Ortada bir yanlış olduğu kesin... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

Ortada bir yanlış olduğu kesin…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Turizm Bakanı fuar fuar gezip, gezdiği ülkelerin pazarlarını, bu yılın gözde pazarları olarak tanıtırken, sektörün temsilcileri, işlerin kötüye gittiğini söylüyor.

Önce İskandinav ülkeleri, sonra Macaristan, şimdi de Almanya…


Galiba çabalar verimsiz kalıyor…

Özellikle İngiltere’de en büyük reklam çalışması yapılıyor ama, İngiltere’den gelen turist sayısında dramatik düşüş yaşanıyor. Turizmciler, Türkiye’den gelecek turist sayısının da yüzde 15 düşeceğini söylüyorlar.

Seyahat Acenteleri ve Otelcilerin dünkü basın toplantısından anladığımız,  yatılı kalan turist başına aldıkları 25 dolarlık teşviklerde sorun var. “Hak edişlerimizi alamıyoruz” diyorlar.

Bunlar büyük acentelerle çalışan oteller. En büyük teşvikleri de doğal olarak bunlar alıyor.

Ama  Ombudsman’ın bir raporu var.

Verilen bu teşvikler de istismar edilmiş…

Hangi yöntemlerle, kaç çeşit, nasıl hepsini araştırdık, öğrendik. Ama bu yazının konusu o değil.

Son yıllarda sistem, Türkiye’den gelen turist baz alınarak gelişti.

Her şey dahil konsepti, alınan teşviklerle Avrupa’da, komik fiyatlara satılmaya başlandı.

Bu da cazibeyi artırmak yerine düşürdü.

Hem ülkenin turizm algısına zarar verdi, hem de çarşıya düşmesi gereken parayı engelledi.

Aynı şekilde, kumarhane yatırımlarına vergi muafiyeti ve teşviklerin sürmesi de başka bir yanlışımız. Hala bu piyasa bu yapıya doymadı mı? Hala kumarhane sektörünün desteğe mi ihtiyacı var? Hali hazırda kazandıkları paraların büyüklüğü, girdikleri üniversite, inşaat gibi yeni yatırım modellerinden belli değil mi?

Üstelik devlet kendi gelirinden vazgeçerek yapıyor bunu…

Diğer taraftan, Avrupa’dan gelen turistin acaba kaçta kaçı kumarhaneli 5 yıldızlı otelleri tercih ediyor? Çok bilinen bir gerçek var ki, Avrupalı turist küçük otelleri tercih ediyor.

5 yıldızlı otellerde kalan turist sayısı, örneğin 2016’da 600 bin iken, 4 ve 3 yıldızlılarda sayı 300 bine düşüyor.

Hedef, bu sayıyı artırmak olmalı. Hem tesisler desteklenerek, hem pazarlamasını yaparak.

Çünkü bu 300 binin sadece yarısı, üçüncü ülkelerden gelenleri gösteriyor.

Teşviklerin neden durduğunu bilmiyoruz. Belki çıkan şaibelerden, belki de Türkiye’yle kaynak akışından…

Ancak turizm işletmecilerinin de yapması gerekenler var.

Hem sektör içinde istismarları önleyecek tedbirleri alacaklar, hem de yol gösterici olacaklar.

Basın önüne çıkıp, “bize para verin” diyerek, doğru turizm politikaları oluşmasını sağlayamazlar.

Turizmi ayakta tutan tek şey turist başına 25 dolar mıydı yoksa?

Kısaca turizmde de sistem, zamanında doğru kurgulanmıştı ancak sonradan yanlış gelişti.

Şimdilik cari açığı üniversitelerle birlikte karşılayan bir sektör olarak büyümüş.

Ama ortada da bir geriye gidiş var…

Sistem çökmesin deniyor. peki bu sistem sürdürülebilir midir?

Yoksa kısa vadeli, “kısa günün karı” hesabı mıdır?

Maalesef kimse sürdürülebilir bir sistem değişikliğine gitmeyi düşünmüyor.

Var olanı nasıl idame ettiririz derdindeler.

Turizm Bakanı mı? O, “bir dahaki fuar nerede” düşüncesinde…

YERİN KULAĞI VAR

BİR KARAR VERİN:

Federasyon yerine iki ayrı devlet çözümünü savunanlar, Akdeniz’de az bile olsa çıkan gazda da hakkımız olduğunu savunıyorlar. Tıpkı 1974 sonrası yaşananlar gibi. Güneyde kalan malın da, kuzeyde aldığı malın da kendisinin olduğunu iddia ettiği gibi. Önce bir karar vermeleri lazım. Ortak bir devlette hakkımız olanı mı alalım yoksa, bir karış toprak vermeyiz ama, bulunan herşeyden de pay istemeye devam mı edeceğiz…

 

HEM PAHALI, HEM HAYAL: Kıb-Tek’in santral ihalesi yılan hikayesine döndü. Dün baktım Meclis’te Ekonomi Bakanı, doğal gazın KKTC’de kullanımının henüz hayal noktasında olduğu gibi bir şeyler söylerken, aynı zamanda, doğal gazla da çalışan santral ihalesini savnuyordu. Üstelik daha da pahalı ve masraflı olduğunu vurguluyordu. Madem ki enerji için yeni planlar var, uzun vadeli pahalı yatırımlara girmek hiç de doğru bir tercih değil.

 

YETER Kİ ÇÖZÜN:

Emekli Büyükelçi Tugay Uluçevik, “Gerçek bir federasyonun”, egemen iki siyasi devletin halklarının iradesiyle, bazı egemenlik yetkilerini merkezi bir hükümete devretmek suretiyle kurulacağını vurgulayarak, “Kıbrıs müzakere sürecinde ise Türkler ve Rumlar tek bir halk kabul edilir, bu da aslında yanlıştır ve gerçek bir federasyon ortaya çıkarmaya müsait değildir” değerlendirmesinde bulundu. Yıllardır yok federasyondu, konfederasyondu, desentralizasyondu, gevşek mi olsun, evrimsel mi olsun diye diye bu günlere geldik. Yahu bu meseleyi çözün de adı ne olursa olsun razıyız…

 

NİYE YAPIYOR BU YARDIMI?:

Rum hükümetinin, KKTC’ye “yeniden” yerleşecek olanlara 2 bin Euro ödenek verecek olması ilginç. Çok az da olsa, KKTC’deki malına dönenler var. Ama asıl konu, dönmesi için hazırlık yapılan Maronitler. Daha şimdiden, güneyle bağlarını kopartmasınlar, daha da yakın bağları olsun diye düzenleme yapılıyor. İşte bu vizyondur, stratejidir…

 

HER YOL MÜBAH:

Önce partilere kanca attılar, şimdilik pek tutmadı gibi. Ardından “hükümet bitti, ikitdara hazırız” açıklamaları ardı ardına geldi. Baktılar yine birşey olmuyor. Şimdi de, “hükümet 15 gün sonra düşecek, hazır olun” çağrısı yapmaya başladılar. Ne halse, hükümette öyle bir hava yok. İyisi mi bekleyip görelim…

 

İDARE HATALARI DÜZELTİYORMUŞ:

Ombudsman Dizdarlı, 6 aylık raporunu Cumhurbaşkanı’na sundu. Raporda, başvuru sayısının, “idarenin nasıl bir uyum sağladığının”, başvuru yapılan hususlarla ilgili düzeltilme oranlarının yer aldığını söyledi ve  idarenin hatalarını düzeltmesi konusunda bir artış yaşandığını ekledi. Gerçekten sevindirici. Bu arada, son yayınlanan rapor 2018’in ilk 6 aylık dönemine ait. Ombudsman internet sayfasında raporları yenilerse, bizler de takip edebileceğiz…

ZİRVEDEKİLER

Alsancak Belediyesi: Belediye, yasayla kendine verilen bir görevi yapacağını açıkladı. Alsancak Belediyesi bundan böyle, apartmanlar ve sitelerin her türlü hizmeti için, Kat Mülkiyeti Yasası’na göre oluşturması zorunlu olan Yönetim Kurullarını muhatap alacak. Keşke bu açıklamayı tüm bölgeler için geçerli olmak üzere Belediyeler Birliği yapsaydı. Özellikle kentlerde apartmanların sorunları büyük. Bari yasal olarak herkes de nereye başvuracağını bilirdi…

DİPTEKİLER

Turgay Deniz(KTTO Başkanı): “Ülkemizdeki sendikal yapıdan kimse memnun değil. Sendikaların gündemi, elindeki grev silahını en acımasız şekilde, eğitimdeyse okulları felç etme noktasında, sivil havacılıkta ise uçuşları felç etme noktasında kullanıyor.  Diğer kamu kuruluşlarında hemen en ufak hak arayışında grev silahını ortaya koymaktadır. Bunu siz çalışan, üreten bir işyerine de ayni zihniyet ile koyduğunuz anda ne olacak? Şu anki sendikal yaşamımız bize kötü örnek olmuştur”…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar