PAZAR SOHBETİMDİR: (“BÜYÜK” OLMAK!) - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

PAZAR SOHBETİMDİR: (“BÜYÜK” OLMAK!)

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Eskiden “mutadımız veçhile” derdik. Anlamı, “her zamanki gibi yada tabiatımız icabı falan” olmalı..

Pazar günleri haftanın ağır ve yorucu haberlerinden soyunmak  ihtiyacından olacak, “Pazar Sohbetimizdir” deyip siyaset dışı konuları yazarız da…


İnanır mısınız, onca yıllara karşın doğrusu ya nasıl tekdüze, basit, kısır bir hayat yaşamışız ki yazacak önemde, anlatılacak değerde  konu da kalmadı!

Meğer “Kıbrıs” sandığımızdan da küçükmüş!

Meğer geriye dönüp bakarken, “ne günlerdi o günler” dediklerimiz, gazete sayfalarının “köşelerinde” beş on  günlük sermayeden öte değillermiş!

…Nitekim, Hoca Nasrettin  mi söylemiş yoksa birileri mi? Demiş ki “öldüğümde mezar taşıma, “Yetmiş yaşında öldü üç dört yıl yaşadı diye yazın!”

Doğru olmalı. Bir ömür yaşamak başkadır, “gerçekten yaşamak” başka.                                                       *****

      BU nedenle Sn. Akıncıya takılacağım: Geçtiğimiz hafta bir demecinde, adadaki iki halkın devre devre  çok acılar çektiğini,  Rum’ların da 1974’de mağdur olduklarını…     Falan vurguladıydı da “acıma ile insanlık” karışımı bu duyguları aklın mihenk taşına vurmak gereğini duyduğumda, ağzımdan gayriihtiyari şu sözler döküldüydü:

“Yapmayın Sn. Akıncı! Adamlar ne çektilerse Enosis hülyalarından dolayı kendi kendilerini kıymak pahasına çektiler de bize de çektirmeye ve hâlâ çektirmeye ne hakları vardı ne hakları vardır?”

Ki her zaman onlar “saldıran, kıyan, öldüren…” Ve her zaman bizler “kıyılan, ölen!..”

“Her zamanı” geçtik.. Hâlâ devam etmiyor mu bu saldırılar, bu düşmanlık, Türk halkının  haklarını  çiğnemeler..

“Eee ama biz de onlara yaptık!” Ne yaptık Allahınızı severseniz!

*****

HELE şimdilerde, artık Kıbrıs sorunu  da yetmedi!                                                      Sınırları dışına kaydı taştı, bir Doğu Akdeniz meselesi oldu!                               Nitekim şu “hidrokarbon yatakları” ile uğruna koptu kopacak arbedeye bakın!

Bir ömrü küçük dünyamız Kıbrıs’ta siyasi ve savaşlı sorunları,  yokluk ve acılarının büyük külfetiyle yaşamak yetmed yani!

Şimdi de Doğu Akdeniz’e taşındık Rum ile  kavga etmek için! Kaldı ki “Kıbrıs sorununa bundan sonra çözüm buluna!”

*****

EVET  Doğu Akdeniz’de koptu kopacak diye beklediğimiz o büyük dalaşın ayak seslerini artık çok daha yakınımızda duymaktayız!

Çünkü “onlar da çok acı çekti” dedikleri Rumların Güney Kıbrıs Yönetimi, bu kez de hiçbir devrede dikkate almadığı, ikinci sınıf bir azınlık olarak gördüğü    Türk tarafını, Doğu Akdeniz’deki Münhasır Ekonomik Bölgelerinin dışında tutarak, Hidrokarbon yataklarına sahiplik koydu..

Yetmedi Amerika’nın  Noble Energe’i ile anlaşarak tek başına 9 milyarlık gelirin üzerine oturdu.

…Ve Türkiye ayağa kalktı. Dedi ki Erdoğan “Kıbrıslı Türklerin haklarını yedirmeyiz..”

(Pöö Sn. Erdoğan, siz İsrail,  Suriye ile kavga eder, Irak içlerinde savaşır, durduk yerde 3 milyon mültecinin kahrını çekmek zorunda kalır, Rus’un S-400  füzeleri nedeniyle Amerika ile ipleri iyice gererken falan…  Rumun yemediği hakkımız mı kaldı sanırsınız!

Sonuncusu (ki hiçbir zaman “son” olmayacak,) Doğu Akdeniz’de Türk halkını yok sayarak parsel parsel kendi aidiyetine geçirip gaza ulaşmayı becermesi oldu!

Ki biz Kıbrıs Türk halkı bu gelişmeler olurken  Annan planına evet diyor, ayni Rum’a İsviçre’de çözüm için yalvar yakar oluyorduk!

*****

      BİR kez daha fakat bu kez Kıbrıs’ın dışında, Doğu Akdeniz’de de  kaçırdık treni. Ki o 9 milyar doların en az 3 milyar doları bizim hakkımızdır..

Da nasıl alacağız? Yarın Afrodit yatağından çıkacak gaz Mısır’a, oradan AB’ye sevk edilirken ne yapacağız?

Mesela savaşacak mıyız? Vuracak, kıracak dökecek miyiz?                                                      Hiç birini yapamadan, (zaten yapılması da akıl mantık işi değil) Kıbrıs sorununda olduğu gibi, hidrokarbon olayında da kaybedeceğiz!

Yazık ki yazık!                                            Fakat yine de bir şey öğrendik: Büyük ülke olmak için Türkiye gibi çok büyük coğrafyaya sahip olmak  gerekmiyor. Kıbrıs gibi küçük bir adanın Güney’ine sıkışmış Rum toplumu kadar olmak da yetiyor bazen..

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar