TARAFLAR NE DEDİLER? ÇÖZÜM ANNAN PLANI’NDAN NE KADAR FARKLI OLACAK? - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 20, 2024
Köşe Yazarları

TARAFLAR NE DEDİLER? ÇÖZÜM ANNAN PLANI’NDAN NE KADAR FARKLI OLACAK?

“Testi kırıldıktan” sonra yazılıp söylenecekler abesle iştigal olacaktır. Bu nedenle diyoruz, söylenmesi gereken ne varsa müzakereler sürecinde söylenmelidir…
Dolayısıyla söze “Eroğlu”nun açıklamaları ile başlıyoruz. “Zor bir süreç olacaktır” diyor ve ekliyor: “Benim herkesten istediğim olası spekülasyonlara değil, bize kulak vermeleridir…” Ve başlayan görüşmelerde 8. madde üzerinde uzlaşıya varamadıklarını… Görüşmecilerin Atina ve Ankara’ya karşılıklı ziyaretler gerçekleştireceklerini…
Davutoğlu ise müzakerelerin son şans olduğunu söylüyor ve “Sorunu yıllarca görüşemeyiz” diyor…
Yeniden “Görüşmecilik” görevine getirilen Kudret Özersay ise daha bismillah demeden bir buçuk yıl önce neden “temsilcilik” görevinden ayrıldığını anlatıyor ve şöyle diyor: “Bir kere o günlerde müzakereler artık hiçbir yere gitmiyordu ve Rum tarafı seçim atmosferindeki süreçten kopmuştu…” Özersay “Toparlanıyoruz Hareketi” olarak aynı yerde olduklarını ve herkesin yanlışını eleştirmeye devam edeceklerini de özellikle hatırlatıyor.
Özdil Nami her zamanki gibi moral şırınga eden iyimserliği ile kısa sürede çözümün mümkün olduğu müjdesini veriyor…
Talat ise rakibi Eroğlu’nun “neyi isteyip neyi istemediğini” anlayamadığını duyuruyor…
Ve genelde KKTC’nin muhalifi muvafığı yeniden başlayan müzakerelere çözüm umudunu ile yaklaşıyor…
YA BİZ NE DİYORUZ? Dün bazı kuşkularımızı ortaya koyarken “tek egemenlik” olayını anladık ama Türk halkının “tek uluslararası temsiliyetle” bağlanacağı bir yeni anlaşmada “yalnızlığa” ve “Türkiyesizliğe” düşürülmesi halinde “güvencesini kim sağlayacaktır” diye sormuştuk… Bugün ise bir başka kuşkumuzu ortaya koymak istiyoruz.
RUM TARAFINA ANNAN PLANI’NIN ÜZERİNDE ÖDÜNLER Mİ VERİLECEK? Hatırlayın, 1974 referandumunda Rum tarafının Annan Planı’na “hayır” demesinin nedeni “adayı Türk halkı ile paylaşmak zorunda bırakılması ile yeni statüde Kıbrıs’ın tek devleti oluş statüsünü kaybedeceğiydi…”
Nitekim bir buçuk yıl önce müzakereler tıkanırken “Talat’la Hristofyas’ın üzerinde uzlaşmaya vardıkları” konu yine bugün de ısrarla savundukları “tek egemenlik, tek yurttaşlık, tek uluslararası temsiliyetti.” Rum aynı noktada dururken üstelik bu önerisini şimdilerdeki “müzakerelerin” ana başlığı yapma başarısını da göstermiştir…
ŞİMDİ SORMAK GEREKİYOR: Rum tarafı müzakerelere başlarken, 1974’te “hayır” dediği Annan Planı’nın da üzerinde yeni ödünler talep etmeyecek midir? siyasi olanaklar istemeyecek midir? Çünkü akıl var yakın var. Dün kendisine Kuzey’i delme fırsatını veren Annan Planı’na hayır diyen Rum, bugün neden onun da gerisindeki bir siyasi çözümü kabul etsin ki?
Dolayısıyla “evet müzakereler zor” geçecektir diyoruz ve bir başka olaya, neredeyse müzakerelerin başlamasına neden olan Doğu Akdeniz’deki şu doğal gaz olayına geçiyoruz:

