  beterince artarak devam edeceğine! İşçilerin inşaatlardan düşerek ölmelerinin alınyazıları  olduğuna!  Bundan sonra KKTC insanının  bir daha geri dönüşü olmayacak bu çarpık yapılaşmayla iç içe yaşayacağına! Okulsuzluğa öğretmensizliğe, işsizliğe uyuşturucuya… Hepten alıştık!

Fakat! Hastahanelerimizde neler oluyor Allah aşkına? Yanlış kan naklinden insanlar ölüyor, 15 yılda 25 bin hastaya tatbik edilmesine karşın gözlerine iğne yapılan, serum verilen hastalar  enfeksiyon kapıyor… Tedavilerde ihmalleri  daha çok işitir olduk!  Gazetelerde olayların haberlerini okuyanlar, “başımıza geldi” diyerek  kendilerine yahut yakınlarına yapılan  yanlış tedavileri anlatıyorlar…

Anladık, doktorlarımız mutsuz, sorunları çok. Fakat  sakın insanları diğer sorunlara alıştırdığınız gibi hastanelerdeki bu tip ölüm olasılığı da yüksek olan “hatalara” alıştırmayın! Tek hekimler kaldı yaşamımızın güvencesi onu da elimizden alıp korkutmayın bizi!

 

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar