Tarafsızlık ve Akıncı’nın yetkisindeki çözüm süreci - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Salı, Nisan 23, 2024
Köşe Yazarları

Tarafsızlık ve Akıncı’nın yetkisindeki çözüm süreci

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Siyasi partilerin bünyelerinden çıkıp “Cumhurbaşkanı” seçilen politikacıların hemen tüm yetki ve sorumluluk alanları ile imzalanıp onaylanması için önlerine gelen yasalar karşısındaki tutumlarında  “tarafsız” olmalarını beklemek mümkün değildir. Zaten gelip giden Cumhurbaşkanlarımız görev sürelerinde bu “gerçeği” hem yansıtmışlar hem de ispat etmişlerdir! Buna karşılık eğer “Anayasa ve Yasalar egemense dolayısıyle Hukukun Üstünlüğü her bir kişi ve liderin üzerindeyse ve  demokratik devlet yapılanması söz konusu oluyorsa Cumhurbaşkanlarının “politikacı” kimliklerinden neşet edecek tarafgirlikleri ile siyasi görüşleri karşısında tedirgin olmaya gerek yoktur…

Bu yargım Sn. Cumhurbaşkanımız Akıncı’nın Mehmetçik Üzüm Festivalinde konuşurken, “en iyi, en mantıklı, en makul çözüme hayır diyecek çevreler vardır” söyleminden kaynaklıdır. Çünkü “en iyi en mantıklı en makul çözümün” nasıl olduğunu anlamak zordur! Tıpkı Zümrüt’ü Anka kuşu gibi bir şey! İsmi var ama cismi yok!


Kaldı ki bulunacak çözümün “mantığını, iyilik ve makuliyetini” sadece Sn. Akıncı saptayacak değildir ki? Anastasiadis için de ayni “olumlu unsurların” geçerli olması gerekir!

Tabi anlıyoruz. Sn. Akıncı her halde (kendi bakış açısı ile) “şöven” çevreleri işaretlemiştir! Ki yadsınamaz gerçektir: Evet bu ülkede çözüm istemeyen insanlar da vardır! Çünkü mevcut de fakto durumun çözüm olduğuna inanmaktadırlar. Bu çözüm şekline yönelik inançlarına müzakereler başlarken ve sonrası süreçte bizzat Sn. Akıncı da “nasıl çözüm” sorusuna cevap verirken aynen katılmıştır. Tekrar etmemiz gerekirse CTP’nin de UBP ile DP’nin de üzerinde görüş birliğine vardıkları ve sloganlaştırdıkları bu çözüm şudur:

“İki bölgeli, iki toplumlu (iki devletli,) siyasi eşitliğe dayalı, Türkiye’nin garantisini içeren bir federasyon!”

Bugün masada altının doldurulmaya çalışıldığı “başlık” Türk tarafı için budur! Ve sanmıyorum ki Kuzey’deki mevcut statü tepetaklak edilerek, yerine “kötü ve mantıksız bir çözüm” ikame edilsin!

Sn. Akıncı’nın halkına güvenmesi gerekir. Halkın da Sn. Akıncı’ya tabi. Bu nedenle diyoruz ki müzakerelerde hangi “başlıkların” görüşülmekte olduğu açıklanıyor ama şekil olarak hangi konularda uzlaşı sağlandığı açıklanmıyor! Bu bilinmezliğe karşın halkı çözüm isteyenlerle çözüm istemeyenler kategorilerine ayırarak yorumlamak, Cumhurbaşkanı makamının “tarafsızlık ilkesine” uygun düşmedi…


KUZEYDEN GÜNEYE EUROLARLA YOL BAĞLADIK!

Geçtiğimiz günlerde yayımlanan bir resmi haberde Ocak-Temmuz 2016 yılında Türkler Güney’de 14 milyon euro harcalarken, Rumlar da kuzey’de ve Türkiye’de 6 milyon euro harcamışlar..

Bundan bir süre önce Kuzey çarşı ve pazarı ile ötesi sosyoekonomik geri kalmışlığın kırılma noktasının 2013’de sınır kapılarının açılması ile başladığını, olası bir çözümde bu kırılmanın beterince devam edeceğini vurguladıydım. Bizim için her zaman aleyhimize gelişen Türk-Rum ticari ilişkileri sürpriz değildir! Çünkü Türkten Türk’e kampanyaları daha 1958’lerden başladıydı!

Bugünkü alışverişlere baktığımızda da farklı bir süreç görmüyoruz. Mesela 6 ayda Türk’ün Rum tarafına akıttığı para 14 milyon doları buluyor. Oysa Rum TC’de dahil 6 milyon euro harcıyor bu harcadığı yurolarının KKTC’ye düşen payı sadece 4 milyon 28 bin euro oluyor!

Tutun ki AB üyesi olan Rum tarafı gümrük Birliğinden dolayı Kuzey’den daha ucuz olacak. Fakat ısrarla ne diyor KTTO’sı? Kuzey Güney’den daha ucuzdur. Dün bu iddiaya Havadis gazetesi de katıldı kendi olanakları ile yaptığı araştırmada KKTC’nin TC’den daha pahalı fakat Güney’den daha ucuz olduğunu bazı meyve ve sebze fiyatlarını karşılaştırarak verdi..

ÖNEMSENMELİDİR: Son zamanlarda çözüm umudu artan Ticaret kesimimiz kendini hem Güney hem de AB ile ilişkilere hazırlıyor. Hatta “Güney ile oluşturulacak” ortaklıklardan bile söz ediliyor. Bu ticari ve ekonomik yapımızla Güney’le nasıl aşık atılacağını bilemem. AB’nin “4 özgürlüğünün de çözüm içine sokulması halinde” bugün sınır kapıları külfetine karşın Güney’e geçip 14 milyon euro akıtan Kuzey Türk insanının; bu kez emrine amade kılınacak “serbest alışveriş” olanağıyla, kat katı milyon euroları Güney’e akıtacağını düşünmek bile istemiyorum, korkuyorum.

ÇÜNKÜ: Siyasi sorunu çözmek mümkün olabilir. Fakat sonrası “ikili ilişkilerle” gelişecek ve Kuzey’le Güney’i rekabete sokacak ekonomik egemenlik yarışını “masa kurarak” da çözemezsiniz, boynumuz altında altında kalır! Niçin kalacağı da Kuzey’den Güney’e akan eurolarla ispatlıdır..


KISACA TAKILDIĞIM: (MEMLEKETİ KIYIYORUZ!)

Üç dört yıl önce “Lefkoşa ile Girne’de çarpık yapılaşmaları önleyecek “Şehir Planma Dairesi” oluşturulduğunda alkış tuttuyduk! Bugüne kadar olagelen yanlışlara yenileri ulanmayacak diye sevindiydik.

O daire çalışamayacak duruma geldi ama! Kendilerinden sorumlu Bakanları ile yetkililer defalarca değişti. Her gelen “mevcut yasalarına” bir tırpan attı! Her gelen seçimlerde desteğini aldığı “mütegallibeye” verdiği sözü yerine getirmek için keyfi kararlar üretti!

Sonuncu katliam mevcut “emirnamenin” değiştirilerek 2. Emirnameyle “Esentepe’den Alsancak’a” kadar değişiklik yapabilmesine fetva vereni oldu! Sırf bir otelin izinsiz çıktığı “katın” yıkımını önlemek için!

“Çıkarlarla paralar” yan yana geldiler mi ne plan kalıyor ne yasa! Deveyi hörgücü ile yiyenlerin iştahını kimseler önleyemez! Çarpık yapılaşmaya devam…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar