Sosyal duyarlılık olmayınca... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
Köşe Yazarları

Sosyal duyarlılık olmayınca…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Sosyal devlet olup olmadığımız çok tartışılır…

Eğitim, sağlık, ekonomi gibi asli görevlerini hakkıyla yerine getiremeyen devletin, sosyal devlet olmasını beklemek lükstür diye düşünür, geçeriz çoğu zaman.


Yaşlısına, muhtacına, fakir fukarasına, engellisine, ezilen kesimlerine sahip çıkan, gençlerin sağlıklı bir şekilde gelişmesine, insanlarının hakettiği saygıyı görmesine en üst düzeyde önem veren, sistemini bunun üzerine kuran devlettir sosyal devlet.

Sosyal güvenliği tam, adaleti tam devlet…

Güçsüzü güçlü karşısında koruyacak, böylece dengeyi sağlayacak olandır sosyal devlet.

İş hayatı da, hukuku da, ekonomisi de sosyal devlet olgusuna uygun dizayn edilmiş olmalıdır.

Var mı dünyada böyle bir devlet. Ne yazık ki tam olarak uygulandığı pek söylenemez.

Ancak batı dünyasında 19. yüzyılın getirdiği sanayi devrimi emeği sömürmeye başlayınca, insan kitlelerinin tepkisiyle karşılaşmış, mecburen yasalarını yeniden yapmak zorunda kalmıştır.

Bizde de yasalar bir ölçüde sosyal devlet anlayışına uygun olmakla birlikte, ekonomik olarak güçsüz olan devlet bu görevlerini yerine getiremediği için, korunmaya muhtaç olan kesimler devletin şevkatinden çok da yararlanamazlar…

Devlet bu durumdadır da, ya vatandaşın sosyal duyarlılığı..?

Malum bu ülke kendi fakir, vatandaşı zengin bir ülke…

Kişi başına düşen milli gelir dağılımı adil değil, belli kesimlerin elinde toplanmakta. Biz o rakamlardan çok uzak olsak da, kazanan da iyi kazanıyor.

Neden geldim buralara..?

Eğitim Bakanı Cemal Özyiğit’in iş insanlarına eğitime katkı çağrısı yaptığını okuyunca geldi aklıma.

Yardım ve hizmet amaçlı bir çok sivil toplum örgütü, kısıtlı imkanlarıyla ufak tefek yardımlar yapmaktalar.

Ama bunca yıldır bir düşünün kaç kişi okul yaptırmıştır..?

Ticari amaçlı açılan okullar değil tabii, devlet için..?

Benim aklıma gelen sadece iki tane var. Biri Plümer ailesinin anaokulu, diğeri Sanver ailesinin ortaokulu. Bir de Hüseyin Erdal’ın, babası Mehmet İzzet adına okul yaptırdığını öğrendik Bakan’dan.

Başka..?

Hadi binadan geçtim, okulların eksiklerini tamamlayacak gücü olan da mı yok..?

Damı akan, duvarı yıkılan, ısıtıcısı olmayan, laboratuvar, teknik atölye ihtiyacı olan, sırası tahtası yenilenme isteyen okullara el atmak, zenginlerimiz için çerez parası bile değil…

Bunları yapanlar olduğunu da biliyorum ama biraz zorlasam onların da adını sayabilirim. Yani istisna.

Bakın Türkiye’de durum çok farklıdır. İnsanlar okul yapar, malını mülkünü eğitim vakfına bağışlar, çocuk okutur, burs verir…

Vatandaşının kendisi duyarlı olmayan bir toplumun siyaseti nasıl duyarlı olsun ki..?

Aslında böyle değildik biz. Hep birlikte ihtiyaç içinde olduğumuz günlerde, dayanışmamız çok daha iyiydi…

Sonradan görme zenginler olunca, bencilleştik sanırım, her şeyi devletten bekler olduk.

Eğitim Bakanı’nın çağrısı bir ilktir.

Daha önce siyasilerden hiç duymadığımız, kimsenin aklına bile gelmeyen bir çağrı.

Umarım bu çağrı, imkanı olanları bir nebze harekete geçirir de, biz de yazdıklarımızdan utanırız…

 

 


 

YERİN KULAĞI VAR

KEŞKE BU DURUMA DÜŞMESEYDİ:

UBP Genel Başkanı Özgürgün, “sosyal içerikli yemek öncesi yapılan daveti değerlendirmemde amacını aşan, yanlış anlaşılan sözlerim olmuşsa sorumluluğum gereği özür dilemesini de bilirim. Bu düşüncelerle, Cumhurbaşkanımızın yapacağı davetlere icabet etmeyeceğimiz biçiminde algılanan açıklamamı düzeltir, Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılacak davetlere katılmayı bir görev bildiğimizi belirtmek isterim” diyerek, bir yanlıştan geri dönmesini bildi. Çocuklar gibi küsmek devlet adabına yakışmazdı zaten. Ha, keşke bu duruma hiç düşmeseydi…

 

“SEMBOLİK ADAY”:

Aday adayı, ittifak adayı, bağımsız aday çok duymuştuk da, sembolik adayı ilk kez duyuyoruz. Hiç bir “amblemli” adayı desteklemeyeceklerini açıklayan YDP, Lefkoşa için sembolik bir aday çıkaracakmış. Amaç kazanmak değil, yerel yönetimlerle ilgili parti vizyonunu, Lefkoşa adaylığı üzerinden anlatmakmış. Durun bakalım daha neler duyacağız…

 

TERSİNE DÖNDÜ:

Yıllardır kuzey ve güney çarşısının karşılaştırılması yapılıp, kuzeyin daha ucuz olduğunu kanıtlanmaya çalışılır. Bugüne kadar da bunun piyasaya bir etkisi olduğunu sanmıyorum. İnsanlar güneyden alış veriş yapmaya devam ettiler. Ancak, euronun beş TL’nin üzerine çıkmasıyla birlikte güneyden yapılan alış verişlerde ciddi bir düşüş var gerçekten. Hatta işler tersine bile döndü. Eskiye oranla birçok Rum vatandaş ihtiyaçlarını kuzeydeki marketlerden yapmaya başladı. Siyasetin yapamadığını TL’nin erimesi yaptı…

 

MEĞER “FUHUŞ” YAPIYORLARMIŞ(!):

Mahkemenin gece külüplerinde “fuhuş” yapılıyor kararı olay oldu. Vallahi tuhaf bir toplum olduk çıktık. Yani bu kadar yıdır oralarda başka bir şey mi yapılıyordu da mahkemenin kararından sonra öğrenmiş olduk. Şimdi de neler konuşuyoruz. 32 tane gece kulübü varmış, çalışan sayısı 217. Yani işletme başına 6-7 kişi mi? Hadi canım sizde. Bu iş neresinden tutsan elinde kalıyor.

 

TRAFİK YOĞUN:

Önce Recep Akdağ, ardından Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu derken, yarın da Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu adaya geliyor. Neredeyse bir haftada üç önemli ziyaret. Belli ki hem iç, hem de dış siyasette önümüzdeki günlerde yeni gelişmeler duyacağız. İnşallah hayrımıza olur…

 

HEP BİRLİKTE: 

“Girne’yi kaybettik, bari diğer bölgeleri kurtaralım” diyen Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Cafer Gürcafer,  siyasetçilere “Bakın bu küçük al-ver ilişkilerinizde ülkeyi ne hale soktunuz!” sözleri ile tepki gösterdi. Sadece siyasiler mi ülkeyi bu hale soktu, sizin, bizim hiç mi suçumuz yok. Ne yazık ki para hırsı gözümüzü körletti ve hep birlikte ülkenin içine etmeyi başardık…

 


ZİRVEDEKİLER

Mine Yücel: Göç, Kimlik ve Hak Çalışmaları Merkezi Direktörü Mine Yücel sanırım en doğru saptamayı yapmış. Diyor ki: “Gece kulüpleri yasasının çöpe atılması ve insan ticaretinin engellenmesi gerektiğini düşünüyorum” … Yani devletten başka bir ad altında çalışma izni çıkartıp, fahişelik yaptırılmasına ve kadın ithalatı yapılmasına olanak veren bu ucube yasanın ortadan kaldırılması en kısa ve net icraat olacak bence. O yasa orada durduğu sürece, hiç bir şey değişmez…

 


DİPTEKİLER

BES: Sendika, hükümetin Yenierenköy Belediyesi ile ilgili bir hafta içinde çözüm önerileri hazırlayıp, görüşme çağrısı yapmaması durumunda Lefkoşa’da eylem düzenlemekten çekinmeyeceğini açıkladı. Bir de hükümete sundukları çözüm önerilerinin halen kamuoyuna açıklanmadığından şikayet ediyorlar. O zaman çıkın siz açıklayın, çözüm için ne önerdiniz herkes görsün. İşte Lefkoşalı, bu grevlerden çok çekti ve ne yazık ki yanlışların faturasını da hep ödedi. Ama yeter artık…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar