Seçimler ve komplolar... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 20, 2024
Köşe Yazarları

Seçimler ve komplolar…

Köş, MoreketMehmet Moreket

UBP Genel Başkanı Ersin Tatar, henüz adaylığını açıklamamış olsa da, gidilecek köyün minareleri göründü…

Tatar geçtiğimiz günlerde kendi televizyonunda, koalisyon ortağının da aday çıkarması durumunda hükümet bozulacak diye bir şeyin söz konusu olmadığını vurgularken, “Ben vicdanen çok rahatım. Başkaları da kendini sorgulamalı. İşler herkesin gözü önünde olup bitiyor. Her iki tarafın da söyledikleri vardır, biz bu hükümeti hizmet için kurduk” dedi…


Bu sözlerle ortağı Kudret Özersay’ı hedef aldığı çok açıktı.

Çünkü Özersay, Ekim ayında bir beyanatında, kendisi ve Ersin Tatar’ın aday çıkması durumunda, hükümetin devamının sıkıntıya gireceğini söylemişti.

Onun hemen ardından da, konunun şahitleri, hükümet kurulurken, UBP Genel Başkanı’nın aday çıkmayacağı teminatı verdiğini sızdırmışlardı.

Demek ki, köprülerin altından çok sular akmış ve Ersin Tatar, geri dönülmeyecek bir noktaya geldiğine inanmış.

Bugünlerde bir yandan da erken seçim dedikoduları çıkıyor. Bunların hepsini bir araya getirdiğimizde, şu sonuca varıyoruz; ya ortaklar hükümeti bozmama adına daha önceki “gentlemen’s agreement”ten vazgeçecekler, bir şekilde hükümeti devam ettirecekler, ya da çatışa çatışa çekilecekler…

Bir cumhurbaşkanlığı seçimi, kendi başına zaten önemli ama, her seferinde partilerin içini de dizayn ediyor.

Çünkü parti içi demokrasiler, parti içi sistemler kırılgan. Bunca yıldır hala kökleşmemiş, kurumsallaşmamış.

Bu da, siyasetin toplum için değil, partiler ve özellikle de kişiler için yapıldığı sonucunu veriyor. Öyle bir yarış ki, “ülkeye hizmet için” diye gelenler, önceliklerini bir anda değiştirebiliyor.

Kimi komploların kurbanı oluyor, kimi komplolarla yukarı çıkıyor….

Bu kez de Nisan ayında “kim cumhurbaşkanı olacak” sorusuna yanıt bulurken, aynı zamanda, “kim kurban gitmiş” sorusuna yanıt bulacağız.

Eğer hükümet bozulursa, bilin ki kurban KKTC’nin istikrarıdır…

“Hizmet” hedefi bir kez daha oyuncak olmuş olacak…

ASIL İHTİYACIMIZ BAŞKANLIK SİSTEMİ OLABİLİR…

Başkanlık sistemi tartışmaları zaman zaman rating yapar, zaman zaman unutulur. Genelde de ne yazık ki, kişisel bazda değerlendirilir….

Biri bu meseleyi ortaya atttığında, “cumhurbaşkan adayı çıkacak, tüm yetkileri elinde toplamak ister” falan denir.

Oysa belki de bizim gerçekten en büyük ihtiyacımız, başkanlık sistemidir.

Neden derseniz, her 1,5 yılda bir değişen hükümetler, sadece istikrarı bozmakla kalmaz, temel hizmetlerde devlet politikası oluşturulmasına da engeldir.

Şikayet ettiğimiz eğitim, sağlık, enerji ve dahi ekonomi alanlarında sürdürülebilir strateji ve vizyona sahip, uzun vadeli devlet politikalarına ihtiyaç varken, biz bunu her gelen hükümetin uhdesine bırakırız. Genelde gelen gidenin yaptıklarını bozar, ya da en azından kendini göstersin diye başka başka şeyler ortaya koyar. Bunlar da çoğu kez ideolojiktir. Uygulanabilirliği olmaz, rantabl olmaz, bazen hayali, bazen popülist politikalardır.  Söylendiği yerde kalır. Bazen o elinde uçakla poz veren bakanların fotoğrafları karşımıza çıkar da güler geçeriz. Oysa kaybedilen sadece yıllardır.

Bu açıdan bakıldığında, 5 yıllığına seçilecek bir başkan ve onun hükümeti, en azından bu gibi konularda bir devlet politikası izleme şansına sahiptir.

Başkanlık sistemini bir de bu açıdan düşünmekte yarar var. Keşke partiler arası siyasetin dışında bir tartışma ortamı başlasa…

YERİN KULAĞI VAR

 AKINCI AÇIKLAMALI:

Ersin Tatar,  yine CNN Türk’de “Mustafa Akıncı ve arkadaşları bu garantilerin başka bir mekanizma ile değiştirilebileceğini düşünüyorlar” diyor. Bu, aralarında yaptıkları görüşmelerden çıkarttığı bir sonuç mu acaba? Bizim bildiğimiz Mustafa Akıncı’nın “Kıbrıs Türk halkı çok açık ve net şekilde Türkiye’nin güvencesinin devamını istiyor” yorumundan başka bir değerlendirmesi yok. Akıncı ve “arkadaşlarının” buna açıklık getirmesi gerek. Çünkü konu, tam da Cumhurbaşkanı’nın dediği gibi, halkın büyük bir hassasiyeti. Böyle bir konuda spekülasyonun yeri yok…

 

“DOĞAL GAZ YOK”: 

Akdeniz’de doğal gaz arama konusunda Güney ile Türkiye arasındaki kavga sürerken, hidrokarbon konularında uluslararası uzmanlık ve danışmanlık yapan Haralambos Ellinas, “Türkiye’nin kazı yaptığı yerlerde, doğal gaz bulunmadığını ve Türkiye’nin bunu bildiğini” iddia etti. Madem öyle, Yunanistan’a MEB anlaşması yapalım diye niye yalvarıyorlar?

VAZ GEÇMİYORLAR:

Rum Yönetiminin, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerine katılan veya rol alan özel ve tüzel kişilerin isimlerini AB’nin yüksek temsilcisi Josep Borrell’e  bildirmiş, bunlar hakkında mal varlıklarının dondurulması ve AB hükümranlığına girişlerinin yasaklanması gibi hukuki işlem başlatılması için kolları sıvamış. Rum Dışişleri Bakanı Hristodulidis bugün, Dış Konular Konseyi’nde  yaptırım önlemlerinin aktifleştirilmesi ve belirlenen isimlerin sunulması prosedürünü netleştirmeye çalışacak. Lahey’e başvuru gibi bir uçuk faaliyet daha. Uluslararası toplumun Türkiye ile bir uzlaşma arayışına girdiğinin fakında değiller galiba.

YİNE MARAŞ:

Uzun süredir gündemimizden düşen Kapalı Maraş konusunda açıklama yapan Vakıflar İdaresi Genel Müdürü Benter , 4 bin 500 dönümlük alan sahip Kapalı Maraş’ın tamamının vakıf malı olduğunu söyleyerek kapalı Maraş’ın Lala Mustafa Paşanın mirası olduğunu belirtti. Öyle görünüyor ki Maraş konusunu iki taraf değil, uluslararası mahkemeler çözecek…

YENİDEN TARIŞILMALI:

Lefkoşa, Girne derken bu kez de bir taciz suçlaması Lapta’dan geldi. Yıllar önce Meclis, bu tür suçlar için “hadım yasası” çıkarmak için bir girişimde bulunmuş ancak, sonuçsuz kalmıştı. Bence bu konu yeiden tartışılıp hayata geçirilmeli. Çünkü başka caydırıcı bir unsur kalmadı. Bildiğim kadar bu yasa 2016 yılından beridir Türkiye’de uygulanıyor…

 MART’A KADAR RAHATIZ:

Ekonomi ve Enerji Bakanı Hasan Taçoy, Aralık ayına kadar zam yapmayacakları kararını 2020 Mart ayına kadar uzattıklarını ifade etti. Yani Mart’a kadar elektrik konusunda rahat olun diyor Taçoy. Mart’tan sonra ne mi olur derseniz, hepsinin acısını Mart ayında çıkaracaklarından süpheniz olmasın  derim…

ZİRVEDEKİLER

Serhan Aktunç: “Yeni umutlar ile Meclis’e giren yeni vekillerimiz… Adaleti, sosyal devleti savunan partilerimiz…Topluma, banka karlarını daha da yükseltmelerine yol açacak değişikliği onayladı…

Sokağa çıkın, halkı dinleyin biraz, ne halde olduklarını görün, nasıl yaşadıklarını anlayın… ‘Ulusal Birlik’ bu şekilde sağlanmaz, ‘Halkın Partisi’ halk için var olmak demektir, ‘Cumhuriyet’ toplum için vardır ve halksız bir yere varamazsınız…”

DİPTEKİLER

DİKO ve EDEK: Bu iki parti Meclis’e taşıdıkları yasa tasarısı ile Kıbrıs Cumhuriyeti yurttaşı olmak veya yurttaşı kalabilmeyi KKTC yurttaşlığını reddetme şartına bağlamak için çaba harcıyorlar. Amaç Kıbruıslı Türklerin Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığını reddetmeleri. Çünkü kuzeyde yaşayan ve geçimini buradan sağlayan bizlerin KKTC vatandaşlığını reddetmeyeceğimizi iyi biliyorlar. Bu şart adada bir çöümü değil, bölünmey

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar