UZATMALARI OYNAYAN KIBRIS SORUNU - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Salı, Nisan 16, 2024
Köşe Yazarları

UZATMALARI OYNAYAN KIBRIS SORUNU

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Hatırlardadır: İstanbul’da bundan bir süre önce, Orta Asya’daki Türk kökenli ve Türkçe konuşan altı ülkenin katılımıyla “Türk Konseyi Zirvesi” gerçekleştirildiydi.
Ayni zamanda ev sahibi de olan Erdoğan yaptığı konuşmada, “bir sonraki toplantıda Kuzey Kıbrıs Türk Yönetimini de bu Konsey’de görmeyi umut ettiğini” söylemişti.
Yani resmen Azerbaycan, Türkistan, Türkmenistan gibi ülkelerden “KKTC’yi tanımalarını istemişti..
Belki bir ilk değildi ama “Türkçe konuşan altı ülkenin katıldığı bir konseyde bu teklifin temenniyi aşarak “rica” olarak seslendirilmesini” ben çok önemsemiştim. ÇÜNKÜ: Artık bazı ülkelerin bizi “siyasi yönden tanımalarını” gerçekleştirmemiz gerekir ki uluslar arası ilişkilerle ittifaklarda “devlet oluş” rüştümüzün ispatında yerli yerimizi bulalım..
Ancak hemen ardından bu konuda yaptığım yorumda, “tüm umutlara karşın acaba Amerika, Rusya, ötesinde Avrupa ülkeleri böylesi bir tanınmayı kabul ederler mi” kuşkularımı da belirtmiş acaba tanırlar mı diye sormuştum.. ***
BOŞUNA DA DEMEMİŞİM: Nitekim aradan kısa bir süre de geçmiş olsa Erdoğan’nın bu açık seçik çağrısına karşın söz konusu ülkelerde fiskelik kıpırdanma görülmedi..
En azından “KKTC’nin anayasal ve uluslar arası siyasi konjonktür içinde bir devlet olduğu vurgusu da yapılmadı!” Ki bizi bu ülkeler tanımazsa ötesi hangi ülke yada ülkeler tanıyacak? Amerika mı yoksa İngiltere mi?
***
OYSA İLLE DE SİYASİ TANINMA! Nitekim son zamanlarda Erdoğan (büyük olasılıkla Sn. Tatar’ın Türkiye’yi mesken tutup sürekli açıklamalarda bulunmasının da etkisinde sık sık “adada iki egemen devletin olduğunu hatırlatmakta, çözümün de iki egemen devlet arasında gerçekleşebileceğini hatırlatarak KKTC’nin siyasi yönden tanınması gerektiğini” seslendirmektedir..
Tabi söylemeye hiç gerek yoktur “Turki Cumhuriyetleri” dedikleri Türkçe konuşan Türk kökenli ülkelerden bu konuda “tıs” bile işitilmemektedir! ***
OYSA DURUM VAZİYETLERİMİZ İYİ DEĞİL. Her ne kadar Türkiye’nin “parasal” yanı sıra ötesi “ekonomik” ve meselâ şimdilerde çok önemli olan “Pandemiyle” de ilgili yardımları devam ediyor, bu nedenle büyük oranda sıkıntı çekmiyorsak da “ana sorun” yani “siyasi yönden tanınmamışlık” sorunu önemince ve zaman zaman beterince alevlenerek devam ediyor!
*** ÇÜNKÜ: Rum tarafı ve Yunanistan siyasi yönden Kuzey Kıbrıs’taki Türkiye varlığını, başından beridir dünyaya açık politikalarında olası bir savaşın nedeni olarak lanse ederken Kuzey’in de işgal altında tutulduğunu söyleyip yaymaktadır! VE Başından beridir hem “mağdur” hem de “mazlum” rolü oynayarak Türkiye’yi Kıbrıs’tan Doğu Akdeniz’e, oradan Libya’ya, beride Azerbaycan’a kadar olan büyük coğrafyada töhmet altında bırakmak için “Osmanlı yayılmacılığı” gibilerinden suçlamalarla hatırlatmalar yapmaktadır..
ÇOK kısaca “Türkiye’ye karşı “haçlı seferleri” ruhunu yeniden hortlatmak için elinden gelen her türlü siyasi sahtekârlıkla alavere dalavereyi dama taşları gibi siyaset dünyasına sürerken, tüm iddialarının odağına da “Kıbrıs’ın Türkiye tarafından işgal altında tutulduğu” söylemini koymaktadır!
VE BİLİNİYOR: Türkiye Yunanistan ile bölgedeki siyasi sorunların” çözümü için ikili görüşmeleri gerçekleştiren “komiteler” oluşumlarını devreye sokar ve bunların çalışmalarını ciddiyetle sürdürmeleri için barışçı ortamlar hazırlarken; Yunanistan da Doğu Akdeniz’deki sahiplik iddiasında savaş tamtamları çalmaktadır… Yunanistan ise Mısır, İsrail, Fransa, son zamanlarda hatta İran ile birlikte yeni siyasi ve askeri bağlar oluştururken Amerika’ya da Türkiye’ye bir karışlık mesafede, Dedeağaç limanında askeri üs peşkeş çekmektedir.. *** YANİ BARIŞ YOK! Bu gelişmeler yaşanırken de Kkmse olacak diye de beklemesin!
Bilmemiz gerekir ki Rum-Yunan ikilisi için Doğu Akdeniz’deki adalar egemenliğinin ve bizatihi deniz sahipliğinin en büyük ve son halkası Kıbrıs’tır..
Buna karşın Kıbrıs’ta karşısında aşması mümkün olmayan asıl büyük “engel” Kuzey’in Türkiye’nin askeri güvencesinde olmasıdır.. Şu anda tek hedefi bu güvenceyi kaldırıp adayı Türkiye dışına itmektir.
BUNU başardığında adada gerçekleştireceği “Türk-Rum federasyonuyla” asıl büyük hedefe ulaşması yollarını açacak ve olduğunca Kıbrıs’ın egemeni olacaktır..
Hesaplar tabi ki tutmaz ama ya tutarsa!
Bu nedenle Kuzey Türk devletinin en azından şimdilerde Türkiye dışındaki Türkçe konuşan devletler tarafından tanınması çok önemlidir.. Rum-Yunan planlarını ancak böylesi “tanınmalar” bozacaktır…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar