Patates başlangıç olabilir mi? - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 27, 2024
Köşe Yazarları

Patates başlangıç olabilir mi?

Köş, MoreketMehmet Moreket

Türkiye, sıfır gümrükle 200 bin ton patates ithal edeceğini açıkladı.

Bu yıl patates üretiminin beklenenin üstünde olduğunu bildiğimden, asıl ihracatçının bizim olmamız gerektiğini düşündüm ve umutlandım.


Türkiye’yle gümrük birliğinin gereğini herkes görüyor.

Kimsenin böyle bir şeye itirazı olamaz, olmamalı.

Sürekli yazdığım bir konu. Geçen ayki bir yazımda, tarım ürünlerinin AB ile gümrük birliği kapsamı dışında olduğunu bir kere daha dile getirmiş, “devlet de bir miktar gelirinden vaz geçecekse geçecek” demiştim.

En azından Türkiye’nin tek taraflı olarak gümrüğü sıfırlaması önemli bir gelişme olacaktı.

Böylece KKTC’de üretilen ürünler, çok daha ucuza Türkiye’ye girebilecekti.

Şimdi Türkiye Cumhuriyeti devleti, piyasada patates sıkıntısı ve fiyatların bir yılda % 135 artması nedeniyle, kendi gümrük gelirinden feragat ediyor, sıfır gümrükle mal ithal edeceğini açıklıyor.

Tabii sadece 20 Nisan’a kadar.

Ama bir başlangıç.

Eğer biz burada doğru bir planlama yapar, kaliteyi devlet olarak iyi denetler ve fırsatçılığın önünü keser, aracısız ihracatı başlatabilirsek, devamı için de söz söyleyecek yüzümüz olacak.

Bakın geçen yaz, Türkiye Suriye’den tam 4 bin ton patates ithal etmiş.

O pazarı niye biz almayalım?

Üstelik bizim patatesimiz Türkiye’de çok fazla itibar gören bir ürün. Marketlerin, özel, niş ürünler satılan bölümlerinde altın fiyatına satılıyorken.

Türkiye Tarım Kredi Kooperatiflerinin Kıbrıs ürünlerini ithal etme yönündeki iradesi de, Türkiye Cumhurbaşkan Yardımcısı Fuat Oktay’ıın “üretimi artırmaya yönelik yeni ekonomik model” söylemi de ortada.

Şimdi bakıyorum, “Eh, bu durumda biz patatesi bulamayacağız, pahalı yiyeceğiz” gibi yorumlar yapılıyor.

Be kardeşim, zaten bunu hep yapmıyor muyuz? Geçen yıl da güneye ihracat yapıldığı için patatessiz kalmadık mı?

Bir başlangıç yapılacak. Pazarı yeterli olursa, üretim de ona göre artar.

Her şeyi kendi bakış açımızla çarpıtmakta üstümüze yoktur.

Bir de gümrüklerde TL kullanımına geçilebilse…

Ve en önemlisi, iki ülke arasında bir Serbest Ticaret Anlaşması yapılabilse….

Çok daha ucuza, daha fazla miktarda ürün satacağız.

Türkiye de KKTC de, bizim kendi ayaklarımız üstünde durmamız hedefini paylaştığına göre, birinci öncelik bunlar olması gerekmez mi?

 

 

TERLİKLE…

Çalışma Dairesi müfettişi, Cumartesi günü hayatını kaybeden işçi hakkında rapor yazıyor.

İşçinin, “kişisel koruması olmadan, ayağında terliklerle ve baretsiz olarak” çalıştığını tespit ediyor.

İnşaatta çalışan bir insan, bu şartlarda nasıl hayatta kalsın ki?

Ölüm olmadan denetim yapılsaydı, yine bir iş kazası ile ölümün önüne geçilseydi diye söyleniyor insan.

Tamam, denetim yetersiz.

Ama ya o inşaatın müteahhidi? Haydi devletin kurallarını sallamazlar ama, bir insanın can güvenliğine karşı böyle bir duyarsızlık, böyle bir kontrolsüzlük olabilir mi?

Üstelik de mahkemede, haklarındaki ihmal iddialarını ve iş sağlığı ve güvenliği yasasına aykırı hareket suçlamalarını reddediyorlar.

Nasıl bir cesaret, nasıl bir kendine güven? Böyle gelmiş, böyle gider. Öyle alıştılar çünkü.

Çalışma Dairesi’nin raporu, var olan yasalara göre en yüksek cezanın verilmesini sağlamalı.

 

YERİN KULAĞI VAR

 

TEK ŞERİTLİ YOLLARDA DİKKAT: Geçen hafta 3 canı da trafiğe kurban verdik. Dünya ortalamalarının çok üstünde bir oran bu. Dikkat ettiniz mi, geçen hafta meydana gelen ölümlü ve yaralanmalı kazaların neredeyse tamamı, tek gidiş-geliş olan yollarda meydana geldi. Ve yine hemen hepsi de, sağ şeride geçme nedeniyle. Öyle uzun uzun tetkiklere, araştırmalara lüzum yok. Durum meydanda. Yollar güvensiz, insanlar dikkatsiz, umursamaz.

 

İŞTE PORTAKAL: Bu yıl Türkiye’de portakal rekoltesi düşmüş. Ne olmuş, KKTC bu yıl Türkiye’ye hiç olmadığı kadar portakal ihraç etmiş. İşte beklenmedik bir Pazar. Ama sürdürülebilir mi? Değil. Antalya’nın portakalından çok daha pahalıya satıldığı kesin. Oturup, ah vah edeceğimize bu teknik sorunların çözümüne baksak, üretici de ağlamayacak.

 

ACİL ÖNLEM: Lefke’ye güneyden gelen köpüklü, mavi suyun tahlilleri henüz çıkmadı ama, tüm birimlerin ortak çalışmasıyla, suyun önünün setlerle kesilerek, suyun bir gölette hapsedilmesi, en azından acil bir tedbir oldu. Bravo. İstenirse, neler yapılabiliyor.

 

GARANTİLERİ KONUŞACAKLAR:

Filelefteros gazetesi,Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile Yunanistan Dışişleri Bakanı Katrugalos 21 Mart’ta Kıbrıs’taki garantiler konusunu görüşmek üzere 21 Mart’ta buluşacaklarını iddia etti. Erdoğan- Çipras görüşmesinden sonra ortaya atılan bu iddia doğruysa önemli bir gelişme. Türk tarafının görüşme masasında olmazsa olmazları arasında olan garantiler konusunda yeni bir takım adımlar atılır mı bekleyip göreceğiz…

 

NEDENİNİ AÇIKLASIN:

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Barış Burcu, çözümün federal zeminde olacağının 11 Şubat 2014’te Derviş Eroğlu ile Anastasiadis’in ortak belgesinde yer aldığını hatırlatarak,  “Şimdi yaptığı yazılı açıklamalarda iddia ettiği gibi eğer bunlar toplum için tuzaksa, Sayın Eroğlu tüm bunların altına neden imza attı?” diyor. Eroğlu gerçekten samimiyse, bu soruların cevabını ve o imzayı neden attığını bu topluma açıklamak zorunda…

 

ÖLÜM BU KADAR MI UCUZ:

Hafta sonu meydana gelen ölümlü trafik kazası sonrası tutuklanan kadın sürücü, “Ön yolcu koltuğundaki cep telefonunu almaya çalışırken sağ şeride geçip, kaza yaptığını” şöylemiş. Bu ne ilk, ne de son örnek olacak. Ne varsa o cep telefonlarında anlamadım. Özellikle gençler trafik ışıklarında duruduklarında bile hemen cep telefonlarına sarılıyorlar. Yerin dibine batsın telefonunuz…

ZİRVEDEKİLER

Başaran Düzgün: “Türkiye’den KKTC’ye gelen kumarcılar ucuz biletlerle uçuyorlarmış. Kumarhaneler sezon başında ucuz fiyata uçaklarda koltuk kapatıyorlarmış. Aradaki fark diğer koltuklara yansıtılıyormuş. Anlayacağınız kumarcıların ucuz biletlerinin farkını biz ödüyoruz. Eee kumarcıların harcadığı elektriğin farkını da biz ödüyoruz. Teşvikli ucuz elektrik kullanıyorlar. Elektrik Kurumu onlardan kaybettiği parayı diğer faturalara yansıtıyor. Kumarhaneler hertürlü malzemeyi gümrüksüz bir şekilde yurt dışından getiriyorlar. Üstüne üstlük kumarhanelerin sahipleri vergi de ödemiyorlar. Onların yerine biz vergi ödüyoruz. Kıbrıs’ın Kuzeyinde kurulan ekonomik düzen işte böyle birşeydir”…

 DİPTEKİLER

Hüseyin Özgürgün: Son günlerde diline dolamış, “Ben siyaseti bıraktım, geri de dönmem”  falan diyor. Tamam kardeşim, dönme istersen de, sen hali hazırda milletvekilisin. “Ben bıraktım” demek, Meclis’e gelmemene gerekçe olamaz. Çünkü maaşı tıkır tıkır alıyorsun. Bugüne kadar yoklamalara katılmama rekoru kırmış durumda. Var mı böyle bir lüksü? Ya da herhangi bir yaptırımı? Meclis Başkanlığı bu sözlerden sonra daha ne kadar bekleyecek?

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar