YAZMAK ZORUNDA KALDIKLARIM: (CUMHURBAŞKANI SEÇİMİNE DAİR!) - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Çarşamba, Nisan 24, 2024
Köşe Yazarları

YAZMAK ZORUNDA KALDIKLARIM: (CUMHURBAŞKANI SEÇİMİNE DAİR!)

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Aslında adayların ne söylediklerinin neyi vaat ettiklerinin çok da önemi yoktur. Tümü de bu memleketin politikacıları, yurttaşlarıdırlar. Ve çoğu, bir siyasi partinin partilisidirler ama değil mi ki anayasal hükümle eğer Cumhurbaşkanı seçilirlerse “bağımsız” kalacaklarına dair yemin edecekler, bu nedenle olmalı tümü de seçimlere bağımsız olarak katılmaktadırlar.  Tutun ki “gelecekleri” geçmişlerinden menkuldür.. Halk indinde icraatları, hayatları ne kadar zengin yada fukara oldukları, başarı ve başarısızlıkları yıllar itibarıyla oluşmuş kanaatlerde çoktan belirli hükümler haline gelmişlerdir!

Hatta bir adım öne çıkarak diyebiliriz ki “hangi adayın partisi daha güçlü ve toplum katlarında yaygınsa o aday kazanacak..”


Böyle bir yargıya varıldı mıydı artık adayların nitelik ve nicelikleri değil, partilerinin etkinliğiyle büyüklükleri öne çıkar da sorulası sorudur:

PEKİ Sn. Akıncı geçen dönem “partisinin” gücüyle mi Cumhurbaşkanı seçildiydi? Keza bugün de kamu oyu yoklamalarında eğer ikinci tura kalacak adaylardan biri olarak çıkıyorsa bu partisinin gücünden mi kaynaklanmakta..

Kısaca diyalektiğe göre (hem de kimselerin Kıbrıs siyasi sorununu çözmelerini  beklemediği gerçeklerde) eğer adaylar öne çıkıyorlarsa, partilerinin gücünden de yararlansalar asıl neden kendi “kişiliklerinin” seçmenler üzerinde yarattığı sinerjidir..

NİTEKİM geçen dönem Sn. Akıncı Cumhurbaşkanı seçimini geçmişinden gelen politik kimliğiyle değil, (ki başarıları kadar başarısızlıkları da vardı) “yeni bir yüz, yeni bir umut” olarak kabul gördüğünden seçildiydi.. Hatta şöyle söylemek bile mümkündür: “Kıbrıs siyasi sorununu çözüme götürecek en müsait lider imajını yarattığı için..”

(Doğrusu seçmeni de yanıltmadı.. Crans Montana’ya kadar taşıdığı müzakereleri “çözümle” noktalayacak aşamaya kadar getirme başarısı gösterdi ki eğer Anastasiadis ile Yunanistan gıcıklık yapmamış olsaydı bugün Kıbrıs çözümsel özelliğiyle çok farklı siyasi ve ekonomik bir konumda olurdu…) ***

DOĞRUSU bütün adayları çok seviyorum.. Keşke imkân olsa da hepsine oy verebilseydim!

Fakat aralarından sadece bir aday Cumhurbaşkanı seçilecek.. Mesela Tatar mı? Neden olmasın. Daha şimdiden diyor ki “Mavi Vatanla güçlü, güvende ve refah içinde bir gelecek vaat ediyorum…”

Yada Özersay mı? Geçen gün Havadis gazetesinin konuğu oluduydu. “Ben diyordu uzun yol koşucusuyum.. (Tabi “bu dönem olmadı öteki döneme inşallah” demedi ama) 2. Tura kalacağının sözünü verdi.. Neden olmasın?

YILLARIN duayen politikacısı Serdar Denktaş… (Bir düşündüm de bugünlere ne badireler atlatarak geldi.. DP’nin kuruluşunu hatırlarım, o “dokuzlar hareketini.” Ama ne kadroydu o kadro! Salih Coşar, Hakkı Atun, Taşkent Atasayan, Serdar Denktaş, Aytaç Beşeşler… (İstifalarının hemen ardından bir akşam beni Mağusa’da yemeğe davet ettiler ve sordulardı: “Başarımız ne olur?” “Bugüne kadar UBP’den istifa edenler hiç hayır etmediler” dedimdi. Ve ekledimdi. “Rauf Denktaş sizi desteklerse yürürsünüz…” Öyle de olduydu..)

Ha ne diyecektim. Neden 2. Tura Serdar Denktaş kalmasın?

ÖTE yandan Erhan Arıklı beğendiğim politikacıdır. 2. tura kalsa “iyi oldu” derim..

Erhürman için 2. Tura kalmalıdır” diyorum.

Ve öteki adaylarımız. Hepsi de muteber insanlarımız. Aralarında Kırdağ gibi politikayı çok seven renkli yurttaşlarımızdan biri de var.. Gıyaben tanıdığımız bir arkadaşımız.. “Halk” dediğimiz..

***

VE tüm bu düşünceler praktisinden sonra sadede geleyim:

Şu yukarıda saydığım adaylarımız, dahası politikacılar, memleketini seven yurttaşlardır dedik.. Bu insanların bir araya gelip “bir mutabakat hükümetiyle” çeşitli kesimlerden oluşan “Kurucu Meclis”i oluşturduklarını düşünün..Düşünebilir miyiz? Hatta Başkanlık sistemine geçişi sağlayacak yetki ve sorumlulukta..

Neden olmasın? Biz her yıl seçim yapmak zorunda olan bir toplum değiliz! Çözümü sağlamak mücadelesinde bir seferberlik toplumuyuz. Böyle bir toplumun bini aşkın Sivil Toplum Örgütüne, on üç siyasi partiye ihtiyacı yoktur.

İhtiyacı olan “özgürlük ve egemenlik savaşını sürdüreceği “birlik ve beraberliktir.”

Seçimler dolayısıyla her yıl birbirleriyle çatışan, dövüşen, çekişen, rekabet nedeniyle kalpler kırıp husumetler yaratan “demokrasiye” de ihtiyacımız yoktur!

İhtiyacımız olan mesela şu on bir adayın yanlarına arkadaşlarını da alarak oluşturacakları seferberlik toplumuna özgü “kadro” ve “kadro hareketleridir..”

Ki bir “Cumhurbaşkanı” çözüm masasında çözümü sağlamak için uğraşır kan tere batarken, ayni toplum içindeki muhalifleri “inşallah başaramaz” diye dualarda bulunmasın!  Tüm toplum “barış, egemenlik, ve çözüm için” dua etsin!

Birileri Federasyon derken diğeri Türkiye’ye bağlanmaktan söz etmesin! Türkiye’ye bağlanılacaksa buna önce toplum olarak işte o kadro hareketleriyle karar verilsin.. Ki cebimizde hâlâ kendimizi “Kıbrıslı” diye kandırarak Rum pasaportu Rum kimliği taşıyoruz! Bin defa Cumhurbaşkanlığı seçimi yapsanız ne yazar! Eğer adadaki Türk halkının kaderini değiştiremiyorsanız!

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar