PAZAR SOHBETİMDİR: (TMT VE EOKA)   - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
Köşe Yazarları

PAZAR SOHBETİMDİR: (TMT VE EOKA)  

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Bir hafta geçti.. Önce Toplum liderimiz rahmetlik  Dr. Fazıl Küçük’ü andıktı.. Ardından bir diğer toplum liderimiz rahmetlik Rauf Denktaş’ı..

Bu iki önderimize gelene dek Kıbrıs Türk halkını (çoğunluğunca) bir araya getirmeyi ötesi hiçbir lider başaramadıydı..


Onları da rahmetle anarım ama. Ki yetiştiklerim arasında görüp tanıdıklarım  da vardı. Mesela Necati Özkan.. Osman Örek.. Muhalif cephenin en inatçısı İhsan Ali..

Bu ağabeylerimiz her şeyden önce İngiliz sömürge yönetimiyle mücadele etmek zorunda kaldılardı..

Rum toplum saflarında ise  ayni İngilize karşı mücadele eden bir başka lider de Başpiskopos Makarios’tu. Ve tabi kendisiyle birlikte, sonraları Akritas planını da yapacak olanlardan  Kleridis, Papadopulos, Grivas gibileri..

Yalnız bir ayrıntıya “dikkat” diyorum.. Çünkü Türk ve Rum mücadele tarihlerini okumuş da olsak ya okuduklarımızdan kaynaklı yanlışlardan yada işittiklerimizin yalanlarından dolayı  “yanlış  yorumlar yapıyoruz.”

Bu yargıya varırken    parantez açıp bir hatırlatma yapayım.

*****

(RUMLARIN  EOKA’sına dolayısıyla Türk halkına saldırılarına karşılık, biz de kendi bünyemizde “Türk Mukavemet Teşkilatı”nı kurduktu.                                                       Rum’un Eokacı’ları İngilizle hesaplaşmalarını bitirdikten sonra bu kez Türk halkına yöneldilerdi..                                     Çünkü Eoka “enosisi” yani “adanın Yunanistan’a ilhakını gerçekleştirmek” için kurulduydu. Çok doğal olarak da  İngiliz sömürgesi kadar, Enosise karşı tavır koyan Türk toplumunu  da saf dışı  etmeliydi ki “megali idea” gerçekleşmiş olsundu..

Şimdi ortada bu kadar yalın ve kabul görmüş bir gerçek varken; iki halkın ulusal mücadelelerini “kendi halklarına zulümde bulunan, terör estiren ‘yeraltı teşkilatları’ olarak nitelendirmek; en azından Kıbrıs Türk halkı yönünden   uğruna savaştığı özgürlük ve egemenliğine tükürmekten öte ne olabilir ki?

BU yargıdan hareketle yazıyorum: “İngiliz sömürge döneminde Rum halkının tabi ki İngiliz’e savaş ilan edecek hali olamazdı!.    O mücadele elbette İRA gibi şimdilerin Katalan’ları gibi gelişecekti..

Nitekim EOKA da TMT de kendilerini “gizleyerek” faaliyetlerini sürdürdülerdi.. Her iki toplum kartlarında      da    bu “teşkilatlanmalar” ulusal bağımsızlık mücadelesi” olarak kutsandı.. Bu nedenle  EOKA  hâlâ Güney’deki Rum okullarında anılan  bir milli kuruluş teşkilatıdır.

Bizde ise “TMT gitgide “eli kanlı teşkilat!”olarak da anılmaya başladı!

Nitekim bu konuda Rumlar da  kitap yazdılar. Mesela Makarios Druşotis’in EOKA kitabı.

Okuduğunuzda bu Rum Teşkilatının İngiliz sömürgesine karşı  nasıl mücadele ettiğini öğrenirsiniz.

 KKTC’de de TMT üzerine kitaplar yazıldı. Sonuncusunu bir süre önce okudumdu. “Sevapları ve Günahlarıyla TMT” adlı Kitap.  Kapağında “parmaklarıyla kapalı avucundan  kan damlalarıyla   çiçeklerin birlikte aktığı bir kompozisyon” var..

İçeriğinde ise TMT tarafından öldürülen Türkler! Sanısınız ki TMT Enosise karşı kurulmuş bir ulusal direnişin örgütsel teşkilatı değil; Türk halkına korku salıp masum insanları kıyan bir terör örgütüydü!

Nitekim kitabın  içeriğinde TMT tarafından öldürülen yurttaşlarımızın hikâyeleri anlatılmaktadır!

Makarios Druşotis’in EOKA adlı kitabını okuyalı ise yıllar oldu.. Eoka’nın Rum toplumu arasında  yarattığı anarşi ve komünistlere yönelik kıyımı,   bir bağımsızlık mücadelesinde “olması gerekenler” olarak yumuşak ifadelerle geçiştirilirken; İngilize yönelik mücadele ise “kahraman EOKA  savaşçılarının” menkıbeleri  olarak takdim edildi…

Kısaca bizim için TMT faşist bir “örgüt” olarak lanse edilirken, Rum’lar tutun ki EOKA’ı hâlâ ELAM gibi örgütlerle yaşatıyor,  hatta okullarında müfredata sokup ders haline getiriyorlar!                                                    Ve her yıl da kahramanlarını mezarları başında anıyorlar! Bizse TMT mesuplarımızı karalıyoruz!

*****

LİDERLERİMİZE dönüyorum: Onlar Kıbrıs Türk davasını, İngiliz’e Rum’a karşı savunan,  “halkların  kendi kaderlerini tayin haklarında” Kıbrıs adasında da en az Rum kadar özgürlük ve egemenlik hakkına sahip olduklarını haykıran liderlerdi..                                                         Ne var ki davalarını  Türkiye’ye kabul ettirebilme yollarında çok terlediler! Çok dışlandılar! Hatta horlandılar bile!

Sonuç ortadadır ama.. Kıbrıs bir Yunan adası olmadı!

Kıbrıs Rum çoğunluğunun egemenliğinde bir devlet de olmadı!

Fakat Kıbrıs Kuzey’de Türk halkının özgür ve egemen devleti oldu..

Denktaş’a, Dr. Küçük’e bu nedenle minnettarız.. Bize bir devlet hediye ettikleri için…

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar