ONLAR MAĞUSA’DA YAŞAYAN BEŞ FİLİSTİNLİ GÖÇMEN AİLESİYDİLER… - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
Köşe Yazarları

ONLAR MAĞUSA’DA YAŞAYAN BEŞ FİLİSTİNLİ GÖÇMEN AİLESİYDİLER…

Aslında onlar kadersiz Filistin halkının yurttaşlarıydılar. Çoğunun Hayfa’da Yafa’da kurulmuş düzenleri, aşları işleri vardı. Henüz üzerlerinde kara bulutlar gezinmiyordu. Zaman zaman deniz yolu ile belki Mısır’ın “Fuadiye” vapuru ile Kıbrıs’taki ailelerini ziyarete geldiklerinde büyük ve zengin kentlerin insanları gibi davranırlar, bileklerinden dirseklerine kadar altın bilezikleriyle fukara adanın fukara insanlarına nispet yaparlardı.
“Para ile satın alıyorlar” diyorlardı. Yahut “para için satılıyorlardı!” Öyle değildi. O “para karşılığı satış” kadının mal gibi alınmasını değil, Türkiye’de hâlâ süregelen “başlık parası” idi! Filistin’den gelen işi gücü yerinde Filistinliler Müslüman Türk aile babalarına on beş bazen yirmi veya üzerinde Kıbrıs lirası (başlık parası) vererek kızlarını kendilerine “karıları” olarak alıyor ve nikâh kıyıyorlardı. Sonra da geldikleri yerlere mesela ya Hayfa’ya veya Yafa’ya dönüyorlardı.
Tabii ki çok iyi hayat yaşayanlar yanı sıra şu veya bu nedenle harcananlar hatta hayatları kayanlar olurdu. Nitekim yıllar sonra madalyonun diğer tarafına bakmak gereğini duymayanlar ve olaylara o günkü koşullar içinde bakıp değerlendiremeyenler “Türk kızlarını Araplara satıyorlardı” diyerek olayın sadece “kötü yanlarının” anlatımlarını yaptılardı!.. Onları tanıyalım:
NATİKA AHMET: Halamdı. Her halde İkinci dünya savaşından önce olmalıydı. Rahmetlik zaptiye emeklisi Ahmet dedem (İskeleli) Natika halamı Hayfa’dan gelen Suphi enişteme galiba on beş lira başlık parası karşılığında verdiydi. Nikâhları da kıyıldıydı. Suphi eniştem berberdi. Uzun boylu yakışıklı adamdı.
SAİT EFENDİ: Aynen Suphi eniştem gibi o da Hayfa’dan geldiydi. Ne iş yaptığını bilmiyorum ama sonradan Mağusa’da bir humusçu dükkânı açtıydı ki “onun gibi humus yapan kimse Mağusa’ya bir daha gelmedi” denildiğince ünü hâlâ sürmekte.
GANİ EFENDİ: O da Mağusa’dan kız alanlardandı. Tenekeciydi. Oğlu babasının adı ile Gani olarak bilinen Mağusa’nın iş insanlarındandır.
MUSTAFA EFENDİ: Suphi eniştemin kaynı idi. Yemişçilik yapardı. O da Mağusa’dan kız alanlardandı. Ya Hayfa veya Yafa’dan geldiydi. Fıstık fındık kısaca yemiş satardı. Kabuksuz fıstığı satarken “gunnak” diye çağırmasından dolayı lakabı “gunnak” kalmıştı.
MUTİ EFENDİ: Krikya’nın (Kilitkaya) en güzel kızlarından Akile Hanım’ı aldıydı. Kısa boylu çelimsiz bir adamdı. Fakat evine ailesine çok düşkündü.
SAİT EFENDİ: O da Humusçuydu. Dükkanı Akkule Mahallesi’ndeydi. Fakat yaptığı humuslar, Namık Kemal Meydanına girmeden hemen yolun solundaki dükkânında humus yapan Sait efendininkiler kadar güzel değildi.
BU İNSANLAR YAHUDİ ZULMÜNDEN KAÇARAK AİLELERİ İLE BİRLİKTE MAĞUSA’YA GELDİLERDİ: Yahudiler 2 bin yıldır hâlâ vatansızdırlar! Dünyanın dört bir yanına savrulmalarına karşın “kutsal toprakları olan Filistin”i unutmamışlar, kendilerine koskoca Madagaskar adasını teklif ettikleri halde kabul etmemişlerdi. Firavun 2. Ramses döneminde Hz. Musa’nın asası ile Kızıl denizi yararak halkını vatanları Filistin’e götürdüğü gibi, bir gün yine o vatana kavuşacakları umudundaydılar. Umudu gerçekleştirmek için de mücadele ediyorlardı ki ilk kez Filistin’den Birinci Dünya Savaşından sonra toprak satın almaya başladılardı. 1936’larda da “artık bu topraklar bizimdir” diyerek egemenlik hakları için ilk başkaldırıda bulunurlardı! İkinci Dünya Savaşından sonra 29 Kasım 1947’de BM’ler Genel Kurulu Filistin topraklarının “İsrail ve Filistin” adıyla iki ülke arasında paylaşılması için karar aldıktan sonra ise 1948’de resmen bugünkü İsrail Devleti kurulduydu. O yıldan beridir de bölgede savaşlar ne itti ne de bitti!
Yukarıda çok kısaca sadece adları ile tanıttığım insanlar Mağusa’dan kız aldıkları için 1947’lerde Filistin’den göç etmek zorunda kaldıklarında, karılarının memleketi olan Kıbrıs’a gelirler. Aramıza katılırlar ve yurttaşlarımız olurlar…
Her biri kendi işinin ehli olan ve Kıbrıs’ta hangi köy ve kasabadan kız almışlarsa oraya yerleşen bu insanların sayılarını bilemiyorum. Ancak Mağusa Suriçi’nde çalışmaya gelen Muti Efendi ile beş aileydiler. Hepsi de hünerli insanlardı ve Mağusa kasabasına meslekleri ile kültür zenginliği kattılardı. Güzel insanlardı, güzel günleri de oluyordu çileli günleri de!
Mesela Suphi eniştem berberdi. Geldiğinde bizim iki buçuk kemerli Akkule Mahallesi’ndeki evimize yerleşir. Ve tam bir “patriyakal aile yaşamı” başlar. Eski han bozması, damı toprak, mertekli, iki büyük odalı, uzun sundurmalı evde ben, babam, annem, kız kardeşim, ninem dedem amcam, Natika halam Suphi eniştem dört de çocukları ile birlikte yaşamaya başlarız ki yıllar yılı devam edecek curcunayla…
Ne var ki evimizden bereket hiç eksilmez… Saat gibi çalışan “düzen,” dirliği ve sağlığı da beraberinde getirir. Tabi yıllar sonra Eniştem ayni mahallede kiralık bir başka eve taşınır…
BU İNSANLAR MAĞUSA’YA HÜNERLERİNİ KATTILARDI. Mesela o güne kadar bilinmiyordu. İlk kez eniştem tıraştan sonra iplikle yüzdeki tüyleri alıyor sonra kolonya ile masaj yapıyordu.
Sait efendiler de Humus’u tanıttılardı Mağusalıya. O güne kadar bilinmiyordu.
Molohiya’yı yaygınlaştıran da aramıza katılan Filistinlilerdi.
İşkembe dolmasını ilk kez onlarda gördüktü.
Biz “guççurya” derdik. Baklanın neredeyse nohut büyüklüğünde olanı. Kaynatılır üzerine zeytin yağı sirke dökülür salata niyetine yenirdi. Kuru böğrülce gibi.
Mesela Tenekeci Gani müthiş bir zanaatkârdı.
Mustafa efendi Mağusa’da ilk kez çok çeşitli yemişler satan ve çok da güzel para kazanan bir esnaf olduydu…
Şu anda aranızda bu insanların çocukları, torunları, hatta torunlarının torunları vardır. Bazılarını tanıyorum. İyi yerlere gelmişler, muteber insanlar…
Nitekim onları tanıdığımca hep “iyilik sahibi güzel insanlardı.” Çocuklarını ve çocukları çok severlerdi. Hemen hepsinin de en az altı ve üzerinde çocukları vardı. Ama o ne sevgiydi, deryalar gibi.
Zaman zaman rahmetlik Suphi eniştem dili çarpa çarpa Filistin’deki Yahudilerin kendilerini nasıl kovup vatansız bıraktıklarını şöyle anlatırdı: “Gelirler bizden silah alırlardı. Bizimkiler alırdı parayı verirdi silahı. Sonra Yahudi dönerdi köşeyi çeker vururdu bizimkini. Sonra gider parayı da alırdı!”
Filistinliler bize benzemiyorlardı. Çok sonraları o günleri değerlendirmek gereğini duyduğumda anlıyordum ki ne vatan bilincine sahiptiler ne de ırklarının farkındaydılar. Bu nedenle Yahudiler Filistinlileri çok kolay saf dışına ittilerdi. Eniştemin anlatımlarından hep bir acizlik içinde olduklarını anlardım. Ölümden mücadeleden korkuyorlardı… (Şimdilerde de ölüm makinesi haline geldiler!)… Onlar Mağusa’da öldüler Mağusa mezarlığına gömüldüler.
Suphi eniştem Limanlar dairesinden izin çıkarmış haftanın belirli gün ve saatlerinde vapurların üzerine çıkar tayfaları tıraş ederdi. İyi de para kazanırdı. Bir gün liman çıkışında kalp krizinden genç yaşta ölüverdi.
Muti efendi Mağusa’da düz işçi olarak çalışırdı. Mali durumu iyi değildi. Akşamları, sonradan bizim arkadaşlarla sahiplendiğimiz Delik denizindeki kalın beton duvarları ile İngiliz’den kalma gözetleme evinde yatardı. Erken yaşta o da kaldığı yerde zatürriyeden öldü!
Gani efendi zaten yaşlıydı. Ölümü vadesi geldiği içindi.
Sait efendi en uzun yaşayanlardandı. Mazbut bir adamdı. Dindar ve ciddiydi. Ne şaka yaptığını gördüydüm ne de güldüğünü. Evinden dükkânına dükkânından evine gider gelirdi. İyi yaşadı, çocuklarını da iyi yaşattı. Yaşlılığı nedeniyle öldüydü.
Mustafa efendi. Mağusa’da şimdi çocuklarının devam ettirdiği kuru yemiş ticaretini ölene kadar sürdürdüydü. En son ölenlerdendi.
Sait efendi. “Öteki humusçu” dediğimiz. Mağusa’dan ayrıldıydı. Ne olduğunu bilmiyorum…
Allah hepsine de rahmet eylesin. Onlar Filistin Yahudi sorununun savurduğu aramızdaki göçmenlerdendiler. Kıbrıs’ın her yanında vardılar. Bizden oldular, bizimle özdeşleştiler. Yıllar önce bazı tanıdıklarıma “neden bir Filistinliler Derneği kurmuyorsunuz” dediğimde yüzüme tuhaf tuhaf baktılardı. O kadar bizden ve o kadar Filistinlilere uzaktılar…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar