Önce nalına vuralım!... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
Köşe Yazarları

Önce nalına vuralım!…

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Sıkıntılı günler geçiriyoruz. Ve bir kez daha anlıyoruz. Gerçekten dünya çok küçükmüş!”

Kaldı ki bizim sözünü edeceğimiz “dünyamız” Kıbrıs ve çevresi kadar! Ki şimdilerde kaynadıkça fokurdamasından  uykularımız kaçmakta.


OYSA diyor Dışişleri Bakanı ve Başbakan yardımcısı Özersay; “her olayı Kıbrıs sorununa bağlamak da çok doğru olmamalı…”(Bu mealde)

Ne var  ki ben “her olayı Kıbrıs sorununa bağlama hastasıyım!”

Tabi ki bu “tiryakiliğe” de takılmak gerekir çünkü Kıbrıs ateş çemberi ortasında asude bir ada oluşunun farkındalığını yaşamakta..

O kadar ki bu barışçı ortamı sınır kapılarını kapatarak  bozmak isteyen Rum lider Anastasiadis bile  bizzat, “senin Kuzey’le olagelen ticari ilişkilerimizi bozmaya hakkın yoktur” diyen kendi halkı tarafından  “protesto”    edildi!

NE var ki şunu da kabul etmeliyiz: Adadaki bu sükûnet dolu barışçı hava, “çözümü” unutturmakla kalmıyor, müzakerelerin anlamsızlığını hatırlatarak, “gereksizliğini” de çakıyor! Kıbrıs siyasi sorununu donduruyor!

Yani Kıbrıs sorunu “heyecanını” yitirdi.. O heyecanı yaratmak için tabi ki silahları kuşanıp Beşparmaklara çıkacak değiliz ama  artık sık sık tekrarladığımızca kırk yıl daha çözüm bekleyecek halimiz de yoktur!

BURADA YDP genel Başkanı Arıklı’ya dönüyorum. (Her halde Cumhurbaşkanı seçilirse) “Federasyon için referandum yapacağım” dedi!

Karşısına neyi koyacağını söylemedi ama! Oysa salt “Federasyon isteyenler istemeyenler”  gibilerinden bir yoklama olamaz çünkü sonuç itibarıyla  “istemiyoruz” çıkarsa yerine koyacağımız bir alternatif çözüm olmalıdır..

Yoksa cevap hazır mı?  “Ayrı Devlet!”

Peki ama 46 yıldır zaten ayrı devlet değil miyiz? Ki kırk yılda kırk da seçim yaptık uğruna!

Ne var ki bu “devleti” kimse tanımıyor bir, müzakere masasında tartışmaya açılmıyor iki, toplum katlarında  iltifat bulmuyor üç…  Peki öylesi bir devleti de kırk yıl daha mı taşıyacağız çözümsüzlüğüyle kamburumuzda?

ASIL sorun nedir ama? “Referandumda “federasyon isteyenler istemeyenler” sorusuna cevap verilirken hâlâ “nasıl bir federasyon yada nasıl ayrı bir devlet” sorularına cevap veremeyen toplum oluştan kurtulamadığımızdır!

Ki kamburumuzda külfetiyle taşıdığımız bu “çözümsüzlüğü” çoktandır “hayat biçimimiz” haline getirdik ki adı da  “ekmek elden su gölden Cumhuriyetidir!”

*****

 ŞİMDİ DE MIHINA!

Eğer Türkiye’nin vilayeti olsaydık, Dr. Burhan Nalbantoğlu Hastahanesinin yanmasıyla baş gösteren sıkıntıları protesto etmek için yollara düşerdik!

Mesela Sendikal Platform “ey Ankara nerdesin. Bir hastahanemiz vardı o da yandı, kaldık açıkta” diyerek yeri göğü inletirdi.

Hatta “yeni yollar” isterdik.. Bütün yerleşim yerlerine Kanalizasyon şebekelerinin yapılmasını,   Okullar inşa edilmesini  isterdik… Hatta “iş aş” isterdik! Neyse TC’de son teknoloji biz de burada  aynisini isterdik..

İSTEMİYORUZ ama! Çünkü isteyemiyoruz! Vilayeti olmadığımızdan değil, “1974’den beridir sürdürüp giden “Türkiye” dolayısıyla Türkiyeli ve Kıbrıs dolayısıyla Kıbrıslı” ayrımcılığının “sen ve ben, biz ve onlar” ikilemlerinden dolayı..

Eğer rahmetlik Nalbantoğlu’nun “kişisel çabaları” sonucunda oluşturulmuş şu yanan hastanemiz de olmasaydı, bugün hâlâ derme çatma “yerlerdeki” sağlık servisleriyle yetinmek zorunda kalırdık..

Kİ Türkiye denizlerin üstünden köprüler, altından tüneller metrolar geçirmekte, tank top helikopter yapmakta, üstelik KKTC’e deniz altından  borularla su akıtmaktadır…

VE bu Türkiye’ye karşın gelin şu acıklı hallerimize bakın! Bir hastaneyi iki yapamadık! Çünkü Türkiye ile uğraşmaktan fırsat bulup da “istemesini, almasını, gerçekleştirmesini” beceremedik!

NİTEKİM: Rum için Kuzey’i istila eden Türkiye bizim için nedir var mı bir bilen?

Ki vakti zamanında çocukluğumuzda  “Anavatan Türkiye” derdik 46 yıldır “anavatan” demeyi zül saymaktayız..

Eee! Yavrusu öyle de anası ne? Neyse ki “ayni ırkın ahvadıyız da yok birbirimizden farkımız” diyeceğim! Koca Türkiye de bize takmakta!

Bir hastanemizi iki yapamadık! Üç yolumuza dördüncüyü ekleyemedik! Bir Havalanımızı kaç yıldır hâlâ tamirden  kurtaramadık! Rumdan kalan okullara bir okul daha ekleyemedik! Uzun süre Mersin gümrüğünü bile aşamadıktı ki  Narenciye bahçelerini kurttuk da kurtulduk derdinden!..

KISACA 46 yıl öncesi Türkiye.. Çıkarma gemisi olmadığı için Kıbrıs’a yıllarca uzaktan bakan Türkiye.. Bu süre içinde ve gözlerimizin önünde  devleştikçe, biz küçüldük küçüldüğümüzce…

Herkeste gani gani gani                                          talih, bizde kör Salih!

*****

KISACA TAKILDIĞIM. (AK PAK MEMLEKET!)

Daha seçim arifesinde söz verildiydi. İktidara gelirsem soracağım: “Nereden buldun?”

Ve iktidar ortağı olan HP gerçekten de yollarında yolsuzların caka sattığı, uyuşturucu pazarlarının kurulduğu, kumar baronlarının cirit attığı, çok kazananın  devlete tek kuruş vergi vermediği, ihalelerinin şaibeli, imarının çarpık, kamudaki görevlisinin bile devletin paralarını cebellu ettiği memlekette… Araya taraya iki “yolsuz” buldu!

YOK dünyada böyle şerefli bir memleket! Hadi oldu olacak bu şerefin şerefine şu Çaluda ile Özgürgün’ü de affedin ki son iki leke de silinsin, ak pak kalsın KKTC!

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar