SORUMLUSU BİZİZ... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
Köşe Yazarları

SORUMLUSU BİZİZ…

Aylardır ödendi, ödenecek kavgası yaptığımız 13. maaşlar sonunda ödendi. Eminim, nasıl ödendiği kimsenin umurunda değil. Ödendi ya, gersi hikaye… Zaten sendikalar da yaptıkları eylemlerde, “ödeycen canım, ödeyemezsen gidecen canım” derken, paranın nereden ve nasıl bulunacağını sorgulamamışlardı. Onlar için önemli olan bu “kazanılmış hakkın” bir an önce devlet tarafından yerine getirilmesiydi… 
Çok değil, birkaç yıl önce sendikaların, “koşullu tam maaş yerine, biz yüzde 60’a razıyız” türünden yaptıkları o bilindik, tepkisel, romantik açıklamaları hatırladım. Hiç kusura bakmasınlar ama yıllardır sistem ve düzen konusunda bir arpa boyu yol alamamışsak en az hükümetler kadar, paranın nereden geldiğine bakmaksızın her hükümet döneminde “zam” diye sokağa dökülenler, hatta geçmişte “Ne Seni, Ne Paranı” pankartları taşıdıktan sonra, nereden geldiği çok da açık olan parayı almaya devam edenlerdir de…
Bu tür çıkışların, retçi tavırların, kafa tutmaların mantıklı sonuçlar yaratması mümkün değildir. Bugün Kıbrıs Türkü’nün cari açıklarını kapatmak için Türkiye’den hibe ve borç aldığını bilmeyen yok. Kalkınmak için, altyapınızı geliştirmek için kaynağa ihtiyacınız var. Aksi takdirde, içine kapalı, o alay ettiğimiz ve kendimizi benzetmekten çok hoşnut olduğumuz  “mandıra”da yaşamaya mahkum olmaya devam ederiz…
Sözün kısası, “suyunu, paranı, memurunu istemeyik” derseniz eğer, bu dediklerinizin arkasında duracaksınız. Yok, çıkıp da “nereden bulursan bul, öde” çelişkisine girerseniz, sonuçlarına da katlanacaksınız…
Ha bunlar ağırınıza gidiyorsa eğer gelin, cari bütçenin kendi kaynaklarımızdan karşılanmasını sağlayalım. Sanırım bu konuda hepimiz aynı fikirdeyiz. Maaş için kapıları aşındırmayalım. Doğrusu da, ideali de bu. Ama nasıl..? İşte bu konuda oturup ne yapabileceğimiz konusunda bazı kararlar vermek zorundayız…
Bunca insan, bunca sivil toplum örgütü, o ideal topluma nasıl ve hangi yolla ulaşılacağının formülünü ortaya koyamadığı için de bir sürü laf, fikir, teori havada kalıyor…
Hep birlikte, siyasetcisi, sendikacısı ve vatandaşlar olarak, eskilerin deyimiyle ayaklarımızı toplamak için bir kararlılık ortaya koymak zorundayız. İşe gitmeden aldığımız maaşlardan, gerekli gereksiz ek mesailerden, istihap haddini aşmış devlete çocuklarımızı sokuşturmaya çalışmaktan, maliye kapılarında vergi indirimi dilenmekten, sübvansiyelerden, teşviklerden vazgeçmediğimiz sürece, ne kadar bağırırsak bağıralım, bir sonuç elde edemeyeceğiz…
Yıllardır gerçek anlamda bir ekonomik planlamamız olmadı, yapamadık, yapmadık…
Yıllarca sadece maliyecilik yaptık. Yani gelen parayı nasıl paylaştırcağımıza kafa yorduk. Ülkenin geleceğini planlamak yerine, kendi geleceğimizi planlamayı tercih ettik…
Yıllardır uyguladığımız popülist politikalarla batmadık, batırmadık sektör bırakmadık. Kısa yoldan köşe dönmenin, kaçağın, fuhuş ve kumarın cenneti yaptık ülkeyi…
Birileri zengin olurken, devlet tüm kurumlarıyla iflas etti…
Şunu artık çok iyi biliyoruz ki, “kendi ayaklarımızın üstünde duralım” diye slogan atmakla hiç bir yere varılamıyor…
Bugün eğer cari bütçe açık veriyorsa, maaş ödemekte bile zorluk çekiyorsak, her sıkıştığımızda avuç açıyorsak, kusura bakmayın ama, bunun sorumlusu Ankara değil, yarattığımız bu düzen ve biziz…

 


YERİN KULAĞI VAR
YÜZÜMÜZ KIZARMALI:

Türkiye Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun, “su hazır gerçekten, ben de üzülüyorum. Lefkoşa'ya şu anda suyu verecek durumdayız ama kim işletecek, ne olacak bu belli değil. Orada karar verilemiyor maalesef, bir an önce karar vermelerini rica ediyoruz” sözleri durumu çok net ortaya koyuyor. Aylardır su konusunda karar üretemeyenlerin yüzü kızarmıştır bu sözlerden sonra diyeceğim ama, öyle olsaydı aylar önce bir karar üretmezler miydi?

O ZAMAN NİYE ÖLÜMLER VAR:
Sağlık Bakanı Salih İzbul, “H1N1 grip virüsüdür, öldürücü değil” diyor. Kendisini anlıyorum, toplumda panik olmasın istiyor. Ama Türkiye’de neden her gün insanlar bu hastalıktan takır takır ölmekteler? Dün itibarıyla ölenlerin sayısının 46 olduğu açıklandı. Sayın Bakan buna da bir açıklık getirmeli…

BİR DE ÜSTÜNE GREV:
Tel-Sen dün Telekomünikasyon’da eylem yaptı. Mesele, özelleştirme konusunda çıkan haberler. Telekomünikasyonun elektronikleştiği, alıp başını gittiği, dünyanın en büyük sektörlerinden biri haline geldiği bu çağda,  manual ev telefonundan başka hizmeti olmayan bir kurumun aynen muhafazasını istemekteler. Onu bile tamam yapsalar canım yanmayacak. Bir arkadaşın Bellabais’teki evinin telefonu iki aydır arızalıymış. Defalarca arıza kaydı yapılmış, ne gelen, ne giden. Diğer taraftan grev, eylem. E, kalın öyle…

50 YIL GERİDEN:
Recep Tayyip Erdoğan’ın hayatına ilişkin filmin, gençlik dönemlerini anlatan bölümlerinin Yeni İskele’de çekileceği bildiriliyor. Yani, bugünün Yeni İskelesi, bundan elli yıl öncesinin Kasımpaşa’sı… Bizi bundan daha iyi anlatan bir saptama olamazdı…

ENFLASYONA BAK:
Yıllık enflasyon ne çıkmıştı? Geçen günlerde DPÖ Müsteşarı açıkladı, yüzde 7,8… Peki ya komşuda? Hani krizdeki komşuda? Eksi yüzde 0,6… Nasıl… Modası geçmiş ideolojik saplantılardan bir an önce kurtulup, bizi hiç bir yere götürmeyen gündelik tartışmalar yerine, bu noktaya gelmenin en kısa yolu nedir, ona yoğunlaşamız gerekir diye düşünmekteyim…

ALMAYACAĞIZ:
Veteriner Dairesi, imal tarihinin üçte birini aşmış ürünlerin ülkeye girişine izin verilmediğini söylüyor. Olabilir. O zaman sorun marketlerin kendisinde demektir. Geçen gün de yazdığım gibi, bir çok market gezdim, neredeyse tümünde raflarda, ya bu ay sonu, ya Şubat sonu tarihleri geçecek ürünlerin bulunduğunu gördüm. Ben Şubat’ta atılacak sosis almak istemiyorum. İlle de satmak istiyorsa, indirim reyonu yapsın, satsın. Ellerinde kalmasın diye raflara sadece onları koymuşlar. O zaman iş bize düşüyor, almayacağız…

 

ZİRVEDEKİLER
Davos Olayı:
Akıncı, Davos Ekonomik Forumu’na resmen davet edilen ilk Kıbrıslı Türk lider oldu. Davos toplantılarının, ekonomik gündemlerden çok daha önemli işlevleri var. Herşeyden önemlisi, müthiş bir kulis fırsatı. Herkes kendi derdini anlatacağı platformlar buluyor. Kanlı bıçaklı düşmanlar bile, burada buluşup görüşebiliyor. Örneğin Akıncı da hem ABD Başkan Yardımcısı Biden’la, hem de Türkiye Başbakanı Davutoğlu’yla görüşecek. Bu arada keşke yanına sadece özel kalemini değil de, müzakereci ekipten de birilerini alsaydı diye düşünüyor insan…

DİPTEKİLER
Koop Merkez Bankası:
Skandal skandal üstüne. Meclis’te konuşuldu da öğrendik,  meğer banka 2007’den beri emeklilerini çalıştırıyormuş. Tam 167 kişi. Sigortalara bir yılda verdiği zarar, 8 milyon TL…  Şimdi emekli maaşlarının kesilmesi için girişim başlatılınca, sendika her zaman olduğu gibi baş kaldırıyor. Oysa, yapılan incelemede, hem Anayasa Mahkemesi’nin bu konuda verdiği bir karar var, hem de Fasıl 114 Kooperatif Şirketler Yasası, emekli istihdamını yasaklıyor. Ben anlamıyorum, daha ne kadar soyulacak bu Kurum? Ya da soyulması daha ne kadar seyredilecek. Yunanistan’da bir kaç yerden maaş alan memur çıkınca şaşırmıştık, meğer bizde de durum farklı değilmiş…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar