Üzerinde anlaşmaya varılmayan konular - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Çarşamba, Nisan 24, 2024
Köşe Yazarları

Üzerinde anlaşmaya varılmayan konular

Bekir AzgınBekir Azgın

Birlişmiş Milletler Genel Sekreteri, Crans Montana görüşmelerinin çöküşünden sonra, bir sonraki görüşmelerin yeniden başlatılması konusunda kullandığı ifadeler açık ve kesindi. İki toplum liderinden görüşmelerin gerek içeriği gerekse yürüteleck olan prosedür konusunda stratejik anlaşmaya varmalarını; sonra da ortaklaşa kendi himayesinde görüşmelerin başlatılması için baçvuruda bulunmalarını istedi. Görüşmelerin çözüm amacı da iki bölgeli, iki toplumlu federasyon olmalıdır.

Özetlemek gerekirse, Genel Sekreter, iki liderden şu konularda görüş birliğine varmalarını talep etti:


  • Arzu edilir çözümün iki bölgeli, iki toplumlu federasyon olduğu görüşüne bağlı kalmalarını;
  • Daha önceki görüşmelerde varılan mutabakatların tümünü benimsemelerini;
  • Kendisinin sunduğu altı maddelik çerçeve anlaşmasını onaylamalarını;
  • Görüşmelerin eşzamanlı sürdürülmesini benimsemelerini. Bir yanda iç işleri ile ilgili anlaşmaya varılmayan konular tartışılırken öte tarafta da garantör ülkelerin ve Kıbrıs sorunuyla doğrudan veya dolaylı olarak ilgilenen ileri gelen kişilerin eşliğinde ülkenin uluslar arası konuları tartışılmalı.

Anlayacağınız, Genel Sekreter, liderlerden temel konularda bir anlaşmaya varmalarını ve kendi himayesinde yapılacak olan uluslar arası bir toplantıda liderlerin vardıkları anlaşmayı kendi huzurunda onaylamalarını arzu etmektedir.

Genel Sekreter Jane Holl Lute’u özel bir görevle Kıbrıs’a gönderiyor. İki liderin, daha önce sözü edilen konularda, anlaşıp anlaşmadıklarını yoklayacak ve onun huzurunda, bir masa etrafında, yeni bir uluslar arası toplantıya hazır olup olmadıklarını saptamaya çalışacaktır.

Lâf aramızda, Genel Sekreter, Bn. Lute’u görevlendirmeden önce, iki lidere ve konuyla doğrudan ilgili taraflara, yer alacak olan görüşmelerin başarıyla sonlandırılmasını kolaylaştırmak amacıyla bir stratejik anlaşmaya varmaları amacıyla taraflara epey zaman tanımıştır.

Bir önceki ziyaretinde Bn. Lute başarılı olamamıştı çünkü taraflar arasında Genel Sekreter’in istediği temel konularda görüş birliği sağlanamamıştı. Özellikle de bizim taraf, toplumların siyasal eşitliğini kabul etmemekte ısrarlıydı. Türk tarafı da işgal kuvvetlerinin adadan ayrılması ve var olan şekliyle garantilerin kaldırılması ile tek taraflı müdahale hakkı konularında kendilerini bağlamak istemiyordu. Sekreterin özel görevlisi bir şey elde edemeden adadan ayrıldı. Aynı görevle tekrar geliyor. Görüş birliği olup olmadığını saptayacak.

Çok korkarım ki bu defa da ne görüş birliğine varılmış konular var ne de görüşmlerin yeniden başlayacağına dair olumlu bir beklenti var. Ve bu muhtemel yeni başarısızlık, daha sonra, bizi düzeltilmesi imkânsız zor durumlarla ve öngörülemez sonuçlarla karşı karşıya bırakacak.

Yeni başarısızlığa yol açacak nedenler şunlardır:

Cumhurbaşkanı Anastasiyadis, sadece Kıbrıslı Türklerin etkili bir şekilde iktidar organlarında ortak olmalarını reddetmekle kalmıyor; onları oluşacak federal devlet ortaklığından tümden uzaklaştırmak için ortak amaç olan iki bölgeli, iki toplumlu federasyon fikrini de bir kenara itti. Onun yerine süreci değiştirerek ortaya gevşek federasyon, hatta konfederasyon veya iki devlet konusunda birtakım “görüşler” ortaya attı.

Bu türden tutarsızlıklarında Türkiye’den olumlu destek buluyor. Ankara ile doğrudan görüşmeler yaparak Akıncı’yı köşeye sıkıştırmış oluyor. Hakkını vermek gerekir, Akıncı toplumların politik eşitliğine dayanan iki bölgeli, iki toplumlu federasyon çözüm şeklinde ısrar ediyor.

Öte yandan, cumhurbaşkanı Anastasiyadis, 2004 yılındaki kendisini inkâr ederek iki bölgeli, iki toplumlu federasyon çözüm şeklini savunanlardan kopmuş ve retçilerle işbirliği içine girişmiştir. Ve bu durumun, Genel Sekreter ile temsilcilerinin gözlerinden kaçtığını hiç sanmıyorum.

Buna ek olarak cumhurbaşkanı, rahatsız edici bir tavırla Amerika ve İsrail ile olan “kucaklaşma”larını  “müttefikliğe” dönüştürmeye çalışıyor. Bu sayede Kıbrıs’ın münhasır ekonomik bölgesindeki deniz altında bulunan zenginliği kurtaracağını ümit ediyor.

Ancak cumhurbaşkanının anlaması gerekir ki tek doğru çözüm şekli olan toplumların politik eşitliğine dayanan iki bölgeli, iki toplumlu federasyonu yalpalamalar sonucu bir kenara itmek ve onun yerine iki devlet veya konfederasyon çözüm şeklini savunmak, hatta Trump ve her gün Filistinlilere karşı suç işleyen İsrail ile sıkı sıkıya kucaklaşmak, uzun vadede vatanımıza zarardan başka bir şey getirmez.

Bu nedenle cumhurbaşkanımızın Bn. Lute’a ne diyeceğini çok merak ediyorum. Bir de, izlemekte olduğu ve Başpiskopos ile kalabalık retçi cephesinin teşvikleriyle oluşturduğu ve “yeni politika” diye önümüze koyduğu taksim politikasını, Kıbrıs halkına nasıl izah edeceğini merak ediyorum.

xxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Not: Lute, Lût olarak telâffuz edilir.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar