Placido Domingo’dan gelen mektup da işe yaramadı... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
Köşe Yazarları

Placido Domingo’dan gelen mektup da işe yaramadı…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Geçtiğimiz günlerde ara bölgede yıkılan St. Jacob’s kilisesi’nden bahsederken, Avrupa Birliği Kültür varlıkları Federasyonu Europa Nostra’nın, 2013’de St. Jacob da dahil, ara bölgedeki tarihi eserleri “En çok tehlike altındaki 7 bölgeden biri” ilan etmiş olduğunu da hatırlatmıştım.

Dün bu konuda bir mektuba rastladım.


Yazan, Europanostra için faaliyet gösteren, ünlü İspanyol Tenor Placido Domingo.

Mektup, adadaki iki lidere, Akıncı ve Anastasiadis’e hitaben yazılmış.

Lefkoşa ara bölgede yıkılmakta olan tarihi binalara önem verilmesini, bugün yer alan ikili görüşmede konunun ele alınmasını istiyor.

Son yıkılan kiliseye işaret ederek, konunun ivediliğini vurguluyor, Europanostra’nın yine iki lidere 29 Kasım’da yazdığı mektupta bu kilisenin durumuna dikkat çektiğini de hatırlatıyor.

Nitekim o mektuplar geldi, liderler bölgeleri ziyaret de ettiler ama kilise de yıkıldı.

Şimdi, iki toplumlu Kültürel Miras Teknik Komitesi’nin, kilisenin tamamen yıkılmasına karşı alınacak önlemler ve 17. yüzyıldan kalma St. George kilisesinin de restorasyonu için bölgeye girmesine izin verilmesini talep ediyor…

Şubat başında kilise yıkıldığında, Ortadoğu’daki vandallardan ne farkımız var demiştim.

Aynı görüşüm devam ediyor.

İşte bu mektubun hedeflediği Akıncı-Anastasiadis görüşmesi dün yapıldı.

Hiç beklemediğimiz halde, güzel sonuçları oldu.

Telefon, elektrik, mayınlar, resimler, kayıtlar önemli konular.

Ancak Domingo’nun mektubunda AB adına yaptığı müracaat anlaşılan ele alınmamış.

Ve öyle görünüyor ki, ara bölge yıkılmaya devam edecek.

Bu lanet çözümsüzlük, bu lanet siyaset dünya mirasını da yok ediyor.

İki toplumun yararına bir takım adımlar atılmaya başlandığına göre, bu konuyu da ele almak gerekmez mi?

Konuştuğumuz konu, bir dünya mirası…

 

 

SAKIN TÜRKİYE’DE HASTALANMAYIN…

Faiz Sucuoğlu’nun Meclis’te ikinci kez gündeme getirdiği bir konu var…

KKTC vatandaşlarının Türkiye’deki sağlık sorunları ve maliyetleri.

İki ay önce başımıza geldiği için biliyoruz…

150 liralık bir bedeli olan doktor muayenesi için hastane sizden 450 lira istiyor.

“Neden?” diye soruyorsunuz, Sağlık Turizmi adı altında, tüm yabancılara uygulanan tarifeye girdiğimiz söyleniyor.

Korkunç bir rakam.

Hem bizim için, hem de Türkiye’ye giden turistler için…

Türkiye-KKTC Sağlık bakanları arasında, yarım yüzyıldır yapılan işbirliği, iyi niyet, şu, bu anlaşmaları olduğu halde, böyle bir uygulama olabilir mi?

Varmış, hem de çok uzun zamandır.

Bakan Filiz Besim, 2014’de yapılan bir protokolden söz etti. KKTC hastanelerinin TC vatandaşlarına ücretsiz bakabilmesini öngören bir protokolmüş.

Peki bunun mütekabiliyeti yok mu?

Olması gerekmez mi?

Bakan, iki ülkenin sisteminin birbirini göreceği bir çalışma yürütüldüğünü falan da söyledi ama, bence iki imzalı, iki satırlık bir protokole hız verilmesinde fayda var.

Çünkü her gün birileri bu ciddi sorunla karşılaşıyor…

 

YERİN KULAĞI VAR

OLMAYACAK DUAYA AMİN:

Özellikle sağ kesim iki devletli çözüm formülünü dillerine doladılar. Nasıl olacak, sonucu bugünden kötü mü olacak, düşünen yok. Koro halinde “iki ayrı devlet” diye haykırıyorlar. 36 yaşında bir devletimiz var, bugüne kadar tanınması için ne yaptık konuşmaktan başka. İş vatan, millet, bayrağa geldi mi nutuk atmaya bayılıyoruz ama, bunun gereğini yapmaya gelince sus pus oluyoruz. Aslında onlar da bu dediklerinin olmayacağını, dünyanın buna izin vermeyeceğini çok iyi biliyorlar ama, maksat muhalefet olsun…

 

KALDIRIN O ZAMAN:

UBP Genel Başkanı Ersin Tatar, “federal çözüme karşı en az 35 milletvekili var” iddiasında bulundu Meclis’teki konuşmasında. Eğer bu konuda kararlıysalar bir önerge versinler ve KKTC’nin kuruluş bildirgesinin başında yer alan “federal çözüm” kararını kaldırsınlar. 35 vekil ile bu değişikliği yapabilirler. Benim önerim eğer ciddiyseler ilk toplantıda bu konuyu gündeme getirmeleridir…

 

SUÇLULARIN İADESİ DE ÖNEMLİYDİ:

Kudret Özersay, dün liderler görüşmesinin hemen ardından bir yorum yaptı ve işbirliğinin hidrokarbon ve suçluların iadesi gibi başka konularda yapılması gerektiğini söyledi. Anastasiadis, hidrokarbon konusunu asla masaya getirmez. Adam doğal gaza tek başına sahip olmak için federasyondan vaz geçti. Ama suçluların iadesi çok önemli. İşte yine kuzeyde cinayetten aranan biri, güneyde yakalandı. Bir yılda bu kaçıncı olay. Adanın suç cenneti olması iki tarafı da rahatsız etmesi gereken bir durum…

 

YASAL DÜZENLEMENİN ETKİSİ VAR:

İş kazalarının artmasında, Ceza Yasası’nda yapılan son düzenlemenin etkisi olduğu konuşuluyor. Yasa düzenlemesiyle, müteahhitler, doktorlar ve sürücülerin dahil olduğu “Dikkatsizlik ve tedbirsizlikle ölüme neden olma” davalarında, sürücüler hariç diğerlerinin tutuksuz yargılanması, ceza üst sınırının 7’den 4 yıla indirilmesi, tek yargıçla, tutuksuz yargılanmaları kuralı getirilmiş. Şimdi siz bundan sonra kalkın da, müteahhitleri önlem almaya zorlayın. İşte son olayda tutuklananlar, ertesi gün serbest bırakıldı, bitti, gitti…

 

YÜZDE 60’I KAÇAK:

Taşeronlar Birliği Başkanı Osman Amca, Yenidüzen gazetesine yaptığı açıklamada, inşaatlarda çalışnaların yüzde 60’ının kaçak olduğunu iddia etti. Eğer bu iddia doğruysa korkunç bir rakam. Osman Amca’nın iddia ettiği bu rakamı devlet bilmiyor mu? Eğer biliyorsa ne gibi bir uygulama yapıyor bilmiyoruz. Buradan çıkan sonuç, inşaatlardaki denetimlerin tam olarak yapılmadığıdır…

 

ÖNCEDEN NİYE AÇIKLAMADINIZ:

Güney Kıbrıs’ta 13 kişinin öldüğü domuz gribinin kuzeyde olmadığı yönünde bir hava estirilemesi pek inandırıcı değildi. Sağlık Bakanlığı bugüne kadar da hiç bir açıklama yapmamıştı. UBP milletvekili Faiz Sucuoğlu’nun dün Meclis’te ortaya koyduğu bazı veriler sonrası Sağlık Bakanı Besim, KKTC’de 6 domuz gribi teşhisinin yapıldığını ve hastalardan beşinin tedavi edildiğini, bir hastanın ise hayatını kaybettiğini açıkladı. İyi de toplumun bunu bilmesi gerekmez miydi Sayın Bakan.

ZİRVEDEKİLER

Cenk Mutluyakalı: “Gazoz içerken dahi aklın bir köşesinde ‘taksim vardı. Adanın bölünmesi!Üstelik ne kadar manidar, ‘Türk’ten Türk’e kampanyasıyla doğan bir içecek, ‘Türk’ün Türk’e ambargosuyla kapandı. Tam da Kıbrıslı Türklerin hali! Adını taksimden alan kola…Taksimle kapısına kilit vurdu”...

DİPTEKİLER

Atık Yönetimiymiş: Şu atıklar konusunda hiç konuşacak yüzümüz yok aslında. Bütün dünya tonla çalışma yapar, uygulamalarını geliştirirken, bizde söz konusu bile değil. Ama Çevre Bakanımız gitmiş Antalya’da Atık Yönetimi Zirvesi’ne katılmış. Merak ettim hangi uygulamadan söz etti acaba? Yöntem belli, Türkiye’deki ÇEVKO benzeri bir kurumu işadamlarına, sanayicilere zorla yasayla kurduracak, takip edeceksin. Var mı bizde o otorite? Yok. Onun için de pislik içinde yüzüyoruz.

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar