HEY GİDİ GÜNLER HEY…
Geçenlerde Maliye Bakanı Olgun Amcaoğlu bir yandan “İki buçuklarda eve gitmenin çok da lüks olacağını düşünenlerdenim. Ekside kaldığımız 2 aylık sürede kaybettiklerimizi telafi edebilmenin koşullarını sağlamak zorundayız. En azından günde bir saat fazladan çalışıp o eksik bıraktığımız 2 aylık zamanın yaralarını sarmak zorundayız” derken, bir yandan da yaz mesaisine geçildiğini açıkladı. Aşağıdaki belge 12 Ocak 1964 tarihli. 21 Aralık 1963 olaylarının üzerinden yaklaşık 20 gün geçmiş. Türk Cemaat Meclisi As Başkanı Dr. Şemsi Kazım imzalı “bildiri”de, Türk Cemaat Meclisi Memurlarına hitaben, “bundan böyle Cumartesi ve Pazar günleri de dahil bütün dairelerin Ö.E: 8:00- 13:00, Ö.S: 14:30- 18:00 (en az) saatlerinde açık bulundurulacağı” duyuruluyor. Bundan tam 56 yıl önce yazılmış… Sıfırdan bir öz yönetim kurma günleri. Yani çok çalışmak gerekmiş. Aynen bugünkü gibi. Ama biz bugün sıfırı tükettiğimiz halde, çok çalışmaktan, disipline girmekten, fedakarlık etmekten öyle uzaklaşmışız ki… Bakan tam mesai yapılması gerektiğine inanıyor ama, tersini yapıyor. Hale bak.
CAZİBE MERKEZİ DE, HANGİ SAĞLIK YAPISIYLA?:
Görünen o ki, ekonomi sağlığın önüne geçti, gitti. THY bilet satışına başlar, Başbakan mesaisinin neredeyse tamamını ekonomik konulara ayırır, “önümüzü göremiyoruz” diye millete korku verirken, “cazibe merkezi olacağız” hayalini de umut diye satar. Virüs rakamları cazibe merkezi olmaya yeter mi? Ya sağlık sistemi? Büyük bir dalga geldiğinde hangi kapasiteyle yetişeceksin? İtalya, İngiltere gibi hasta mı seçeceksin? Ama bile bile bu yola giriyoruz. Bize verilen mesaj da, “siz isterseniz kendinizi koruyun, biz her şeyi açacağız”dır. O kadar.
5 AYDA 500 MİLYON:
Çalışma Bakanı Sucuoğlu “bırakalım da işçilerimiz açlıktan ölsünler mi” diyerek, işçilere İhtiyat Sandığı birikimlerinden 5 ay boyunca 2 bin TL’ye kadar miktarı, geri ödemesiz olarak çekme hakkı tanınacağını açıklıyor. İyi de bu para işçinin “kara gün parası” değil midir? Bu hesaba göre yaklaşık 50 bin işçinin beş ay boyunca çekeceği miktar 500 milyon ediyor ki, bu da fonun neredeyse sıfırlanması demek…
BU ÖNEMLİ:
Son günlerin önemli haberlerinden biri, Güney Kıbrıs’la doğal gaz arama anlaşması olan TOTAL, ENI ve Exxonmobile’in faaliyetlerini askıya alma kararı oldu. Şirketler, bunun coronavirüs’le alakalı ve geçici olduğunu açıklasalar da Rum basını olayın aslında Kıbrıs sorunuyla ilgili olduğunu yazdı. “Söz konusu şirketler başka ülkelerde çalışmalarını askıya almazken, neden Kıbrıs’ta bunu yaptılar” sorusu soruluyor. Yanıt İtalyanlardan geliyor. İtalyan ENI şirketinin bir yetkilisi, Akdeniz’deki doğal gaz kaynaklarının çıkarılmasını Kıbrıs sorunuyla ilişkilendiren ve Avrupa’yı, Türkiye’yle işbirliği yolları bulmaya çağıran bir açıklama yapmış. Beklediğimiz bir durumdu. Eninde sonunda bu noktaya geleceklerini tahmin etmiştik. Şimdi yapılması gereken bu dönüşümü en akıllıca şekilde kullanmak. “Çözüm ölmüş, gömülmüştür” zihniyetiyle ne yapılabilir, orası meçhul…
O PARA SİZİN DEĞİL:
Ekonomiyle ilgili geniş katılımlı bir toplantı yapılmış. Umarım bu süreçte devletin zaten sıfırlanan gelirlerinden feragat edilecek kararlar alınmaz. Unutmayın, harcadığınız kendi paranız değildir. Memurun hakkından, insanların bankadaki mevduatının faizinden kesilen, Sigortaları, İhtiyat Sandığını riske atma pahasına kullandığınız paradır. Ne istendi, ne verildi, açık bir şey söylenmemiş ancak, bugüne kadar yaptıkları uygulamalar, bundan sonrası için de endişe veriyor…
