SİYASETTE “HUSUMET” OLMAZ! - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Çarşamba, Nisan 24, 2024
Köşe Yazarları

SİYASETTE “HUSUMET” OLMAZ!

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

  Sonunda yazıp söyleyeceğimi başında vurgulayım: “Siyasette rekabet olur, husumet olmaz!”

Siyasi tarihimiz, “demokratik teamüllerin dışına çıkıp nefret,  husumet ve düşmanlık haline getirilmiş “duygular” sonucunda toplum olarak ne büyük bedeller ödediğimizin olaylarıyla doludur!


Bu “lafımın meali” havada kalmasın diye hatırlatayım:

Kıbrıs Türk toplumu yıllarca “liderler arası kavgalarla parça körçe oluşu yaşadı!

Şöyle ki gün geldi  bu toplumun dava arkadaşları olarak “halkın liderliğini” yüklenen Rahmetlik Dr. Küçük ile Denktaş’ı bile karşı karşıya getirdiler!

Keza Türkiye’de siyasetteki o “husumet ve düşmanlıktır” ki Adnan Menderes’i ve arkadaşlarını astırttı!

BAKIN KKTC böylesi siyasi hiziplerle husumetler için sadece çok küçük değildir. Yapısal olarak çok da tahammülsüzdür!

Dolayısıyla Devletin tepesinde Kıbrıs Türk halkının bekasını yüklenmiş Cumhurbaşkanı ile Başbakanının  hatta tırnak kadarıyla bile birbirleriyle kavga etme hakları yoktur!

FAKAT ne yazık ki Kuzey’de Devlet kurmamıza karşın,  kırk yıldır “ulusal birlik ve beraberliğimizi” kuramadık!  Hâlâ Siyasi çıkar hesaplarında yarattığımız Türk-Rum sendromuyla politika yapmaya çalışıyoruz!

Ve hâlâ iki siyasi parti olarak bile yan yana gelip “nasıl bir çözüm istediğimize cevap veremiyoruz!”

Koalisyon Hükümetleri oluştursak bir yıldan öte görevde tutamıyoruz!..

Ve işte kırk yıldır devam eden böyle bir süreçte bakıyoruz ki  memleketin  Başbakanı, kendinden habersiz Rum tarafından ilaç ve malzeme yardımları gelmesi   bahanesine sığınarak Cumhurbaşkanına, (zaten hiç ateş kesmedilerdi) savaş açıyor!

YOK! Sakın aklınıza bu hizipleşmelerin Kıbrıs Türk halkının yüce çıkarları yada  koronavirüs’ü bertaraf edecek tedbirler nedeniyle oluştukları gelmesin!

Tam aksine “kavga,” sadece “insanlık” olarak kabul edilmesi gereken bir “yardımın”  Güney’den Kuzey’e gelmesi nedeniyle yapılıyor!..  2 bin adet (ne olduğunu bile bilmediğimiz) Klorokin ile  kronavirüsü bertaraf edecek ilaçlar ve malzemelerdir bunlar…

İŞTE bu yardımın  Cumhurbaşkanının talebi ve tavassutlarıyla  Metehan sınır kapısından Kuzey’e geçirilmesi, Başbakanı ayağa kaldırmış! Hem de iki toplumlu çok insani bir örgüt olan “Sağlık Komitesi”  tarafından organize edilmesine  karşılık.

HEMEN  hatırlatayım. Daha bir ay önce Türk ve Rumlar Kuzey’de ve Güney’de birbirlerinin çarşılarından alışveriş ediyorlardı. O gün kapıları kapatmak gereğini duymayan Başbakan Tatar şimdi Koronavirüs gibi ölümcül bir gribe yönelik malzemeye karşı çıkıyor! Neymiş efendim, “izin falan alınmamış!”

İNSAF  yahu! Söz konusu olan ve kaçakçılıkla suçlanan,  ayni zamanda bu insani  yardım talebinde bulunan  Cumhurbaşkanı’dır!

Fakat nedir olay? “İşte o Cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik politika! Oysa ta başında yazdık: Siyasette rekabet olur ama husumet olmaz!

                             ***

GELECEĞİ KURMANIN  GAiLESİNE DÜŞMELYİZ..

Bu gün, “Koronavirüs” sonrasında artık “öyle geldi böyle gidemez” diyeceğim bir büyük değişimde kendimizi de değiştirmek zorunda kalacağımızı yazacaktım.

Araya Başbakan Tatar’ın Sn. Cumhurbaşkanına yönelik “husumet” kokulu çıkışı girince, önce bu olaya bakayım dedim..

Yoksa asıl büyük olay, “artık yapısal kusurlarımızdan” kurtulacağımız yeni bir KKTC yaratmaktır.. Tutun ki tepede Cumhurbaşkanı ile Başbakanın istese de kavga edemeyeceği bir yönetim sistemi yaratmaktır.

NİTEKİM artık yeni bir KKTC için  ciddi ciddi karar vermeliyiz: İşte ana başlıklarıyla o vereceğimiz kararlar:

BİR: Bu adada çözüm istiyorsak bu çözümü tesis etmek bizim görevimizdir. Çünkü bundan sonra çözümsüzlüğe devam etmek (çok affedersiniz ama) bir dünya devleti olan Güney Rum’u gerçeğine karşın “ahmaklık” olacaktır.

İKİ: Artık doğru dürüst ayakları plan ve programlarla yere basan bir ekonomimiz olmalıdır.  Mutlaka tarım sektörünü öne çıkarmak zorundayız..

ÜÇ: “Turizm” kalkınma lokomotifimiz olacaktı, kağnı bile olamadı! Buna karşın  şarkılı türkülü gazinoları, sayesinde TC ile büyük çaptaki gel git hava ulaşımı, çarşı pazara  akmazsa damlar katkısı ile bile gelecek yönünden hâlâ bir numarada büyük potansiyel olarak Turizm vardır. Yeter ki KKTC için “öncü” olabilsin, gazinolar için değil!

DÖRT: Ve Üniversiteler: Sayısal olarak doyuma ulaştık hatta artık kusmamız gerekenleri var! Vereceğimiz karar şudur: Üniversiteler bakkal, supermarketler gibi ekonomik “kuruluşlar” olmaya mı devam edecekler yoksa “eğitim yönünden kariyerlerini ispat etmiş, tutun ki Doğu Akdeniz’deki  şu doğal gaz  yatakları kadar değerli “eğitim kuruluşları mı? “Öğrencisinden hocalarına kadar diyoruz reorganizasyona ihtiyaçları vardır!

BEŞ: Sağlığı, çevre sorunlarını, şimdilerde tatilde olan trafiği, dolayısıyla alt yapımızı falan.. Zaten devletsek eğer “olmazlarsa olmazlarıyla”  çözüme ulaştırmalı, geliştirmeli, bayındır ve mamur bir KKTC yaratmalıyız.. Kısaca KKTC’de yaşadığımız için utanmak değil, kıvanç duymak istiyoruz..

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar