Koronanın tadını çıkaralım - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Salı, Nisan 16, 2024
Köşe Yazarları

Koronanın tadını çıkaralım

Bekir AzgınBekir Azgın

Sıcak yaz günleri hariç, sabahları çalışma odamın penceresini açtığım zaman, dışarıda gün parlaksa Cahit Sıdkı Tarancı’nın dizeleri dökülür dilimden: “Pervam yok verdiğin elemden / Her mihnet kabulüm, yeter ki / Gün eksilmesin penceremden”.

Şairin torunları ver mı bilmiyorum. Varsa bile adını benim kadar sık yadettiklerini sanmıyorum. Bu sabah da öyle oldu. Şimdi hava bulutlandı ama sabahleyin pencereyi açtığım sıralarda gün pırıl pırıldı. “Yeter ki gün eksilmesin penceremden” dedirtecek türden.


Sonra korona aklıma geldi ve içim karardı. Geçenlerde eski, ama çok eski, bir dostumdan aldığım e-postada koronalı günlere değinerek şöyle diyordu: “Pek farkında olmuyoruz ama bu olaylar bizlerde bir gerginlik, bir huzursuzluk yaratıyor. Bazı şeyler, bizi daha çabuk etkiliyor kapalı ortamlarda. Dışarı çıktığın zamanlar sinsi bir düşmanın sürekli etrafında dolaştığını düşünmek sağlıklı bir durum değil.”

Dostum haklı. Biz nedense rakamları pek sevmeyiz. Ama sayı saymasını bilen ülkelerde istatistikler tutuluyor. Hem de hemen hemen her konuda. Örneğin, koronalı Nisan ayında Amerka’da Valium (Diazepam) sinir yatıştırıcı hapların satışı %30 artmiş. İleri yaştaki insanlarda bu artiş %40’ın üzerindeymiş. “Sarı hapçık” diye ünlenen Valium’u .mal eden Roche firması yaşadı. Korona, Amerikalıların sinirlerini bozmuş. Acaba bizim ülkede durumlar nasıl?

Başka bir arkadaşım Facebook’taki profilini yenilemiş, eskinin yerine pipolu yakışıklı kocaman bir fotoğrafını yerleştirmiş. Ben de sağlıklı göründüğünü belirtmek için şunları yazdım: “Görünen o ki Korona hanımla iyi geçiniyorsun. Allah daim eylesin.” Aldığım yanıt şöyleydi: “Corona hanımla dargınız. O eve gelmiyor ben de evden çıkıp onu aramıyorum.” Bayıldım.

Epeydir düşündüğüm bir konuydu. Bu virüsün cinsiyeti var mı? Son okuduğum bazı istatistikler, bana virüsün dişi olması gerektiği telkin etti. Rakamların ne denli doğru olduğunu bilmiyorum. Her neyse, ölen insan sayısına bakıldığı zaman dünyada ölenlerin %80’i erkekmiş. Erkeklerle birlikte olmayı seçen ve onun koynunda zaman geçiren bir virüsün dişi olması icap etmiyor mu?

Kesinlikle dişidir ve ben ona bir ad da buldum: Kassandra. Kassandra Truva’nın son kralı Priam’ın kızıydı. Güzelliğiyle Tanrı Apollon’u bile kendine aşık etti. Zaten Antik Yunanca’da kassandra “erkeği ışığa boğan” ya da “erkeğin kalbini aşkla dolduran” demekmiş.

Apollon’un yaptığı kurlara olumlu yaklaşınca Tanrı ona ileride olacakları görme yetisi bağışladı. Ancak onunla sevişmeyi reddedince Apollon ona kimsenin inanmayacağına dair bedduada bulundu. Ve öyle de oldu. Truvalılara kentlerinin yakılıp yıkılacağını söylemiş olmasına rağmen kâhine Kassandra’ya kimse inanmadı.

Korona virüsü de öyle. “Sana vurgunum. Aşkından ciğerini yiyeceğim” diyor ama kimse onu ciddiye almıyor. Pek az insan, gerekli tedbirleri almaya ihtiyaç duyuyor. O da öldürmeye devam ediyor. Bu gidişle daha çok insan öldüreceğe benziyor. Hele tedbir alınmasını otomatik silahlarıyla protesto eden insanların ülkesinde.

Korona konusunda tüm ülkeler sınıfta kaldı ancak Amerika rekorları alt üst etti. Bu yazıyı yazdığım sıralarda ölü sayısı 75 bini aşmış hızla 80 bine ilerliyordu. Alt yapının çürük olması nedeniyle ölü sayısının yüksek olacağını tahmin etmiştim ve bunu Mart başlarında yazmıştım. Ancak itiraf etmem gerekir ki bu kadarını beklemiyordum. Bu durum, ülkenin üst yapısının da çürük olduğunu gösteriyor. Britanya ise, Brexit’ten sonra, her alanda beklendiği gibi, Avrupa birincisi oldu.

Amerika’daki ölü sayısı konusunda üç tahmin okumuştum: Bill&Melinda Gates vakfı, 84 bin; adını unuttuğum bir üniversite, 93 bin; ve Fauci, 100-200 bin. Bu erken açılışlar, belli ki ikinci dalgayı da getirecek ve Fauci’yi fazlasıyla haklı çıkaracak.

Son birkaç gündür medya aleminde yer yerinden oynuyor. Yeni Zelanda’da yeni korona vakasına rastlanmamış. Bizim bu küçücük ülkemizde iki haftadır yeni vaka saptanmıyor. Sezar’ın hakkı Sezar’a; şimdiye kadar bizimkiler durumu iyi yönettiler. “Bravo”nun yarısını hakettiler.

İkinci yarısını açılımlar safhasında kazanacaklar ya da ellerindekini de kaybedecekler. Bu yazıyı yazdığım saatlerde bir haber okudum. 28 Mayıs gününden sonraki belirsiz bir tarih için THY bilet satışına başlamış. Belirsiz bir tarih için kim bilet alır bilemem ama THY yöneticilerinin bir bildiği olmalı.

Esas tehlike o gün, yani uçakların gelip gitmeye başladığı gün, baş gösterecek. Ercan’a gelenleri kontrol edebilecek miyiz? Ciddi kuşkularım var. Dostlar alış verişte görsün kabilinden birileri girişte yolcuların sıcaklığını ölçecek ve bu sayede korona virüsü salgınını önleyeceğini sanıyorsak yandı gülüm keten helva.

Gelen tüm yolcuları iki hafta süreyle karantina altında tutabilecek miyiz? Sanmıyorum. Gelecek olan forslu kişileri bir gün bile tutamayacağız. Forssuz olanları da iki hafta bir yerlerde tutacak kadar paramız olduğunu sanmıyorum.

Şu sıralarda tek isteğim, övünmeyi çok seven başbakanımızın korona konusunda övünmesini sürdürmesidir. Bu konuda Trump’ın rahle-yi tedrisinden geçmişe benziyor. Can-ı gönülden korona konusunda tökezlememesini diliyorum.

Bir atasözümüz var: “Herkes sakız çiğner ama çingene kızı tadını çıkarır”. Bizde de herkes övünür ama başbakanımız tadını çıkarır.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar