Bildiğiniz gibi okulları Mart ayının ortasından sonra kapattık. Bütün dünyayı covid-19 vurduktan sonra bizde de önlemler çerçevesinde okullar kapatılmıştı. İyi de yapıldı. Ancak Haziran başında önce kreşler açıldı daha sonra toplu sınavlar ve mezuniyet törenleri yapıldı. Bu sürede de öğrenciler okula gitmedi. 75 gün Kıbrıs’ın kuzeyinde herhangi bir covid-19 vakasına rastlanmamıştı. Ta ki ülkeye girişlerdeki karantinayı kaldırana kadar… Karantina kaldırılır kaldırılmaz vakalar görülmeye başlandı. Elbette ki toplumda ciddi bir endişe oluştu. Ancak endişenin esas nedeni vakalardan çok ülkenin buna hazır olmaması, hükümetin gereken önlemleri almayarak ülkeyi hazır hale getirmemesi… Yoksa dünyada birçok ülkede vaka var, ancak önlemler de alınmış durumda…
Covid-19 konusunda başarılı olduğunu söyleyemediğimiz İngiltere’de bu satırları yazarken günlük ölü sayısı 148, vaka sayısı 820, toplam ölü sayısı 45 bine dayanmıştı. Bu tabloya rağmen okullar Haziran ayının başından beri açık. Önümüzdeki hafta sonundan itibaren da yaz tatili başlayacak. Doğruyu söylemek gerekirse okullarla ilgili çok ciddi önlemler aldılar ve okulları açtılar.
Gelelim bize; Ülke dışa kapanmışken, ortada bir vaka yokken acaba biz okulları açabilir miydik? Bunu ciddi ciddi düşündüm. Ancak bizdeki eksiklik; Ne önlem alacağımızı, nasıl bir plan program yapacağımızı bilmiyoruz, galiba bilmek da istemiyoruz. Sonuç itibarı ile o treni kaçırdık. Önemli olan yeni treni yakalayıp yakalayamayacağımızdır.
Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı okulları 1 Eylül’de açmayı planlıyor. Bu durumu da sendikalara bildirdi. Ancak açılıp açılmayacağını da Sağlık Bakanlığı karar verecek. Şimdi Eylül’den itibaren üniversite öğrencileri, belki de işçiler ve tabii ki işçilerin aileleri, çocukları da ülkeye gelecek. Elbette bu durumla yüzleşeceğimizi Mart ayında covid-19 salgını ile birlikte düşünmemiz gerekirdi. Bu durum binlerce insana test yapılması demektir. Buna hazırlıklı mıyız? Böyle bir ortamda okulları açacak önlemleri aldık mı? Bunu düşündük mü? Planladık mı?
Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı arasında okulların nasıl açılacağı ile ilgili bir koordinasyon komitesi oluşturuldu mu? Yoksa yine bu işleri son güne mi bırakacağız? Hükümetimiz günübirlik kararlar alıp değiştirmekle ün yapmışken, bunu eğitimde de mi göreceğiz? İlk ve ortaöğretimde 50 binin üzerinde bir öğrenci grubundan bahsediyoruz. Bunların nasıl bir eğitim alacağını iyi kurgulamak gerekiyor.
Mart ayında “okulları kapattık” derken işimiz daha kolaydı ancak Eylül ayında “okulları açmıyoruz” demek o kadar kolay olacak mı? Açıkçası bu konuda vatandaş bir çare üretimi bekliyor. Eğitim önemli çünkü…
Bir de bunun üzerine öğretmen eksikliği sorunu ile karşılaşırsak, sorunun üzerine tuz biber eklemiş olacağız. Sendikalar bu konuda gerekli uyarıları yaptılar. Ülkede 11 Ekim’de bir seçim var ve Ağustos ayının ikinci haftasına seçim yasakları ile gireceğiz. Dolayısı ile Kamu Hizmeti Komisyonu’nun öğretmenlik sınavlarını bu tarihten önce yapması gerekiyor. Aksi durumda öğretmenlerin atanması Kasım ayını bulur. Bu da zaten ciddi bir eğitim kaybının yaşandığı ülkemizde kayıpların daha da büyümesine neden olur. Dolayısı ile yumurta kapıya dayanmadan, gerekli plan, programı yapıp, kararları almakta yarar vardır.