**********     
RUM’UN DOĞAL GAZI, MÜZAKERELERİN BAŞLAMASINA MI NEDEN OLDU?

Eğer “nerede petrol, doğal gaz, Amerika oradadır” söyleminin gerçekliğine inanıyorsanız “müzakerelerin” ABD’nin elinin değmesi sonucunda başlama nedenini de yine Rum’un doğal gazına bağlayabilirsiniz… Üstelik bu kez yanına “AB’nin de efkarını” koyarak…
Zaten “olay” çoktan beridir siyasetin bam telinde vuruyordu. Geçen gün Hürriyet Gazetesi’nde, sorunu “kazan kazan” yani “win win” başlığı ile değerlendiren Nilgün Gümüş adlı bir politika yazarı, Kıbrıs’ta başlayacak müzakereleri Doğu Akdeniz’deki Rum’un münhasır bölgesinde çıkan doğal gazın paylaşımı olayına bağlıyor ve şöyle diyordu:
“…Enerji hesapları Doğu Akdeniz’de de çözüm dayatıyor. 2010 yılının Aralık ayında İsrail’in Hayfa kenti açıklarında büyük bir doğal gaz rezervi keşfedildi. Buraya Leviathan adı verildi. Bu keşfin en büyük ortağı ise Amerikan Noble Enerji Şirketi’ydi… Türkiye haklı olarak itiraz etti. ‘Kıbrıs sorunu çözülmeden Rumların tek başına doğal kaynakları pazarlayamayacağını’ savundu. Olmadı askeri tehdit savurdu. 2011 Eylül ayında Güney Kıbrıs’ın tek taraflı ilan ettiği Münhasır Ekonomik Bölge’nin Afrodit adı verilmiş olan 12. Parselinde petrol ve doğal gaz arama çalışmaları başladı… Ve Noble Enerji 2013 yılında beklenenden bir miktar az olsa da doğal gaz ve petrol bulunduğunu doğruladı…”
Yazar sonrası gelişmeleri bildiğimizce tekrarlıyor, Kıbrıs sorunu çözülmeden bu doğal gazın güvenceli şekilde AB’ye taşınmasının mümkün olamayacağını vurguluyor…
KISACA: ABD’li Nuland’ın da devreye girmesi ile adeta metozori müzakerelere başlanırken, tutun ki büyük nedenlerden birisi de “doğal gaz” oluyor… Yani bir kez daha Kıbrıs Türk ve Rum halklarının siyasi iradeleri değil, dıştaki siyasi iradeler etkin rol oynuyorlar!
Oh olsun ama! Küçücük bir adayı paylaşmasını becerip insanca yaşamayı öğrenemeyenlerin kaderlerini tabi ki dıştakiler tayin ederler…                     
**********
KISACA TAKILDIKLARIMIZ

VERİLEMEYEN HESAPLAR DA VARDIR: UBP’nin kurultay kahramanı İrsen Küçük geç de olsa “Veremeyeceğim hesabım yoktur” dedi… Malum Havadis Gazetesi’nde seçim harcamalarının üzerinde harcamaların yapıldığı belgelerle ayazlatılırken, fazladan harcanan milyonların kaynağı sorulmuştu ki bazılarının faturası vardı nereye harcandığı bilinmiyordu, bazılarının faturası yoktu harcama belgeleri vardı…
İrsen Küçük yaptığı açıklamada herkeslerin bildiği “mal varlığından” söz etti. UBP’nin maldar parti olduğunu söyledi… Ve birtakım rakamlar ortaya koydu…
Elbet konuyu didikleyenlerin de söyleyecekleri olacaktır diyoruz ve açıklaması ile kendini yeniden hatırlatan İrsen Küçük’ün, borçtan harçtan kurtarıp maldar yaptım dediği UBP’yi ne hallere düşürdüğünü de bizim hatırladığımızı söyleyeceğiz!
Ki neydi olayın esası? UBP’ye parasal gücü ile egemen olan İrsen Küçük vakta ki partinin aidiyetini de üzerine kazımak istedi, işte o zaman sahneyi viran eyledi!
Ha, ne mi oldu? İrsen Küçük malı mülkü ile yerli yerindedir ama UBP maalesef yerli yerinde değildir. Sayesinde darmaduman oldu!          
**********
EKMEĞE ZAM

“Ekmek” devletin yüreğidir. Ne yormaya gelir ne zorlamaya. Ne var ki bir süre önce başlayan “un fabrikaları” ile “ithal un getirmek isteyen ekmekçiler” çekişmesinde uzlaşı sağlamakta geç kalan hükümet, “devletin yüreğini” hem yordu hem de zamlarla zorladı…
Ekmeğe, süte yapılan zam biline ki devletin dingilini kopardı… Pahaya paha ulayarak milletin canına yandı. Bakalım pahalılıkla iyicene zorlaşan yaşam koşulları nedeniyle sıkışan “yürekleri” kim nasıl salâha çıkaracak…               
**********
TEDBİRLER İŞE YARAMIYOR

Başından beridir Lefkoşa Belediyesi’ni, Elektrik Kurumu’nu dikkatle izliyoruz. Lefkoşa Belediyesi memleket “belediyelerinin” mağduriyet ispatını çakarken, “Elektrik Kurumu” da öteki tüm devlet sektörlerinin, Sosyal Sigortalar’ın açmazlarına somut örnek olmaktadır…
Her iki kurum da “gelirler giderler dengesizliğinden” kaynaklanan sorunlarla didişiyorlar. Ve bugüne kadar ne yapıp ne eyledilerse iki yakalarını bir araya getiremiyorlar…
Nitekim yıllardır bu küçücük coğrafyada köylerde bile belediyeler oluşturuldu. “Çokturlar, azaltılmalıdırlar” dendi ama kimseler yerinden kıpırdanıp “yeni düzenlemeye” gidecek cesareti gösteremedi!
Öte yandan uygulanması gereken Ekonomik Paket, her geçen gün daha çok dayatırken hâlâ kapsamındaki konular doğru dürüst ele alınamadı. Mesela kamu görevlilerinde yeniden yapılanma çalışmaları vardır ama ilgili sendikalarla uzlaşma yoktur…
Ve hatırımıza geliyor: UBP döneminden kalma yüzlerce yasa tasarısı vardır. İrsen Küçük’lü UBP kurultay çekişmelerinde baş kaldırıp “yasalaşmalarını” gerçekleştiremedi. Şimdilerde Meclis çalışıyor ama bu kez de “plan programlar” tıkanmış… Dolayısıyla tüm tedbirler, iyileştirme tasavvurları hep havalarda kalıyorlar… Galiba bu gidişle olancasını da “olası çözümün” sonrasına aktardık diyerek ellerinden kurtulmak yolu denenecek! Hani Osmanlı’nın son döneminde maarif nazırı “şu okullar olmasa maarifi ne güzel idare ederdik” diyordu ya! Hepsini de “çözüm sonrasına” havale ettiniz miydi dertlerinden kurtulursunuz!


Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar