Önce kabul edelim, çaresiz değiliz… - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Mart 28, 2024
Köşe YazarlarıManşet

Önce kabul edelim, çaresiz değiliz…

Mehmet MoreketMehmet Moreket

Aldın görevi, yapamadın, götürür teslim edersin değil mi? Yok; ülkeyi UBP’nin elinde esir etmeye kararlı bunlar.

Şimdi ben bu satırları yazdığım sırada henüz bir açıklama olmamasına rağmen, artık UBP’nin bir azınlık hükümeti kurmaya karar verdiğini biliyoruz.


Böyle bir seçenek –ki demokratik olarak hiç düşünülmemesi gerekir- diğer tüm yollar denendikten sonra devreye girebilir.

Hiçbir başka yol denenmeden, zaten anti demokratik yollarla yetkiyi eline geçiren biri, babasının malıymış gibi üstüne yatıyor…

Ne olacak? Birinci birinci Meclis’te nisap sorunu çıkacak. Kendine destek verecekler olabilir ama yeterli sayıyı sağlayamayacak. Haydi diğerleri de “ülke hükümetsiz kalmasın” diye nisabı sağladı diyelim, “bütçeyi de onaylayın” diye getirecek. Kendinin gücü yok, çünkü iktidarı yok ama ülkeye bütçe yapacak.

Akıllarındaki tinyozluk şu; bir kere nisap sağlandıktan sonra, isteyen Genel Kurul’u terk edebilir. Bu durumda bütçe yasası geriye kalanların yarıdan bir fazlasının oyu ile onaylanabilir. Bütün hesapları bu…

Ha, muhalefet baştan nisabı engellerse, o zaman söylenecekler hazır, “bak ülke ne halde, bunlar kaos yaratıyor, biz çare arıyoruz, onlar baltalıyor” falan gibi bir saldırı.

Bu memleketi bu hale babam mı getirdi acaba? Ya da muhalefet mi?

Ülkeyi kim hükümetsiz, başbakansız bıraktı?

Hükümet kurma görevini iade edip diğerlerine şans vermeyen kim?

Aslında ben de hemfikirim, yaptıkları bütçe açığıyla boğuşmak onların sorunu. Çözeceklerse çözsünler, çözemezlerse, daha da dibe vursunlar.

Bu aynen hayatın diğer alanları için de böyle. Ekonominin geneli için de sağlık için de eğitim için de, her konuda. Her şeyi kördüğüm eden ne de olsa kendileri.

“Biz yaparız, Türkiye’den en iyi biz para koparırız” diye geldiler, elde avuçtakini de bitirdiler.

Dahası bu ülkede siyaseti bitirdiler. Demokrasiyi bitirdiler. Defalarca anayasayı çiğnediler.

Şimdi bir azınlık hükümetiyle erken seçime gidilecek. Yapacakları propaganda bir öncekinin aynısı olacak. “Biz varsak Türkiye var, biz yoksak Türkiye yok”…

Bu ülkede siyaset yapan herkesin, asla bu ikileme düşmemesi gerekir.

Çünkü şu anda var olan ilişki tarzı bizi doğru bir yerlere götürecek değildir.

Üstelik biz öyle onların yarattığı algı gibi çaresiz falan da değiliz.

Bu ülkede dokunulmamış kaynaklar var. Haksız kazançlar var. Bunların üstüne gittiğiniz anda, başka hiçbir yerden yardım destek almanız da gerekmez.

Belki seçime daha çok var, belki söylemek için daha erken ama bundan sonra “çaresizlik” dışında siyaset yapmaya kararlı olanlar, ülkenin kendi kaynaklarını nasıl devreye koyacaklarını, başta vergi olmak üzere adaleti nasıl sağlayacaklarını, gelirleri artırmanın formüllerini somut bir şekilde ortaya koyarak seçime gitmelidirler.

Yoksa yaratılan bu algı, KKTC’de siyasetin çanına ot tıkar…

YERİN KULAĞI VAR

UBP AZINLIK HÜKÜMETİ:

UBP çaldığı tüm kapılar yüzüne kapanınca son çare olarak erken seçim kaydıyla azınlık hükümeti kurma yoluna gidiyor. DP, YDP ve de HP’nin de destek verebileceği dıştan destekli bir azınlık hükümetiyle erken bir seçime gidecekler. Zaten ta baştan kurgulanan senaryo da buydu. Benim kafama takılan hükümette görev almayacak DP ve YDP’nin neye karşılık UBP’ye destek verecekleri. Tamam, YDP zaten erken seçim kaydıyla destek verecek anlarım da DP’nin olası bir seçimde baraj sorunu yaşayacağı büyük ihtimal. HP ise pandoranın kutusu gibi. Ne olacağı belirsiz. Kimse çıkıp da “ülkeyi hükümetsiz bırakmamak” gibi bahanelere sığınmasın…

 

EN ÇOK 3 PARTİLİ MECLİS:

Toplumun erken bir seçime sıcak bakmadığı, olası bir seçimde Meclis aritmetiğinin pek değişmeyeceği tezi, seçimi asla istemeyenlerin tezi. Bu da seçmeni siyasetten soğuttu. Seçime barajı yükseltip de gidilmesine birkaç parti hariç pek sıcak bakan olmaz. Yüzde 5 barajı ile bir seçime gidilse bile benim inancım, yeni Meclis’in en çok 3 partiden oluşacağı yönündedir. Halen Mecliste bulunan en az 2 partinin seçim barajına takılacağını tahmin ediyorum. Onun için birçoğunun haklı olarak “hiçbir şey değişmez, aynı hamam aynı tas gider” söylemi geçerli değildir.

 

MIŞ MIŞ DA MIŞ MIŞ:

Neymiş efendim bu dönemde ülkeyi hükümetsiz bırakmamak lazımmış, kurulacak hükümet geçiş değil icraat hükümeti olmalıymış, bu ülkeyi kuran parti olarak ellerini taşın altına koymaları lazımmış… Yahu siz daha kendi kurultayınızı yapmaktan aciz insanlarsınız. Bırakın ülkeyi yönetmeyi, kendi partinizi yönetemiyorsunuz…

 

DİĞERLERİ NE DURUMDA?:

HP milletvekili Gülşah Sanver, UBP’nin kuracağı hükümete destek vermeleri için kendisine ve HP’nin diğer vekillerine ağır baskı yapıldığını söyledi. Kendisi boyun eğmeyi reddettiğini söylüyor ama, ya o odalara çekilen diğerleri? HP de şu anda bu gibi kaçakları önleme gücüne sahip değil. İşin kötüsü bu…

 

ÖDEYİN ŞİMDİ CEREMESİNİ:

Sanayi Odası’ndan sonra Otelciler de ülkenin hükümetsiz kalmasından şikayet eden mesajlar yayınladılar. Seçim öncesi taraf olup bir adaydan yana destek çağrısı yapanlar, şimdi perişan. O zaman Tatar, bir başbakan vekili belirlemeden kaçtığında niye sesleri çıkmamıştı? Bugüne geleceğimiz belli değil miydi? Ama seçim vardı değil mi? Çıkarlar susmayı gerektiriyordu. Şimdi en az bizler kadar siz de ceremesini ödeyeceksiniz…

 

OTORİTE BOŞLUĞU VE ARTAN SUÇ ORANLARI:

Farkında mısınız, başta uyuşturucu olmak üzere suç oranlarında korkunç bir artış var. Hesaplaşmalar, adam bıçaklamalar, tehditler, sebebi belirsiz ölümler. Aynı zamanda denetim yapan belediyelerin kapattıkları iş yeri sayısı, verdikleri ihbar sayısı da artıyor. Hem sağlık hem ekonomi için zararlı işler çoğalmış. Hepsinin sebebi otorite boşluğu. Önce aman  birini küstürmeyelim diye seçim öncesi duran denetimler, şimdi de hükümetsizlik. İsteyenin istediğini yaptığı, kimsenin kimseye dokunmadığı bir yer haline geldik…

 FOTO GÜNDEM: KTAMS’ın dün dağıttığı yazı, 22 Ekim tarihli. Yani seçim olmuş, artık Ersin Tatar Başbakan değil, hatta mazbatayı da almış. Ama oturmuş 16 kişinin münhalsiz, sınavsız, adaletsiz bir şekilde istihdamı için yazıyı Başbakan olarak imzalamış. Seçim döneminde istihdam yapmak yasak olduğu bir yana, burada çok daha büyük bir anayasa ihlali var. Mazbatasını alan kişi artık cumhurbaşkanıdır ve başka bir görevi uhdesinde bulunduramaz. Anayasa Mahkemesi’nin derhal bunun üstüne gidip, o yazı için yürürlüğü durdurması gerekir. Olay birçok bakımdan yasalara aykırı. Başka şeyler de gerekir ama en azından belki bunu yaparlar…

 

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar