PAZAR SOHBETİMDİR: (CASUS TELEFONLAR!) - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Mart 28, 2024
Köşe Yazarları

PAZAR SOHBETİMDİR: (CASUS TELEFONLAR!)

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

 “Zürih Londra Anlaşmaları sonucunda kurulan “Kıbrıs Cumhuriyetini,” Cumhurbaşkanı olmasına karşın, Makarios hiç sevmediydi! Hele Dr. Küçük’ün “veto” hakkıyla “yardımcısı” olarak yanına kurulmasına, bizim o yıllardaki laflamalarımızla “çatladıydı!”

Doğrusu ya bırakın KC’ini sevmeyi, kabullenecek yanı da yoktu! Ne bizim ne Makarios için..


Çünkü Rum için Eoka ile başlatılan mücadele ile varılan hedef tam bir fiyaskoydu! Tek iyi yanı sömürge idaresinin bertaraf edilmesiydi ama onu bile, İngiliz’e Dikelya ile Ağroturda verilen koçanlı askeri üsler karşılığında anca başarabilmişti!

Kaldı ki Makarios için asıl facia Türk halkını Kıbrıs Cumhuriyetinin ortağı yapmak zorunda kalmasıydı!

“Hey gidi “mücadele” denmez de ne denirdi! Sen yıllarca İngiliz askerleriyle vuruş, öl öldür, sürgünlerde hayat törpüle fakat sonunda ola gele adayı parça körçe eden bir “üniter devlet” modeliyle, üstelik bu kez Türk toplumunu da kapsamına alacak bir yeni siyaset ucubesi haline getir!

*****

ENOSİS diyerek çıktığı yolda başına gelebilecek en büyük “kazaya” uğrayan Makarios’un KC’ini benimsemesi mümkün değildi.. Nitekim dayanamadığı yerde, 1963 de “Türkiye’deki Türklerin adadaki uzantıları olan Türkler son ferdine kadar adadan çekip gitmedikçe EOKA görevini yapmış sayılmayacaktır” diyen Makarios, kapsamında soykırımın da olduğu Akritas Planı çerçevesinde Türklere yönelik yeni bir saldırı başlattıydı!

Fakat bu son kozunu kullanmak da işe yaramadı! Çünkü artık Türkiye Kıbrıs Türk halkının “garantörüydü” ve Makarios için Kıbrıs’a yönelik “megali idea” hedefli “Enosis” tümden bir hayal olarak kalacaktı! *****EĞER 1974’de Türkiye olmasaydı, çoğu “entel gevezelerimizle globalistler” çoktan Rumlar tarafından öbür dünyaya postalanacakları gerçeğine karşın; yukarıda anlattıklarımı işitmek bile istemezler! Hem de Ortadoğu ile Doğu Akdeniz’de bir yangının orta yerinde bulunmalarına ve en küçük bir kıvılcımın buralara da sıçraması halinde, kendileri de yakacağı gerçeğine karşın!

Ha! Kıbrıs’ın o kanlı gerçeklerini artık yetiştirdikleri çocukları hiç bilmez çünkü “faşizmmiş!”

*****

PEKİ neden ben o “mücadele günlerini” sanki çok sırasıymış gibi yeniden yazdım? Şunun için:

Hani “kanlı” dediğimiz, Türklerin köy ve kasabalarından başlarını bile uzatamadığı, yolculuk yapamadığı, 1963’ler sonrası Rum saldırılarının soykırımla da beterince korkunç katliamlara dönüşen “karanlık dönemleri” vardı ya! ne oluyordu bilir misiniz?

Her öğle üzeri Türkçe haber de yayınlayan Rum radyosu, (Kıbrıs Radyo Yayın Korporasyonu) Rumların asla giremediği, Türklerin katiyen dışına çıkamadıkları “kapalı bölge” durumuna gelmiş Mağusa’dan da türlü çeşitli haberler yayınlıyordu ki küçücük surlar içinde bizim bile işitip bilmediğimiz fakat gerçekten olmuş hikâyeleriyle!

Yani ne? Mağusa surlar içindeki bazı Türkler Limanda Türk-Rum işçilerinden bazıları birlikte çalışırlarken, çok kısaca “casusluk” yapıyorlardı! Mağusa’da olup bitenleri “kendileri gibi görevli” bazı Rumlara” anlatıyorlar, onlar da gerekli yerlere aktardıktan sonra uygun olanlar Rum radyosunda haber haline geliyorlardı!

Bu haberler başka türlü sızdırılamazdı çünkü Mağusa surlar içinde dışa açık fakat denetimli sadece iki telefon vardı. Biri “Sancakta” biri de bizim “Cambulat Radyosu Haberler Merkezinde.” Yani aç telefonu anlat gitsin olamazdı.

Buna karşın Rum radyosu her gün Mağusa’daki aşk meşk hikâyelerinden kim kiminle ilişkilidir.. “Paşa” dün kimi içeri sokup dövdü.. Nerede silahlı mücahit görüldü.. Kim dairedeki müdürü ile takıştı.. Kim içeri tıkıldı…

Vallahi biz bile söz konusu bu türlü çeşitli haberleri “Rum’un Türkçe yayın yapan (ki her gün Türkiye’yi işaretle yüz defa “bekledim de gelmedin” şarkısını çalardı) öğrenirdik!

Çok önemli değildi ama bazen mide bulandırıcı, onur kırıcı haberler de yayılırdı!

Nereden nereye geldim? Aşağıda söyleyim:

*****

SONUNDA yılan hikâyesine dönmüşlüğü ile artık baş ağrıtmaya başlayan şu Kuzey-Güney-Kıbrıs arasında devreye sokulacak “Roaming SMS telefon bağlantısı” gerçek oluyor.

Bundan sonra aç telefonu Kuzey’den Güney’e dilediğin kişiyle dilediğince konuş! İnterneti de çatır çatır kullan.. Hatta aç telefonu Güney’deki lokantaya, gelsin en kalitelisinden kebabınız!

Yani hayatlarımız bir değişecek, bir düzelecek, bir iyileşecek ki..

Yalnız unutmayın: “Telefon ayni zamanda casustur!”

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar