SUSTURAMAYACAKSINIZ, ÇÜNKÜ KORKMUYORUZ… - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Salı, Nisan 23, 2024
Köşe Yazarları

SUSTURAMAYACAKSINIZ, ÇÜNKÜ KORKMUYORUZ…

Mehmet MoreketMehmet Moreket

Sonunda bu ülkede gazeteciler de yürüdü. Basın özgürlüğüne yönelik saldırılara karşı.

İlk kez…


Çünkü bu ülkenin basını böyle bir baskı, böyle bir seviyesizlik, böyle bir kendini bilmezlik görmedi.

Basına, demokrasinin 4. gücüne herkesin saygı göstermesi gerektiğini hatırlatmak zorunda kaldık. Ne acı ne üzücü.

Baskı her zaman kapatma, haksız yargılama, tutuklama olarak gelmez. Ondan önce özgür basına yönelik itibarsızlaştırma, hakaret yapılır; gazeteciler birer birer hedef gösterilir, ekmekleriyle oynanır. Bunları çoktandır yaşamaktayız. Ancak görüyoruz ki, baskılar şu anda örgütlü bir hale gelmiş. Meslektaşlarımız dört bir yandan saldırı altında…

Gazeteci, eğer size hakaret ederse, yalan haber yaparsa, gereğini yaparsınız. Bunun her türlü yasada yeri vardır. Zaten kurumsal basın da kendi oto kontrolü içinde buna izin vermez. Yapanı kendisi cezalandırır, tecrit eder.

Ama gazeteciye yazdığı, söylediği işinize gelmedi diye seviyesizce saldırma, sindirmeye kalkma hak ve salahiyetiniz yoktur.

basın çalışanları protesto eylemi

Kimsenin gazeteciye neyi nasıl konuşacağını öğretme hakkı yoktur.

Basın özgür olmalıdır, halkın doğru haber alma hakkı kısıtlanamaz. Kıbrıs Türk basını da özgür kalmak için kararlıdır…

Yaptığı tv programında saldırıya uğrayan genç meslektaşımız Muazzez Gazihan’ın konuşmasının sonunda söylediği gibi, “Korkmuyoruz”… “Ne şımarıklığınız, ne küstah konuşmalarınız, ne de baskılarınız bizleri korkutamaz”… 132 yıl sonra eğer basın özgürlüğünü savunma noktasına gelmişsek, bunu yapacağız. Hem de ne pahasına olursa olsun…

Özgür Basın siyasi iktidarların enstrümanı değildir, özgür basın sermayenin uşağı da değildir. Bu ülkede basın özgürlüğü özelikle günümüzde bu bakımlardan yaralansa da, gerçek gazeteciler, fikir özgürlüğünü sonuna kadar kullanmaya kararlıdırlar…

Sizden korkan bizden değildir.

Susmayacağız, susturamayacaksınız…


SANER’İN İNTİKAMI (!!!)

Ne dediler hükümeti kurarken, “Ekim’de seçim”… Biz de dedik ki bu bir ara hükümettir, lütfen ama lütfen kadrolarla oynamayın, devlete yeni külfetler getirmeyin, kamunun düzeni bu kadar kısa bir süre için bozmayın.

Hiç olur mu? En büyük icraat kadrolaşma oldu. 83 günde 44 yeni atama… Kamunun dışındaki yönetim kurulları bunun içinde yok. Artık, kendi partilerinin atadıklarını da değiştirmeye başladılar.

Emine Pilli bunlardan biri. Ama bir farkı var, onun görevden alınmasının kamudaki kadrolaşma maskaralığıyla alakası yok. Emine Pilli, kim ne derse desin, çirkin bir hesaplaşmanın kurbanıdır…

Ali Pilli’nin hiç de etik olmayan bir şekilde görevden alınmasından bir hafta sonra, eşi de Müdür olduğu Eski Eserler ve Müzeler dairesi Müdürlüğü’nden alındı. Bunun intikamdan başka bir adı yoktur. Pilli’nin görevden alındıktan sonra yaptığı konuşmalar, devleti ellerinde maskara edenler tarafından konusunda uzman olan eşine karşı silah olarak kullanıldı. Ahlak dışı, rezil bir olay…

Benzer bir durumu zamanında yaşadığım için bu etik dışı davranışın acısını bilirim. 2007 yılında Hasan Hastürer’le yaptığımız bir tv programında, zamanın ÖRP partisindeki bir bakanla ilgili yolsuzluk-rüşvet iddialarını gündeme getirmiş, masanın üstünde koyduğumuz tenekeyi tepki olarak çalmıştık. Bizim program daha bitmeden, Parti’nin Başkanı ve Dışişleri Bakanı Turgay Avcı, eşimi Dışişleri Bakanlığı’ndaki Müdürlük görevinden alma yazısını yazmıştı. Aklınca benden intikam alacaktı. Sayın Emine Pilli’nin durumu da aynen bu…

Devletin bu zihniyetlerin elinde oyuncak olduğu bir ülke ne yazık ki burası. Ama bakıyorum da kimse Ali-Emine Pilli olayını birlikte değerlendirmiyor.

Eğer bu rezaletler yıllardır sürebiliyorsa, sessizliğimizdendir. Yenileri başımıza geldiğinde hiç şaşmayalım. Buna izin veren bizleriz…


YERİN KULAĞI VAR

BUNUN İÇİN DÜŞÜNMEK, PLANLAMAK ŞART:

Prof. Dr. Mustafa Besim, Yenidüzen’deki röportajında, Türkiye’den yardım azaldıkça, ekonomik büyümede gerileme başladığını ve hazinenin yalnızca “kamuda maaş ödemeye” konsantre olduğunu söylüyor. Yurt dışından gelen öğrencilerle ilgili olarak da “Üniversitelerin yurtları var ve o yurtların önemli bir kısmı şu anda boştur. En azından konaklamayı üniversiteler üstlenebilir, gıdayı da devlet karşılayabilir. Öğrencilerin karantinası için ayrılan 50 milyon TL 20 milyon TL’ye çekilseydi ve diğer 30 milyon TL de işçiye ve reel sektöre verecek şekilde bir düzenleme yapılsaydı çok daha iyi olurdu” diyor. Ama bunun için kamunun çıkarını ön planda tutmak gerekir ki, o da bizi yönetenlerde yok…

 

AŞI PASAPORTU GELİYOR:

AB’nin aşı pasaportu planları somutlaşıyor. AB Komisyonu Başkanı, bu ay içinde gerekli yasal düzenlemenin yapılacağını ve üye ülkelerin onayına sunulacağını söylüyor. AB’nin şu ana kadar kabul ettiği aşıların içinde KKTC’de yaygın olarak yapılan Sinovac bulunmuyor. Herkes endişe içinde. Bu ülke insanının yarısından fazlası AB pasaportuna sahip olmasına karşın, listenin dışında kalma tehlikesi ile karşı karşıya. Bu devleti yönetenlerden herhangi birinin bu konuda bir girişimi var mı diye soracağım ama, yanıtının bin türlü bahane olacağından da eminim…

 

KORKUMUZ, YURTLARDAKİ DENETİM:

Eğitim Bakanı Olgun Amcaoğlu, Haspolat’ta bir yurtta çıkan 27 vakanın karantinada olan kişiler olmadığını açıkladı, biraz olsun endişemiz gitti. Ancak 10 kişiden fazlasının bir araya gelmemesi için, restoranlar, cafeler bir aydan fazladır kapatılırken, bu öğrencilerin toplu ibadet ve spor yapıyor olmalarının izahı nedir? Şimdi yeni gelenler de yurtlarda karantinaya alınacaklar. Bu denetimsizliği, bu sorumsuzluğu gördükten sonra, korkmamak elde midir?

 

NEDEN ÇİFT PCR İSTEMİYORUZ?:

KKTC’ye giriş yapabilen kategoriler için 3 gün önce yapılmış PCR testi isteniyor. Ancak görüyoruz ki, bunlardan çoğunluğu ya gelişlerinde yapılan testlerde ya da birkaç gün sonra yapılan testlerde pozitif çıkıyor. Son bir haftada gelen 6 bin kişiden, 62’si pozitif çıkmış, yüzde 1… Feci bir rakam. Bu durumda, adaya gelmeden önce bir hafta arayla ve sonuncusu bir gün önce yapılmış çift PCR testi talep edilse, daha güvenli olmaz mı? Başka ülkeler bunu uyguluyor…

 

HEPSİNİ MAMUR ETTİ DE:

Başbakan Ersan Saner hedeflerinin önümüzdeki 2 ayda 20 yaş üstündeki nüfusu aşılamak olduğunu da açıklamış. Siz daha 65 yaş üstü vatandaşları, kronik hastalığı olanları bile doğru dürüst aşılamadınız. İlk doz aşıyı olanların ikinci doz aşı günü günleri geliyor ama ortada aşı falan yok. Ama siz kalkmış iki ayda genç nüfusu aşılamaktan bahsedersiniz…

 

BULAŞ RİSKİ SADECE ORALARDA MI VAR:

Hükümetin cafe ve restoranlarla ilgili yasaklama kararını anlamakta güçlük çekiyorum. Öyle bir algı yaratıldı ki, ülkedeki salgının çıkış noktası buralar. Çıkın sokağa ve bir bakın, insanlar sokaklarda, birbirlerinin evlerinde geziyor.  Ve “oradan bulaşır” dedikleri yerler kapalı olduğu halde her gün onlarca yeni vaka haberleri alıyoruz.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar