“Ol alem” devam ediyor - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
Köşe Yazarları

“Ol alem” devam ediyor

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Geçen haftayı hatırlamak bile istemiyorum, kaldı ki “köşemde” yorumunu yapayım..

Sorunların “çözüm aşamasında” bile yeni “sorunlar yarattığı” kendimize özgü yönetim beceriksizliğinde, doğrusu ya geçen hafta da Dörtlü koalisyon hükümetiyle birlikte  sınıfta kaldıydık!


Kırk beş yıl sonra  hâlâ  sorunları çözebilme kabiliyetini  gösteremeyen gelip giden iktidarlar silsilesinin son halkası olan Koalisyonumuz da siyaset sahnesini değiştiremedi!  Tıpkısı ile ol alem devam ediyor!

Geçen haftaya bu düşüncelerimle bakıyor ve önce siyaset penceresini aralıyorum:

**********

MÜZAKERELER BAHARA!

Bir süredir siyasi sorunu “yeni alternatif çözüm modelleriyle” gündemde tutan Anastasiadis, fark ettik ki “sustu mu” bizim taraf da susmakta!

Oysa “gevşek federasyonla” başlayan, Desantralizasyon’la devam eden önerisi Rum muhalefetini bile etki tepkileriyle ayağa kaldırırken, bizim için gözünün ninnisinden  vurulacak kolay bir “av” olabilirdi! Nedense iltifat etmedik!

Oysa Rum tarafında hem Sol hem de Sağ muhalefet bu öneri karşısında küplere bindiydi!

BİZSE öteden beridir sol cenahtan kaynaklı  siyasi tutumla ve hâlâ körün değneği gibi bellendiğince, çözümü “iki bölgeli iki toplumlu” esasta tarif edip yanına da “birleşik Kıbrıs’ta  iki kurucu devleti” koyduk mu  kendimizi sorunu çözdük sanıyoruz!

Eee, o zaman da sorarlar ama? “Eğer birleşik Kıbrıs’ı oluşturacak kadar iki halk birbirine  güven duyuyorsa adada  neden Yunanistan’la Türkiye de olsun?

YOK, birbirimize güven duymuyorsak hangi güvenceye sığınacağız? BM’lere mi? NATO’ya mı? AB’ye mi?

Anastasdis bu sarulara çok düz bir cevap verdiydi. “Gelin dediydi gevşek federasyonu da düşünelim!” Her iki kurucu devlet Merkezi Devleti oluştururken kendi içinde daha çok yetkilere (özerkliğe) sahip olsunlar..

Cevabımız basitti: “Bizimle oynama!” Sanki “politika” bir oyunlar “kombinasyonu” değilmiş gibi!

SONUÇ ortadadır. Lute’nin  de temaslarına  karşın müzakerelere yeniden “başlamak” için artık Guterres’in altı maddesi yetmezken,  “başlamamak” için de Doğu Akdeniz’deki dalaşmalardan Güney’in kendi içindeki iktidar muhalefet çekişmelerindeki ikircikli  tutumlarına kadar türlü çeşitli yığınla nedenler vardır..

Zannedersem  müzakerelerin yeniden başlama olasılığı   2019’un baharına sarkacak!                                     **********

EMİRNAMELERLE İLGİLİ HATIRLADIKLARIMIZ          

“Emirnamelerin” yabancısı değiliz çünkü Rum’un arazilerinin yağmalanması serbest bırakırken, Türk arazilerinin “emirnamelerle inkişaflara kapatılmaları” dönemlerini de yaşadıktı!.

Örneğin, Karpaz Emirnamesi” gibi!

Böylesi kararlarla gözetilen,  “KKTC topraklarının imar iskânı yönünden korunup planlı programlı nazım planlar çerçevesinde yeniden yapılanmalara açılmaları” da değildi! (Niçin yasaklandıklarını çok yazdık!) Ki ayni dönemlerde 1974 öncesi Rum diyarı Girne’de kıyılardan dağlara ayakların basacağı yer kalmamacasına imar iskan furyası başladıydı!)

PEKİ neydi geçen hafta  bu kez “İskele ve Mağusa”  yöresini  de saran ateşli tartışmaların nedeni?

(Önce Mağusa’yı “tartışma” kapsamından çıkarın çünkü bitti gitti.. Kalan kıyılarına zaten inşaatlar yapılamaz! Ya sit alanlarıdırlar ya askeri bölge yada zaten olan olmuştur!)

Geriye kalan, aynen bir zamanlar  Girne’de olduğu gibi geniş sahil arazilerinde başlayan imar iskân furyasıdır!

İÇİŞLERİ Bakanı zaten devlet tarafından bu yılın kalkınma bölgesi olarak  saptanmış Yeniskele’yi planlı imara çekmeye çalışırken tutun ki arsa  spekülasyonlarını  önlemek için “emirname” de çıkarttırmış!                             Kimin malları için ama? Yıllardır   kimin eli kimin cebinde bilmediğimiz dalga motorlarla Yahudilerden Ruslara, bizim müteahhitlerden ötesi spekülatörlere kadar İskele ve Bahçeler bölgesinde harıl harıl “arazi işleri” çevirirlerken, üzerlerinde inşaatları gerçekleştirenlerin “malları” için!                                                                     Ki geçmiş yıllarda da “Köşemde” yazdığımca “Güney’deki Rum spekülatörü ile  Kuzey’deki Türk arasında” bile  “arazi alımları ve satışlarıyla” ilgili  ortaklıklar vardır!

Peki tüm bu şaibeli işleri devlet zapturapt altına almasın mı? “Bırakın yapsınlar bırakın gitsinler” politikası değil mi ki İstanbul’u bile körleştirdi!

HA İçişleri bakanı Baybars henüz  Meclis’te bir milletvekili olarak tecrübe kazanmadan  kendini   İçişleri  Bakanlığı makamında buluverdi, evet “kaşarlanmışları” gibi politika yapamıyor, doğru!                                                    

FAKAT “belirli çıkar odaklarını” memnun etmeyen  “politikası”  nedeniyle büyük şansımız olmalıdır KKTC’nin çıkarı kurtarılıyor. İzin verin de yapsın!  Tabi bu ülkede çarpık yapılaşmadan arazi yağmasından “mütegallibeden” şikâyetçi iseniz!

**********

KISACA TAKILDIĞIM: (İTİBAR KAZANAN POŞET!)

Dünkü “Pazar sohbetimde” “Zembilden poşete geçen zamanlar” derken artık paralı olan  poşetlere takmıştım.

Ve demiştim ki “para karşılığında satın alınan her eşya değere biner!” Tutun ki artık “poşet” de itibarlı bir emtia olacak! Buna karşın “her eşya gibi fıcırığı çıkartılana kadar kullanılacak ve sonra son görevini  ifa ettiği bir piknik yada deniz kıyısı sefasında terk edilerek memleketin pisliğindeki yerini yine alacak!

Öte yandan poşetler kadar büyük sorun “pet şişelerdedir.” O sorunu nasıl çözeceksiniz?

Kısaca poşetlerin elinden kimse kurtulamaz! Ta ki “plastik maddesinden” dünya kurtulana dek!

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar