YÜZSÜZÜN BORCUNU, HEP BİRLİKTE HARÇLARLA ÖDEYECEĞİZ... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 27, 2024
Köşe Yazarları

YÜZSÜZÜN BORCUNU, HEP BİRLİKTE HARÇLARLA ÖDEYECEĞİZ…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Sahte bilet kesen görevlinin peşine düşmekle övünülmesini kınadık, Kudret Özersay’dan  ardı ardına yolsuzluk, usulsüzlük takibi açıklaması geldi.

Allah versin, devam etsinler…


Ama o toplanamayan 440 milyon vergi kaçağını da kumarhanelerin 62 milyon TL’lik borçlarını da  tahsil ettiklerini görelim.

62 milyon liradan sadece 350 bin Euro’sunu tahsil edebilmişlerdi. Geri kalan ne oldu? Yoksa onları da mı taksite bağladılar?

Devlet gelirlerine şahin olmadığı sürece, o açık cebimizden karşılanacak. Hepimizin!

Yolu ne? Gayet basit, dolaylı vergi denilen harç ve benzeri ödemeler.

KTAMS’ın hesaplarına göre 2020 bütçesinde seyrüsefer harcı gelirlerinde yüzde 33.52’lik, kimlik kartı harcında ise yüzde 92’lik bir gelir artışı öngörülmüş.

KTAMS’ın açıkladığı rakamları, Maliye Bakanı reddetti. Kendisine sorulmadığını, öyle bir zam olmayacağını iddia etti. O gelir öngörüsü nereden çıkıyor, orası belli değil.

Yalnız Bakan’ın söylediklerinden “hiç zam yok” anlaşılmasın sakın.

“Zamlar hayat pahalılığına endeksli” diyor.

Ne anladınız bundan?

Hayat pahalılığı oranı ne kadar çıkarsa, o kadar zam. Bu yıl sonu için yüzde 10 hesaplamışlar, yani en az yüzde 10 zamlanacak harçlar…

Zor değil, ne kaldı şunun şurasında bir ay sonra öğreneceğiz. Ve ne derlerse kabul edeceğiz. Var mı başka şansımız? Ama KTAMS’ın iddiasını da, Bakan’ın açıklamasını da bir yerlere yazdık. En azından hatırlatırız. Zaten elimizden başka ne gelir ki?

Yüzsüzler ödemeyecek, devlet o farkı ensemizden çıkaracak. Bu kadar basit…  Hep öyle olmadı mı?

ULUSLARARASI ANLAŞMALAR BOŞUNA İMZALANMIYOR…

Rum tarafının tek yanlı ilan ettiği 12 parselde arama yapan Noble, Delek ve Shell şirketlerinin 2025’de üretime geçeceği, Rum Yönetimine 18 yıl içerisinde 9,3 milyar dolar, yılda yaklaşık 500 milyon dolar tahmini gelir getirmesinin beklendiği açıklandı.

Ayrıca, çıkacak doğal gazın deniz altından borularla Mısır’a taşınması, oradaki sıvılaştırma tesislerinden Avrupa ve dünyaya satılması da öngörülüyor.

Rum Yönetimi bu konuda şirketlerle ek bir sözleşme daha imzaladı.

Dönen paralar büyük. Tabii eğer rezerv tahminleri tutarsa…

Para konusu bir yana, uluslararası şirketler, bu anlaşmalarla bölgede hakimiyetlerini pekiştiriyorlar.

Öyle anlıyoruz ki, münhasır ekonomik bölge anlaşmalarında olduğu gibi, her tür anlaşmayı şimdiden ardı ardına yapıyorlar ki, yarın öbür gün konjonktür değişirse, ‘yapılan uluslararası anlaşmalar geçerlidir’ deyip, devamlılığını sağlasınlar.

Umarım, hamasetin kıskacına girmeden, bu olup bitenleri de yakından izleyen, mukabele etmek için çaba gösteren birimlerimiz vardır.

Yoksa acaba, ‘nasıl olmasa çözüm falan yok’ deyip, umursamıyor muyuz?

Hani 2003’de Rumların Mısır’la Münhasır Ekonomik Bölge anlaşmasını ciddiye almadığımız gibi, ya da güneydeki Türk mallarının ‘hiç yokmuş’ gibi farz edilmesine benzer bir durum…

 

 

YERİN KULAĞI VAR

HANGİSİ DOĞRU?:

Dün bir gazete, Gezici’nin yaptığını iddia ettiği fakat yayınlamadığı başka bir anket sonucunu yayınladı. O anket, son anketin tam tersi. Yani ilk sırada Akıncı, ikinci sırada Tatar yer alıyor. Oy oranları da neredeyse aynı gibi ama birinci ve ikincinin yerleri değişmiş. Çıkıp da bir açıklama yapsalar bari. Yine şaibe, yine iddialar. Tabii geçen defa olduğu gibi “Bu anket benim değil” de diyebilirler.

 

TERS TEPTİ:

Genelde anket hakkında yapılan yorumlarda ortak bir taraf var. Sonuçlar ilk bakışta  her ne kadar birilerini mutlu etmiş görünse de, aslında tam tersi, “sağda birlik” beklentilerini ortadan kaldırdı. Özellikle sağ adaylar anket sonrası çıkan sonuçlar için “hodri meydan” çekerek meydan okudu. Halbuki anketin amacı, “hesap ortada, gelin Tatar’a destek olun”du. Ama belli ki beklemeyen tepkilere sebep oldu.

 

KARPUZ GİBİ BÖLÜNECEĞİZ:

Aslında çok yazıldı çizildi, önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin “federasyonu savunanlar ile iki devletli çözümü savunanlar” propagandası üzerine kurulacağı. UBP Lefkoşa İlçe Başkanı Gardiyanoğlu da bu iddiaları doğrular bir açıklama yaparak, “Tatar ikinci turda kalamazsa, ben sağdan bir aday varsa onu desteklerim. Mutabakat gerekirse, çözüm şekliyle, federasyoncular ve iki ayrı devletçiler olarak ayırıyorum” dedi. Tabii bir de buna “Türkiye’yi ya da KKTC’yi sevenler, sevmeyenler” ayırımı  eklenecek. Sizin anlayacağınız toplum yine karpuz gibi ikiye bölünecek…  Halihazırda yapılan tüm operasyonların da bunu sağlama amaçlı olduğu hissediliyor. Ne yazık.

KAYBEDİLEN GÜVEN:

Uzun bir süre “yolsuzluk dosyalarıyla” ilgili pek konuşmayan Dışişleri Bakanı Özersay, son günlerde “yolsuzluklarla” ilgili neredeyse hergün bir demeç patlatıyor. Hoş, suçlamalarla iligili henüz bir sonuç alınmış değil ama amaç, son zamanlarda Özersay’la ilgili toplumda oluşan “olumsuz” havayı dağıtmak olarak değerlendiriliyor. Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi kaybettiği güven ve popülaritesini yeniden kazanmaya çalışıyor herhalde…

 

SİZİ HEP BÖYLE GÖRELİM:

KTOEÖS, Eğitim Bakanlığı’nın 10 Kasım anma töreni için öğretmenleri okula çağıran genelgesi üzerine “Okullara gönderdiğiniz bu genelgeye gerek yoktur. Öğretmenlerimiz Atatürk’ü anacak ve onun izinden gitmekten vazgeçmeyecektir” dedi. İyi, güzel, doğrusu bu, gurur duyduk. Ancak, sendikaların geçmişte Atatürk’ün başöğretmen ilan edildiği 24 Kasım’ın Öğretmenler Günü olarak kutlanmasına karşı çıkmış olması, bu uyarıya neden olmuş olmasın? Bazı şeyler hiç unutulmuyor…

 

GÜNÜN MODASI:

Kahve falına meraklı bir toplumuz, fala inanma, falsız da kalma… Bugünlerde bu deyişi biraz değiştirip günün modasına uygun hale getirirsek, “Anketlere inanma ama, anketsiz de kalma” şeklinde söyleyebiliriz. Çünkü her anket tıpkı kahve falında olduğu gibi, sahibine göre ses veriyor.

 

 

 

ZİRVEDEKİLER

Sami Özuslu: “Kim adına’ yapıldığı meçhul anket bir yanıyla Ersin Tatar’ı ‘cesaretlendirme’ ve kamuoyunda ‘Tatar seçilebilir’ algısı yaratmaktı ama, aynı zamanda bir başka mesaj daha var bu altı-üstü tutmayan rakamlardan çıkan: Sağ ile solu kutuplaştırma çabası!.. Sağ kesime ‘Diğerlerinin şansı yok, Tatar’ı destekleyin’ sinyali çok net okunurken, sol seçmene de ‘Bir adaya, Akıncı’ya yönelin, belki bir şeyler olur’ mesajı veriliyor…. ‘Sol’ ve ‘sağ’ seçmeni ‘Türkiye yanlısı’ ile ‘Türkiye karşıtı’ olarak konumlandırma çabası iyice sırıtıyor. ‘Polarizasyon’ tuzağına düşmemek gerekiyor…

 

DİPTEKİLER

Mahsuplaşma Yerine, 10 Milyonluk Kıyak: Göstere göstere yapıldı kıyak. Oysa AKSA, Afrika’ya göndereceği jeneratörün ardiye masrafı olan 10 milyon için, Maliye’ye “mahsuplaşma” teklifi yapmıştı. Şimdi o ardiye masrafı neye karşılık affedildi? Neden mahsuplaşmaya gidilmedi? Kıb-Tek’in  AKSA’ya hiç bitmeyen yüklü bir borcu varken, neden  bu 10 milyonluk af, hiçbir  karşılık alınmadan çıkarıldı? Geçmişte denenmiş, başarılamamış bir girişim olabilir. Ortadaki yasal ya da bürokratik engel her neyse, kaldırmak o kadar zor muydu ki, 10 milyonu bir kalemde bağışladınız? Dahası, kamunun alacağını bağışlama yetkisini nereden buluyorsunuz? Birileri bu kıyağı mahkemeye taşımalı.

 

 

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar