Hasan Taçoy Havadis’te Damla Dabiş’in konuğuydu.
Önce faizler konusunda söyledikleri dikkatimi çekti. Bu ekonomik şartlarda faizi düşürmenin doğru olmadığını duyduğum an dikkat kesildim. Mevduat faizini düşürürken, kredi faizlerinin aynı kalmasını eleştiriyordu.
Faiz uygulamalarını eleştirirken çok daha radikal bir de söylemi vardı; “Sayın Erdoğan; ‘Bu bir nastır’ dedi. Nas, Kur’an’ı Kerim’e veya onun kaidelerine aykırı hareket etmektir. Yani faizin dini inançlarımıza göre haram olduğu ve bunun kullanılmaması gerektiğini noktasında bir söylemdir. Faizin doğru olmadığına inanıyorlar. Bu tabi ki başka sorunlar getirdi. Paranın değeri faiz artırımı ile daha iyi bir duruma gelebilir ve dövize ihtiyaç gizlenebilir veya ortadan kalkabilir. Bu göz ardı edildi”…
Nasıl yani? Taçoy, Tayyip Erdoğan’ın Nas politikasını mı eleştiriyor? Adının üstünün çizilmesini göze mi aldı? Gerçekten ilginçti. Neler oluyor?
Sonra döndü, partisinin Başkanı Faiz Sucuoğlu’nun krizin başından beri borçlu vatandaşlara önerdiği, borçların yapılandırılması önerisini eleştirdi. Yapılanma yerine, mesela öteleme yapılması gerektiğini söyledi ki, herkesin de birleştiği nokta buydu. Sucuoğlu ve ekibi ya bu tespiti yapamadılar ya da bankaları ikna edemediler. Oysa geçmişte birden çok kez yapılmış ve insanlar yeniden dağ gibi faiz yükü altına girmeden, krizleri böyle atlatmışlardı…
Yine Sucuoğlu’nun çok garip bir şekilde güneyden gelenlere akaryakıt satılmaması fikrine karşı çıktı, “Mesele onun yanında bir de yemek yemesini sağlayabilmektir” dedi.
Çalışanların yüzde 40’dan fazlasının yabancı olmasını “handikap” olarak niteledi, Sunat Atun’un Kıb-Tek konusunda geçmiş yönetimlere yaptığı suçlamaya karşı, Atun’u “Öne geçme çabasında” olmakla suçladı…
Son aday belirleme kurultayı sırasında katılımcı sayısından tutun da, şaibeli oy pusulalarına kadar bir çok iddia dinledik. Dıştan değil, bizzat kendilerinden. Başını Mağusa’nın çektiği, tüm bölgelerde etkin bir gruptan söz ediliyordu. Taçoy’un bu çıkışını buna bağladım doğal olarak. Demek ki bu kavga henüz bitmemiş, biteceğe de benzemiyor…
Şöyle bir bakınca, UBP’nin içinde artık ortak akılla politikalar üretilmediğini görmek mümkün. Her kafadan bir ses çıkıyor, herkes birbirini suçluyor, sonuçta yanlış kararlarla ülkenin geleceği karartılıyor. Bu Ersin Tatar’dan beri böyle…
Yine de ihtiyatla dinlemek lazım. Karakolda doğru söyler, mahkemede şaşar diye bir laf var ya, aynen öyle. Bu tespitlerin uygulamaya geçmesini başaracak irade UBP’de var mıdır? Ya da böyle bir gaile? Yoksa bütün mesele seçimi atlatmak mıdır?
Taçoy’un söyledikleri, seçim öncesi kıran kırana geçen UBP içi yarış hakkında fikir veriyor. Söylenebilecek en net şey, Sucuoğlu’nun başkan olmuş ama otorite kuramamış olduğudur…
DURUMU İDRAK ETMELERİ İÇİN DAHA NE OLMASI LAZIM?
Önce Sunat Atun gitti geldi, sonra Maliye Bakanı Dursun Oğuz… Acilen karar alınması gereken konularda, “çalışma yapılacak” açıklamasıyla döndüler…
Kur farklarının ödenmesi mesela. Bir mutabakat hazırlansa, kağıda dökülseydi anlardık. En azından kim ödeyecek, nasıl olacak filan… Anlaşılan kriz buraları kan ağlatsa da hiçbir konuda netlik yok. Seçimden sonra bakacaklar…
Hükümet oradan buradan borçlanarak ödemeleri yapmaya çalışıyor, ne yapsın, seçim kapının arkasında. Tamam da şunun şurasında 20 gün kaldı, ya sonra? Hiç!
Yeniden belirsizlik, yeniden Torosları gözleme, yeniden çaresizlik açıklamaları… UBP’nin seçim vaadi, yine “cek, cak”…
Bu en kötü günlerde hükümet edenler, yaşadıkları zorluklara bakarak “artık kendi kaynaklarımızla yerel çareler üretmek zorundayız” demeliydiler. Maalesef bir türlü o noktaya gelemiyorlar… Bir korku var ama nedir artık bilmiyoruz.
YERİN KULAĞI VAR
HANGİ KAYNAKLA:
Tatar, “kur korumalı TL vadeli mevduat KKTC’de de uygulanabilir” demiş. Be kardeşim siz salgın döneminde esnafa söz verdiğiniz 1500 TL’lik yardımı bile ödeyemediniz. Maaşları ödemek için bile sağdan soldan borç alıyorsunuz. Şimdi de kalkmış “kur farkı” ödemekten bahseder. İyi de kaynak nerede, para mı basacaksınız yoksa. Bir de çıkıp, “euro’ya geçmeyi kabul etmiyoruz” diyor. Önce sen kendi adına konuş, hele bir seçim geçsin, geçer miyiz, geçemez miyiz o zaman görürsün. Vazgeçin artık vatandaşı ahmak yerine koymaktan, sizde olmayan cesaret başkalarında var.
YOK BİRBİRLERİNDEN FARKLARI:
Piyasayı vatandaş denetleyecek. “Ucuzunu alın” buyurdu Başbakan. Ersan Saner’in şu bahtsız “Denetimi, otomatik bir şekilde Ayşe teyze ve Fatma abla yapıyor” lafı gibi. Devlet ne yapar? Onca bakanlık, onca daire, onca memur? Göreviniz sadece piyasayı düzenlemek değil mi? Onu da biz yapacaksak, burası vahşi batı olmuş demektir. Kaldı ki insanlar bırak ucuzu pahalıyı, alış veriş yapacak durumda değil…
AMA NE DENETİMMİŞ:
Hükümetten piyasadaki fırsatçılıkla ilgili olarak “denetim yapacağız” falan açıklamaları gelince sormuştuk, kime ne ceza kestiniz açıklayın diye. Başbakan, aynı gün “açıklayacağız” dedi, merakla bekledik. Bizim kastettiğimiz, dövizin düşüşü sırasındaki denetimdi. Onlar 12 aylık sonuç açıkladılar. Dikkat edin 12 ayda kesilen ceza sadece 271 bin 341 TL. Doların 10 liraya düştüğü gün, bebek mamasına yüzde 50’ye yakın zam yapan marketçi arkadaşlar bu listede olamaz…
KİMMİŞ BU DEVLETLER:
Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, egemen eşitlik temelinde iki devletli çözüm fikrini bire bir görüşmelerde diğer ülkelerin de desteklediğini söylemiş. Kim bu ülkeler, keşke kim olduklarını da söyleyebilseydi. Olmayacak duaya amin… Bizim çok veciz bir sözümüz var, “kandır çocuğu da taksim istesin” diye. İşte bu da tam o mesele…
SERMAYE ÜZÜLMESİN, BAŞBAKAN DÜŞÜRECEK:
Başbakan Sucuoğlu’nun “aceleye getirildi” diyerek eleştirdiği yeni asgari ücretin Resmi Gazete’de yayınlanması iş çevrelerini fena kızdırdı. KTTO Başkanı Turgay Deniz, “Popülizm yapıldı, herkes bu kararın altında ezilecek” derken, Sanayi Odası Başkanı Ali Kamacıoğlu ise sanayicilerin yarısının işçi çıkarmayı düşündüğünü söyledi. Tam da seçim öncesi UBP’nin hiç de istemediği bir tepki. Halbuki ne güzel idare etmişti. Sucuoğlu kaş yapayım derken galiba göz çıkardı… Neyse geçen günkü toplantıda kendilerine “düzeltileceği” güvencesini vermiştir mutlaka, üzülmesinler.
AHKAM KESMEKTEN KOLAYI VAR MI:
Ersin Tatar, Sağlık Bakanı’nı kabul etmiş, “Kurallara uyalım” diyor. Vatandaşa ahkam kesmek kolay. Kapalı salonlarda maskesiz, mesafesiz parti toplantılarından ne haber? Omicron kolay bulaşıyor, öğrendik artık. Ülke yönetmeye aday olanlar da öğrenseler ya. Bakın göresiniz, patlama yakındır. Duyduk ki, adaylar özellikle görüntülerde yüzleri görünsün de vatandaş kendilerini tanısın diye maske takmazlarmış. Merak etmesinler, tanıdık…
