Ve işte 100 gün - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
Köşe Yazarları

Ve işte 100 gün

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

“Bayrakları bayrak yapanın üstündeki kan olduğunu” daha ilkokula giderken öğrendiydik!

Fakat yıllar yıllar sonra ve hâlâ “devletleri neyin Devlet yaptığını” öğrenemedik! Yada ben öğrenemedim!


(Tabi ki “Devletten kastım şimdilerde telaffuzundan bile utanılan “vatandır” yada “Yurttur!” Çünkü Birleşik Kıbrıs’ı oluşturduktan sonra “Federal” olacağız ki kimliğimizde de “Kıbrıslılık” yazacak!

Bunları hatırlamamın nedeni, “UBP-HP koalisyon hükümeti 100. gününü idrak ederken bugüne kadar neler yaptıklarıyla eğer Allah nasip kısmet eyler de hükümet bozulmazsa, 2023 yılına kadar neleri gerçekleştireceğini   açıklamasıydı..

(Anti Parantez yazayım. Bu toplantının neden “Merit Otelde” gerçekleştirildiğini anlamadım. Başbakanlığın salonu mu yok?)

GEÇİYORUM:  Sn. Başbakan Ersin Tatar her zamanki gibi yine bizi şaşırtarak “az zamanda çok sayıda çok önemli işler yaptık” dedi!

Ne var ki şeytan ayrıntıda gizlidir. Hatırladığım en son büyük icraat Tel-Sen’in Maliye Bakanlığının elektriğini kesmesiydi!

Ayni Sendika’nın kendini “Devletin” yerine koyup  gelecekte KKTC’nin elektriksiz kalmaması için  mutlaka jeneratör alımlarının gerçekleşmesi için   (adeta) verdiği savaştı!..

ÖTE yandan Sn. Başbakan icraatların bir süre rölantiye yatırılmasının nedenini (zaten artık açık seçik bildiğimizce) “Ankara’nın Hükümetin Mali Ve Ekonomik protokolü imzalamakta geç  kalmasına bağlıyor ve  imzadan sonra ilk dilim parasal katkının musluğunun açıldığına dikkat çekiyordu!

Dolayısıyla bir kez daha anlıyorduk ki Sn.  Başbakan’ın, “kısa sürede çok ve büyük işler yapıldığı, bundan sonra da yapılacağı müjdesi; işte TC’den akacak o paralara bağlıdır!

(Demek ki  ki neymiş? Türkiye’den para akışı devam ettiği sürece icraatlar da devam edecek, kesintiye uğranıldığında da “stop” edecek! Aynen arabanın otomatik vitesi gibi!)

TABİ şunu da öğrendik: “UBP ile HP’den oluşan Koalisyon Hükümetinin kurulduğu günden beridir gayesi “istikrarlı ekonomik kalkınmadır..”

Artı “Gayrisafi milli hasılanın artırılması ve kişi başına düşen milli gelirin de yükselmesidir.”

Eğer bildiğimizce GSMH’la örneğin KKTC’deki yurttaşların bir yıl içinde ürettikleri toplam mal ve hizmetlerin mesela TL karşısındaki değerinin toplamıysa..

Ve bugüne kadar gelip giden Hükümetlere karşın bu hedef hiç tutmadıysa..

İyi niyetli bir müjde de olsa eğer bu memlekette “yeniden toprağa dönüş ve üretim seferberliği” başlatılmazsa..

Yanı sıra “devletin Kurumları” reorganize edilip bu seferberliği yüklenecek düzey ve ciddiyete getirilmezse..

Tatar hükümetinin bu konuda hiç şansı yoktur biline!..

VE Hükümet en büyük sorunlarımızdan biri olan altyapı yatırımlarına  önem verecek diyor!

Dolayısıyla hatırımıza şu “İmar Planıyla Emirnameleri getiriyor.” Ki yıllar önce olması gerekendi fakat ciddiyetle soruna neşteri vuran Tatar Hükümeti oldu. Oldu da “çalışmalar nasıl gidiyor?”

Çünkü bizde “karar almak kolaydır!” Hatta bugüne kadar alınan “kararlar” sanki olmuş bitmiş gibi icraatlar olarak da yutturulmaktadır!..

KISACA “100 günlük Hükümet icraat ve itiraflarının” haber “kupürünü” öteki gazete kupürlerinin yanına koydum.

Bundan sonra canımın sıkıntılarını izale etmek gereğini duyduğumda bu kupüre bakarak Hükümetimizin hatırını soracağım da hemen ekleyim:

Başbakan Tatar “hizmet için geldik hizmet edeceğiz” söyleminin altını özellikle çiziyor. Ben bu “heyecana ve efkâra” şapka çıkarırım. Ancak unutmam:

Her hükümet başarılı olmak için iktidara gelir ama bugüne kadar “olanını” görmedik!    Ancak şu bir gerçek: Evet her hükümet devlete bir fellik koydu da gitti! Öyle olmasaydı KKTC arızalı da olsa bu “büyümeyi”başaramazdı…

Buraya kadar gelmişken asıl “45 yıldır süregelen “kozlar” savaşını anlatalım:

******

 “KOZ”LAR SAVAŞI!                

“RUM’un 45 yıllık oyununu” hatırlatıp,    Sn. Akıncı’nın “siyasi eşitlikten” ödün vermeyen dik duruşunu da yanına koyarak vurgulamam gerekirse:

Bu oyunu 45 yıl sonra bozan  Tatar Hükümeti dolayısıyla Dışişleri Bakanı Kudret Özersay oldu..

Önce hatırlatayım ama: Karşımızda öyle bir Rum devleti” vardır ki bir süre önce Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki Faaliyetleri dolayısıyla hem Amerika’dan hem de AB’den Türkiye’ye yönelik “uyarılar” çıkarttı!

Bu büyüklüğünden değil. Amerikalı Avrupalı dünyasal petrol Şirketlerini kendi sondajlarında kullanmasından, dolayısıyla Hidrokarbona ortak yapmasından kaynaklanan bir politik manevradır! Ama başarılı!

Nitekim bu Hidrokarbon oyunu da gösteriyor ki karşımızda yarım milyon nüfuslu bir cüce Rum devleti değil; AB ülkeleri de  vardır Amerika da!

Yani biz Kuzey’deki Kıbrıs Türkleri bir kez daha Rum tarafından auta itildik!

Zaten Rum tarafı 45 yıldır bu benzeri politikalarla bizi bir masadan ötekine kedinin yavrularını taşıması gibi taşımakta fakat çözümün   “ç”sini bile geçememektedir!

TATAR  hükümeti Tam bu gelişmeler içinde (çok hoşuma gitmese de) Maraş açılımıyla,  Rum’un taktiksel manevralarını bozmakla kalmadı, telaşlandırdı da.

Ben Maraş’a bu yönü ile bakıyorum. Ve ekliyorum. Zaten çözümün bir “kozuydu!”

İşte şimdi size “iskâna açarız ha” diyebileceğimiz ve zaten dediğimiz  1974’de Ecevit’in mirası olarak kalmış bir “koz!”

Neden biz de “kozlarımızla” oynamayalım: Hem de Rum’un AB ve BM’ler gibi üyelikleri ve tüm adanın tanınmış devlet olması gibi kozları varken! Ki bizimki yanında çocuk oyuncağı kalır..

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar