Kişi başına düşen Gayri Safi Milli Hasıla, 2018 yılında 13 bin 277 ABD doları olmuş.
Oysa DPÖ’ye göre öngörülen, 14 bin 942 dolardı.
Demek ki, beklentilerin altında gerçekleşmiş. Üstelik bir önceki yıla göre de bin dolar kadar düşmüş.
Haber, aslında ekonomik diğer göstergelerle birlikte veriliyor. Öne çıkarılan da gayri Safi Yurt İçi Hasıla’daki 1.3’lük büyüme.
Onun da yüzde 7,6’sı inşaat sektöründen, yüzde yüzde 5,3’ü serbest meslek ve hizmetlerden.
Çok fazla rakamlarda boğulmadan söylenebilecek olan şey, füze gibi büyüyen sektörler var. Ancak buna karşın kişi başına düşen milli gelir artmıyor, düşüyor.
Üstelik bu 13 bin doları, toplum piramidinde çok küçük bir bölüm elde edebiliyor. Yani gelir adaleti sıfır…
Önceki gün yazdıklarımı tekrar yazmayım mı şimdi? Neden bu kadar düşük bu rakamlar? Çünkü para kaçağı var. Hem bu zenginleşen sektörlerden devletin payına düşen para devede kulak, hem de ciddi bir para yurt dışına kaçıyor, KKTC’de akılcı yatırımlara dönüşmüyor.
Hele şimdi Meclis’te ivedilik aldıkları kumar yasasıyla para çıkışını serbest bıraktıklarında, daha beter olacağız. Bari gerçek gelirleri üstünden vergi alsalar, ya da bu kişi başına düşen milli gelirin kat kat fazlasını elde edenlerin vergisini artırsalar canım yanmayacak.
Boşa konuşuyoruz boşa…
Siz de boş verin, yılda 13 bin doları cebe indirdiğinizi hayal edin gitsin.
Bunlar iç açıcı konular değil, kafa yormaya değmez. Bakın önümüzde cumhurbaşkanlığı seçimi gibi eğlenceli bir konu var. Eğlenelim gitsin…
NALINCI KESERİ TEK TARAFLI KESER…
Yeşil Hat üzerinden kişilerin kendi tüketimleri için, beraberinde götürecekleri ticari olmayan maksimum 260,00 EURO değerindeki ürünler ve 1 lt. alkollü içki ile 40 adet (2 paket) sigara gümrükten muaftır. Bunlar için refakat belgesi de gerekmez.
Yani, ürünün KKTC menşeli olup olmadığına bakılmaz.
Oysa şu anda geçiş kapılarında Rum gümrük memurları resmen taciz yapıyor. Gözlerimle gördüm; elinde hiçbir paket olmayan bir kadının el çantasına kadar yoklama yapıyor. Yarısı yenmiş bir simit için lokmacı barikatında hır çıkarıyor.
Aynı şekilde yapılan akaryakıt kontrolü…
Rum basını, Avrupa Komisyonu’nun, tahin ve meyve sularını da Yeşil Hat Tüzüğü’ne katma konusunda ağızlarını aradığını yazıyor. Rumlar bunu, “siyasi koşullar izin verirse, tartışılır” diye, kestirip atmışlar.
Yolcu beraberi 260 euro’luk alışverişi bile taciz eden, Tüzüğe aykırı denetim ve cezalandırma yapanların kuzeyden güneye ihracata sıcak bakması nasıl beklenebilir ki?
Ama bu arada, “ticari faaliyetlerin geliştirilebilmesine yönelik, güneyden kuzeye ticaret konusu”nu da kendileri gündeme getirmiş. Şimdi bunun üstünde çalışıyorlarmış. Hani kuzeye geçmesi yasak bir şeyler varsa, o yasağı kaldırsınlar.
Vermeden alacaklar. Hep olduğu gibi.
Biz de, doğrudan bizim adımızın geçtiği bir Tüzüğü yürüten Avrupa Komisyonu karşısında, sadece oturduğumuz yerden söylenmekle yetineceğiz.
Bana öyle geliyor ki, bu pasifliğin arkasında “yapmasınlar kardeşim alış veriş” mantığı var.
Yanlış mıyım?
YERİN KULAĞI VAR
SUSUP OTURACAĞINA:
Adamın vatandaşlığı bile şaibeli, oturup susacağına üleye girişleri kontrol altına alacak, çalışma hayatını olumsuz yönde etkileyen, kaçak çalışmaya imkân veren uygulamalara son verecek bir tüzüğe söylemediğini bırakmıyor. Neymiş efendim niyet, ülkeye gelecek olanlara “iskence yapmakmış”. Ülkeye kimlerin, hangi şartlarda girebileceğine karar vermek ne zamandan beridir “işkence” oluyor. İyi açalım kapıları, sorgusuz sualsiz alalım herkesi, zaten istediğiniz bu ama, açık açık söyleyemiyor, lafı döndürüyorsunuz.
SADECE ALGI YARATIYOR:
Daha hiçbir adayın resmen açıklanmadığı cumhurbaşkanlığı seçimleri sadece bizde değil, Rum tarafında da gündem oluyor. Alithia gazetesi KKTC’de yayınlanan ve Akıncı’nın önde olduğunu gösteren anketi sayfalarına taşıdı. Gazete, söz konusu ankette HP lideri Özersay’ın oylarındaki düşüşe dikkat çekerek, yarışın Akıncı ve Erhürman arasında geçeceğini yazdı. Başta da dedim, henüz adayların bile resmen açıklanmadığı bir dönemde yapılan anketler algıdan başka bir işe yaramıyor. Hele bir adaylar netleşsin, anketler o zaman kıymet bulacak…
KİMLER ADAY?:
Nisan 2020 yılında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri için bazı isimleri “muhtemel” aday listesine yazabiliriz. Bunları da, Mustafa Akıncı, Ersin Tatar, Tufan Erhürman, Serdar Denktaş ve Erhan Arıklı olarak sıralayabiliriz. Bağımsız adaylardan da sürpriz isimler duyabiliriz. Bu tabloya bakıldığında seçimin ilk turdan bitmesi zor görünüyor. Esas merak edilen, ikinci tura kalacak adayların kim olacağı ve bu adaylara kimlerin destek vereceği…
HERKES TATAR DİYOR:
Bakanları, İlçe Başkanı, seveni sevmeyeni Başbakan Tatar’ın cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olmasını istiyor. Taçoy’dan sonra adı genel başkanlık için de anılan ve partisi kendisini uygun gördüğü takdirde değerlendireceğini söyleyen Faiz Sucuoğlu da, PM onaylarsa, Tatar’ın adaylığı kabul edeceğini açıkladı. Yani UBP’de, Tatar’ın adaylığı için karar çoktan verildi, bundan sonrası sadece formalite…
VER MEHTERİ:
Tatar sonrası planları yapılırken, belli bir kesim tarafından öne çıkarılan Hasan Taçoy, Başbakan’ın cumhurbaşkan adaylığı durumunda kesinlikle ikinci tura kalacağının taban tarafından ifade edildiğini söylüyor. Hatta baskısını da ortaya koyuyor “Aday olursa sorgular, ama olmazsa sorgulanır… Liderlik koltuğunu tutan kişi o akımı sürdürecek yegane kişidir. Kendisine alternatif ikinci bir kişiyi yaratamaz… Ve sen buna ‘hayır’ diyeceksin. Diyemezsin”… Bu sözlerden sonra ver mehteri de korkma…
HANİ DE RUS GEMİLERİNE İKMAL YAPILMAYACAKTI?:
ABD’nin Rum Yönetimi’ne silah ambargosunu kaldırma şartlarından biri de, Rus savaş gemilerine limanlarından akaryakıt ikmali yapmaktan vazgeçmesiydi. Ya Rumlar ABD’nin silah ambargosunun kaldırılması taleplerinden vazgeçtiler ya da ABD bu şartı görmezden geliyor. Baksanıza her hafta Rus gemilerine ikmal yapıldığı haberlerini kendileri dilli düdük edip duyuruyorlar…
ZİRVEDEKİLER
Hasan Kahvecioğlu: “Seçimde ‘betleri kapatacağız’ diyeceksin… Hükümet ortağı olunca hamaset bulutlarının ara yerinde ‘ivedilikle’ casinoların ve kumarın önünü açmak için Meclis’te canla başla çalışacaksın… İşte siyasetin geldiği nokta…”
DİPTEKİLER
Nerede Kararlılık: Başbakan, muhaceret tüzüğünü beğenmemişti. HP kanadına mensup İçişleri Bakanı ise, Başbakan’ın bu ifadelerine rağmen savunmaya devam etti. Ta baştan, çıksa da uygulanmasının zor olacağına inanıyorduk. Şimdi öyle duyumlar geliyor ki, Tüzük yürürlüğe girmeden önce bir kez daha değişecek. Yok aynen geçerse, genelgelerle esnek uygulamalar yapılacak… Nerede kaldı o kararlılık? İçişleri Bakanı Baybars, Bertan Zaroğlu’na itiraz ederken, hükümet içinden gelen baskılarla Tüzüğü değiştirmek zorunda kalacak gibi görünüyor…
