Tatar ve güven müessesesi üzerine devam - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Salı, Nisan 23, 2024
Köşe Yazarları

Tatar ve güven müessesesi üzerine devam

Cenk UzunoğluCenk Uzunoğlu

‘’Güven müessesesini’’ iki parçaya bölerek tanımlamak mümkündür.

 


Birincisi, konu hakkında fark yaratacak olan bilgi ile ikna etme ve yönlendirme kabiliyetinin destek olan ve olmayanda oluşturduğu duygu.

 

İkincisi de verilen sözü yerine getirme iradesi ve siyasi gücü.

 

Bu ikisine sahip olmak iktidarda veya muhalefette olsun ya da meclis dışında kalsa da bir siyasetçinin öz sermayesidir.

 

Bu iki kritere bakıp Türkiye Cumhuriyeti devletine ısrarla sorulduğu için Tatar’a ‘’sen Başbakan olarak göreve devam et’’ cümlesi aday olduğu makamda güven tanımının birinci kısmı ile ilgili geri bildirim değil mi?

 

Farklı ve daha yumuşak bir ifadeyle söylenenin düz Türkçesi ‘’sen Maliye bakanlığı dönemindeki performansından dolayı Başbakan olarak güven veriyorsun’’ değil mi?

 

Yanlış anlaşılmasın. Bir önceki yazımızda ifade ettik, Tatar ve T.C. devlet yetkilileri arasında ortaya çıkan bu durum al birini vur ötekine bir resim ortaya çıkarmıştır.

 

Ama ilişkinin içine bu yaşanmışlık eklendikten sonra haliyle, olur da seçilirse, T.C. devletine karsı ezik bir şekilde göreve başlamayacak mı Tatar?

 

Bu onun milliyetçiliği ile ilgili bir konu değildir.

 

Siyasetin pratiğinde karşılığı olacak bir konudur.

 

Olurda seçilirse, karşımıza siyasetin akışında çıkacak olanlar karşısında, gölge gibi takip edecek olan bir yaşanmışlıktır.

 

Bunu da kendisi ısrarla adaylığını konuşmak için Türkiye Cumhuriyeti devletinin en üst yetkilileri ile yüz yüze toplantı talebinde bulunduğu için üzerinde duruyorum.

 

Kendi partisinin onayı yeterli gelmediği, başka bir onaya daha önem verdiği için bunun üzerinde duruyorum.

 

Aksi takdirde Ekim ayından itibaren ha bugün ha yarın denilerek karar verilmiş olan adaylık niye Ocak ayının ortasına kadar açıklanamamıştır?

 

Söz verip, yine de akıl sorup, sonra da söylenenin tersini yapacağımı söylemek için geldim derseniz o ilişkinin ileride yaşanacaklar ile nasıl bir hal alacağını varın siz düşünün.

 

Nitekim ekonomik paket niye askıya alınmıştır?

 

***

 

Güvenin tanımındaki ikinci husus da güvenin tanımı yapılırken hepimizin ilk aklına gelen yazılı olmayan ama verilen söz ile ilgilidir.

 

Başka bir örnek üzerinden yürüyelim. Akıncı’nın ‘’son şanstır, başka nesillere kalır’’ sözü bir yerde yalnızca bu topluma değil, bu yolu birlikte yürüdüğümüz T.C devletine de verilen bir söz değil midir?

 

Akıncı ile yaşanan bu duruma ek olarak, yürütmenin başındaki bir başka siyasetçimizin ekonomik paket konuşulurken ‘’aday olmayacağım’’ sözünden de dönmüş olması haksız yere de olsa genelleme yapıp Kıbrıs Türkünü temsil edenlere olan güven ile ilgili, T.C devletinde yorum yapmak için bir malzeme değil midir?

 

Güven ile ilgili tanımın ikinci kısmında yer alan kişisel irade ve siyasi gücü de ileriye bakarak ne anlama gelebileceğini de irdelemek lazım.

 

Tatar seçilse, bir tarafta kızı bakan olmadığı için Eroğlu’nun yönlendirmesi ile her an ayaklanmaya müsait UBP parti örgütü ve bundan rahatsızlık duysa da sessiz kalan meclis grubu, onu müzakere sürecinde Ankara ile Eroğlu arasında ‘’elçi’’ durumuna koymayacağını kim garanti edebilir?

 

Eroğlu’nu o makamdayken olmadığı kadar sorumluluğunu almadan etki eder duruma getirme olasılığı var mıdır yok mudur diye bir düşünün.

 

Akıncı’nın Cumhurbaşkanlığı döneminde olmayan bir unsur, parti ve iktidar ilişkisi boyutu, Ankara ile olan ilişkide gündeme gelmeyecek mi?

 

Aday olmak aslında istemiyorum ama partim ve Eroğlu bastırdı ben ne yapabilirim diye aday olur hala daha bunu büyük bir marifetmiş gibi söylemeye devam edersen bunu düşünmemek elde mi?

 

Akıncı ile Türkiye ilişkisinin şu an oturduğu zemin ile adaylık sürecinde Tatar’ın yakalanmış olduğu ikilemdeki siyasi tercih yaparken sergilediği davranışı arasında seçim yapmak durumunda mı kalacağız?

 

Bu seçim çözüme yönelik ortaya konan görüşlerin ötesinde kimin hangi yükü sırtında taşıyarak o makama taşıyacağını da değerlendireceğimiz bir seçim olmalıdır.

 

Kendi yükünü taşıyacak yetkinlikte, Türkiye’nin yüzünü adada siyasetin içine sokarak eskitmeyecek, yerine göre rahatlıkla Türkiye adına köprü görevi görecek entelektüel sermayeye ve güvene sahip birine yetki vermek lazım.

 

Resmin bütününü ilerisi için biraz da öngörüde bulunarak değerlendirme yapmakta büyük fayda vardır.

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar