Siyasetin sorunlara çözüm üretememe sebebini tanınmamış bir ülke olmanın getirdiği sonuç olarak değil, toplumsal bir hal alan yönetim zafiyetinde aramak lazım.
‘’Yönetim’’ kelimesi içinde birçok alt kategoriyi barındıran geniş bir kavramdır.
Yönetim kelimesinin (İngilizce ‘’management’’) Latincedeki kökü ‘’Manajerio’’, vahşi at talim eden kişilere verilen isimdir.
Son iki haftadır Bakanlıklar önünde tabiri caizse ‘’vahşi atlar’’ fink atmaktadır.
Bu ‘’vahşi atların’’ bırakın üstüne binmeyi yanına yaklaşacak ne bakanlar kurulu ne de bürokratlar vardır. Kamuoyuna yansıyan ve eleştiri konusu olan bunun yarattığı hayal kırıklığıdır.
İçinden geçtiğimiz süreci devlet yönetiminde ve bürokraside ‘’vahşi atları’’ talim edecek kişiler var mı yok mu diye irdelemek lazım.
Yönetim zafiyeti ile işaret ettiğimiz, değişim iddiası ile seçime giren parti liderlerinin yetkin ekipler kurmaktaki zafiyetidir.
Konunun kökünde sorunları çözmek için gerekli olan paradan önce bu yatmaktadır.
Yetkin ekip kuramama zafiyeti milletvekili ve bakan tercihleri ile sınırlı değil devlet içinde kilit noktadaki bürokratları ve irili ufaklı KİT’lerdeki yönetim kurulu üyelerini de içine almaktadır.
Özersay ve Erhürman gibi siyaset için gerekli olan birçok artısı olan genç siyasetçiler de esas itibariyle ekip kurmayı başaramadıkları için ne yazık ki günden güne tükenmektedirler.
İsimlerin ötesinde esas tehlike sistemin bir siyasetçi öğütücüsü haline gelmiş olmasıdır.
Öğütülen, yıpranan da yalnızca siyasetçiler ve siyasi kurumlar değil bu toplumun umutlarıdır.
En büyük tehlike de budur, çünkü Rum toplumunun çözüm sürecini ucu açık bir şekilde uzatmaktaki yegâne stratejisi budur.
Bizim günlük yaşadıklarımızı bizim kadar Rum siyasetçiler de izlemektedir. Yaşadıklarımızın oluşturduğu toplumsal ve ekonomik baskılarıyla masaya oturacağımızın hesabını yapmakta ve bundan gittiği yere kadar medet ummaktadırlar.
Yönetimdeki zafiyetimiz ile bir yerde onlara da direttikleri kabul edilemez taleplerinin kabul edilmesi adına umut vermekteyiz.
Devlet yönetimindeki kendi zafiyetimiz çözümsüzlüğe böyle de enteresan bir katkı yapıyor.
***
Daha iyimser ve yapıcı bir pencereden bakıp tahlil yapacak olursak karşı karşıya kaldığımız durum zor bir imtihan sorusuna benzemektedir.
Yavaş okunup hızlı cevaplanmalıdır.
Bunun için de bunu hazırlayacak sayıca geniş ve yetkin bir ekip gereklidir. Tek tek ele alınarak içinden çıkılacak bir durum değildir.
Bugün hayvancılar yarın ek mesai konusu diye gidilirse olmaz.
Zaman baskısı altında olunsa bile zor sorular yavaş okunup hızlı cevaplanırsa bir ihtimal başarılı olunur.
Toplumda sabredecek hal ve takat kalmamıştır ama soruyu çözmekteki yaklaşımdaki ısrarımız bu realiteyi maalesef değiştirmiyor.
***
Toplumdaki değişim ihtiyacına kimin başarılı bir şekilde karşılık vereceğine liderliğin hayal etme ve ekip oluşturmadaki yaratıcılık ve kalite boyutuna bakarak karar vermek lazım.
Yaşanan bu ciddi krize hükümetin cevap vermekteki aczinden seçmen olarak çıkarılması gereken ders bu olmalıdır.
Bu bugünün konusu değildir. Seçim öncesi sürecin konusudur.
Bugün seçmen olarak ektiğimizi biçmekteyiz.
Yaşananlar bize yalnızca lidere bakarak tercih yapmanın bir şey ifade etmediğini umarım göstermiştir.
Liderin söylem ve karizmasının arkasına saklanıp hızlıca iktidara gelinse de geldikten sonra liderdeki iktidar olmaktaki bireysel hızın yetkin ekip kuramadığı için hükümette işe yaramadığı bir kez daha görülmüştür.
Partisini söylem ve karizması ile hızlıca iktidara getirip hükümeti iki adım ileriye götüremeyen lider değil, kurduğu ekibiyle sorunların çözümü adına birlikte uzağa gidebilen lider lazım. Siyasi başarının öznesi bireysel hız değil sorunların çözümü adına birlikte gidilebilecek mesafenin uzaklığıdır. Siyasetçi de seçmen de bunu böyle okuduğunda ancak sorunlarımıza çözüm bulmaya başlarız.
Bu derece büyük sorunları çözmeyi denemek ekip işidir.
Ekibi de lider kurar.
Bunu seçim öncesinde yapmayana iktidarda yer alma şansı vermeyelim artık.
Hani Anadolu da bir laf var.
‘’Askerliğini yapmayana kız yok’’ diye.
O misal. (Hoş artık her 4-5 yılda bir bedelli askerlik paketi çıkıyor) .
Yetkin ekip kurma konusunu seçmen ve siyasi kurumlar olarak tercihlerimizin odağına alalım.
Bunu unutmayalım.
Aksi takdirde seçim öncesindeki söylemler ile örtüşecek yetkinlikte güçlü ekip kurulamıyorsa sonrasında siyaset ile ilgili daha önce söylenmemiş ve yazılmamış pek bir şey kalmıyor.
Gazeteci ve bizim gibi part-time yazı insanları ayni şeyleri yazar duruma geldik.
Yazmaya başlayınca ben bunu bir iki sene önce yazmıştım diye yarı yoldan dönüp dönmeme ikilemi yaşıyoruz.
O zaman da yeni bir görüş ve bakış açısı ile ilgili yazı yazmanın heyecanı kalmıyor.
Acaba diyorum sayfadaki bu köşenin klişesini ‘’Gör Denilen’’ değil de ‘’Gör Dediydim’’ diye değiştirsem mi?
Kendinize görüyorum ki acımıyorsunuz hele bari biz yazı insanlarına acıyın.
