Özelleştirme Sevdalıları Utansın! - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
Köşe Yazarları

Özelleştirme Sevdalıları Utansın!

“Yapısal Dönüşüm Programı” adı verilen, kamunun elindeki son kaynakları da peşkeş çekme amacını taşıyan ve 2016-2018 yıllarını kapsayan “Özelleştirme Paketi” göstermelik bir sürü madde içermesi yanında esasen; enerji, haberleşme ve ulaşım sektörlerinin sermayeye devrini öngörmektedir. “Hizmet kalitesinin yükseltilmesi amacıyla kamu-özel işbirliği çerçevesinde elektrik dağıtım sisteminin işletme hakkı devredilecektir.” hükmünü içeren bu paket, halkın malına ve kurumlarına sahip çıkması sonucunda uygulanamamaktadır.

Son günlerde, yandaşlar yine coşmuş ve KIB-TEK aleyhine kampanyalarına tekrar başlamış bulunmaktadırlar.


Halkımız uyanık olmalı ve bu oyunları bozmalıdır.

“Kamu-özel işbirliği” takma adı ile kamuoyu yanıltılarak, bu uyduruk yöntem ile özelleştirmeye kapı aralanmaya çalışılmaktadır. Türkiye’nin bu oyununa yerli sermaye işbirlikçileri ve onların etkisi altındaki bazı siyasiler de alet olmaktadırlar.

Kamu kesimine işin hammaliyesi, yükü, posası, kamburu bırakılarak, tatlı kar özel sektöre aktarılacaktır. Plan bundan ibarettir.

Türkiye’de sadece havuz medyası değil, birçok kurum kuruluş da maalesef yandaş hüviyeti kazanmıştır. Gerçek durumu anlatan yayın bulmak da artık pek kolay değildir.

Bu bilinçle, kaynak taraması yaparken, gerçekleri gizleyen, geçiştiren, saptıran ve bilgi kirliliği yayan yayınların her yanı sarmış durumda olduğunu akılda tutmak zorundasınız.

Yandaş medya, elektrik dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesini, sürekli olarak bir başarı öyküsü olarak vermekte ve halkı aldatmaktadır.

Arada “eser miktarda” bulunan yayınlara da rastlayınca insan umutlanıyor. Demek ki tüm kaleler henüz teslim alınmamış!

Örneğin; tam 1 yıl önce yayınlanan şöyle bir yazı var: “Türkiye ekonomisinin içinde olduğu darboğazdan etkilenen elektrik dağıtım şirketlerinin borçlarını ödemekte zorlandığı ortaya çıktı. Ülke genelinde yer alan 21 dağıtım bölgesini iki ya da üç şirketli konsorsiyumlar oluşturarak yöneten şirketlerin borçlarının 45 milyar doların üzerine çıktığı öğrenildi. Elektrik dağıtım altyapısının özelleştirilmesiyle elde edilen 13 milyar dolarlık gelire karşın, sektörün yalnızca ihale bedeli kaynaklı borç yükünün 10 milyar dolara ulaştığı kaydedildi. Elektrik dağıtımını üstlenen aktörler, peşi sıra “halka arz”larını duyurarak, kaynak yaratma telaşına düştü.”

“AKP hükümetinin, “Kayıp ve kaçak oranlarını düşürmek” iddiasıyla özelleştirdiği elektrik dağıtımını üstlenen şirketler iflasın eşiğine geldi. Şirketlere, otomatik fiyatlandırma uygulamasının yanı sıra yurttaşa pahalı elektrik satışı garantisi verilerek yapılan özelleştirmeler, sektörün kendi içinde dahi sorgulanır hale geldi. Özelleştirmelerin yapıldığı günden bugüne aradan geçen yedi yılda kayıp kaçak oranlarında azalma yaşanmazken, elektrik üretim maliyetlerinde de öngörülen düşüş sağlanamadı.”

 “Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın 2016 yılı verilerine göre, sadece Urfa’daki kayıp kaçak elektrik miktarı Atatürk Barajı’nın ürettiği elektrik miktarının üzerine çıktı.

“2018 yılına yönelik yapılan elektrik zammını 2017 yılı faturalarına yansıtan bazı dağıtım şirketlerinin haksız kazanç elde ettikleri öğrenildi.”

“Elektriğin özelleştirilmesine dair tepkiler üzerine AKP hükümetinden yapılan, “Özelleştirme kalite ve şeffaflık getirecek” açıklaması da karşılık bulmadı. Yapılan yatırım harcamalarının sistemin iyileştirilmesinde herhangi bir yarar sağlamadığı görüşünde birleşen uzmanlar, elektrik kesintisi sürelerinde iyileşme yaşanmadığını kaydetti. Kimi kentlerde 24 saati aşan elektrik kesintileri yaşandı.”

2014 yılında, başka bir kaynaktan alınan verilere göre ise; dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesinden hemen sonra oluşan veriler şöyle:

“Elektrik Piyasası Endeksi (EPE) veya TÜFE değişim oranları dikkate alınarak belirlenmesi gereken güvence  bedeli, 2011 yılı için 2010 yılına göre yüzde 27,1 artırılarak onaylanmıştır.”

“2010 yılının Eylül ayında “Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği”nde yapılan değişiklikle 2011 yılı için EPDK tarafından belirlenen bedellerle, sayaç “sökme ve takma” işlemleri için ayrı ayrı olmak üzere 2×18,6 = 37,2 TL (yüzde 197,6 zamlı) alınması söz konusu olmuştur.”

“Elektrik Piyasası Endeksi (EPE) veya TÜFE değişim oranları dikkate alınarak belirlenmesi gereken bağlantı bedeli, 2011 yılı için 2010 yılına göre yüzde 68 artırılarak onaylanmıştır.”

“Elektrik Piyasası Endeksi (EPE) veya TÜFE değişim oranları dikkate alınarak belirlenmesi gereken kesme-bağlama bedeli, 2011 yılı için 2010 yılına göre yüzde 57,7 artırılarak onaylanmıştır.”

“2010 yılı sonuna kadar tek bileşen olarak tarifeye yansıyan sayaç okuma faaliyeti, ayrıştırıldıktan sonra yüzde 157 oranında zamlanmıştır.”

 “Özelleştirilen ve özelleştirilecek olan dağıtım bölgelerindeki perakende satış şirketlerinin yüzde 2,33 olan “Brüt Kâr Marjı Tavanı” 2013-2015 yıllarında geçerli olmak üzere yüzde 3,49 olarak arttırılmıştır.”

“2008-2013 döneminde elektrik fiyatlarının gelişimi incelendiğinde, beş yıl içinde elektrik fiyatları değişik tüketici grupları için yüzde 65,7 ile yüzde 91,4 oranında artmıştır.”

Türk Telekom balonu gibi bu balon da söndü. Gümbür gümbür patladı. Hırsız, vursuz, yolsuzlar daha da zengin oldu. Halk daha da fakirleşti. Uyanmamak için daha ne kadar ısrarcı olacağız?

Yazının sonunu, makalesinin bir bölümünden yararlandığım, TMMOB Makina Mühendisleri Odası Enerji Çalışma Grubu Başkanı ve Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi üyesi Oğuz Türkyılmaz’ın sözleri ile bitireyim:

“Enerji kullanımının toplumun ortak gereksinimi olduğu gerçeğini temel alan bir anlayışla, elektrik enerjisinde üretimden tüketime kadar geçen süreçte merkezî bir planlama anlayışını benimseyen, kamusal yararı ön planda tutan, yerli ve yenilenebilir ülke kaynaklarından azamî ölçüde yararlanmayı hedef alan ve ulusal çıkarları gözeten, kültür ve tabiat varlıklarını koruyan, doğal yaşamı tahrip etmeyen bir enerji politikasını bir an önce, katılımcı bir  yöntemle tasarlamak, planlamak ve uygulamak gerekmektedir.

Bu bağlamda, özelleştirmeler durdurulmalıdır. Enerji üretim, iletim ve dağıtımında  kamu kuruluşlarının da, çalışanların yönetim ve denetimde söz ve karar sahibi olacağı, özerk bir statüde,  etkin ve verimli  çalışmalar yapması sağlanmalıdır.”

Haksız mı?

Özelleştirme hastalığına kapılan liboş tayfa cevap versin!

Bu tayfaya zinhar (sakın ola ki, kesinlikle, hiçbir zaman, asla.) inanmayınız!!!

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar