Ne onunla ne onsuz: peki neden? - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 27, 2024
EğitimKöşe Yazarları

Ne onunla ne onsuz: peki neden?

Bir kütüphaneden bir kitap aldığını düşün. Yıllardır okumak istediğin bir kitap, ancak okuman için önünde sadece 2 günün var. Olanlar oluyor ve sen yaşadığın bazı durumlar nedeni ile kitabın yarısını okuyamadan vermek zorunda kalıyorsun. Kitap da bir yandan akan ama ara ara tıkanan bir kitaptı. Yine de anlatılanlar sana çok tanıdıktı ve kitabı okurken çok keyif almasan ara ara sıkılıp kızsan da sana evinde hissettirdiği için okumak istiyordun.

Hadi gelin olanlara bakalım;


Kitabı aldığın günden beri onu vereceğin günü düşündün… Evde, okulda, işte her yerde aklın hep onda idi… Çünkü tamamlanmamış her iş zihni meşgul eder…

Kitabı okurken hissettiğin hoşnutluk-hoşnutsuzluk arası duygular seni hep bir ikilemde bıraktı. Bu hayal ettiğin bir kitaptı. Ve okurken çok keyif alıp evinde hissettiğin anlar da oluyordu. O nedenle kitaptan sıkılıp bir kenara aldığın anlarda hep o iyi anlara ve hissettiğin tanıdık duygulara tutunup aynı keyfi alabilmek adına tekrar tekrar eline aldın.

Günün sonunda kitabı bitiremeden, yani sonunu okuyamadan kitabı teslim etmek zorunda kaldınız. Ve kitabı verdiğiniz andan geri alana kadar aklınızda hep o kitapta ne yazacağı nasıl sonlanacağı kalacak. Hiçbir zaman ‘Aman aslında genelinde sıkıcı idi, okumasam da çok sorun değil. Fazla abartmışım.’ demiyeceksin. Çünkü yaşanmamış her boşluğu zihnin kendi hayal ettiği şekilde dolduracak. Haliyle eline başka kitaplar geçse de o senin için hep bir başka kalacak.

Hep söylediğim bir şeye bağlamak istiyorum aslında yaşanamamış her şey yaşanması mümkün olana karşı 1-0 önde başlar. Çünkü yaşanamamış olan ne kadar kötü olsa da bir süre sonra kötü unutulur ve boşluklar kendi hayallerimizle doldurulur. Neden bunları anlattım? Tabi ki sizin de tahmin ettiğiniz üzere konumuz bir kitap ya da bir nesne değil. Konumuz ilişkiler… Ve günün sonunda çıkmazından kurtulamadığımız toksik ilişkiler.

Bunu sizlere Zeigarnik Etkisi ile açıklamaya çalışacağım. Nedir bu Zeigarnik Etkisi?

Zeigarnik Etkisi, psikoloji dünyasında önemli bir yeri olan ve gerek ilişkilerimizi gerekse günlük yaşamımızı etkileyen bir kavramdır. Adını Rus psikolog Bluma Zeigarnik’ten alan bu etki, tamamlanmamış görevlerin veya durumların, tamamlanmış olanlara kıyasla daha iyi hatırlanmasını anlamına gelir. Bu, insan beyninin tamamlanmamış işlere karşı bir seçiciliğe sahip olduğunu ve bu durumların daha kolay hatırlandığını gösterir. Örneğin televizyon dizilerini düşünün, hep en heyecanlı yerinde sondan önceki bir sahnede dizinin o bölümü sonra erer ve siz tüm hafta boyunca bir sonraki bölümde neler olacağını düşünür durursunuz.

İşte bir ilişki beklenmedik bir şekilde sona erdiğinde veya bir aşk hikayesi tamamlanmadan bittiğinde, Zeigarnik etkisi devreye girer. Aşk dediğimiz şey zaten çoğunlukla bir insanın diğerinin yarasını kaşıdığı yerdir. Yaranın tatlı tatlı kaşındığı yer tanıdık ve keyiflidir ta ki kanadığını fark edene dek. Kanadığını fark ettiğin noktada kendini koruma iç güdüsü ile geçmişte verdiğin ya da veremediğin yıkıcı tepkileri gösterir sonra kanaman durduğunda yeniden o yerin tatlı tatlı kaşınmasını istersin. Bu süreçte yaranın iyileştirilmesine ihtiyaç duyarken yaranın giderek daha da büyüdüğünü fark etmezsin… Sonuç: Toksik İlişki, en iyi ihtimal ile bir tarafın tükenmesi ve ayrılık… Ama işler kişinin bilgisi ya da hayal ettiği şekilde bitmediği için o kişiye ve/veya ilişkiye karşı duyulan özlemin ve hayallerin devam etmesi…

Yani yarım kalan aşklar veya tamamlanmamış romantik ilişkiler, kişinin zihninde daha belirgin bir iz bırakır. Kişi, bu ilişkiyi veya aşk hikayesini daha sık ve daha detaylı bir şekilde hatırlar. Bu, kişinin bu ilişkiyi veya aşk hikayesini unutmasını zorlaştırır ve kişinin bu durum üzerinde daha fazla düşünmesine neden olur. Ayrıca, bir ilişkide çözülmemiş sorunlar da Zeigarnik Etkisi’nin etkisi altında kalır. Bu çözülmemiş sorunlar, kişinin zihninde daha belirgin bir yer tutar. Kişi, bu sorunu daha sık ve daha detaylı bir şekilde hatırlar. Bu, kişinin bu sorunu çözmek için daha fazla çaba göstermesine ve bu sorun üzerinde daha fazla düşünmesine neden olur. Hatta çoğu kişi için bu ilişki bir takıntı haline gelir.

Peki ne yapalım?

Bu ilişkiye ne kadar gerçekçi bakıyoruz gözden geçirelim. Ancak bunu yaparken zihnimizin akla uygunlaştırma ile bizi kandırma eğiliminde olabileceğini aklımızdan çıkarmayalım.

Hiç kimse yolunda giden, kendine çoğunlukla iyi giden bir ilişkiyi sonlandırmaz. Bunu hatırlayarak bu ilişkiyi neden sonlandırdığımızı hatırlayalım.

Eğer suçlanarak/manipüle edilerek terk edildi isek, tek bir kişinin ilişkiyi başlatmaya gücü olmadığı gibi bitirmeye gücünün de olmayacağını hatırlayalım. İlişki içinde bize getirilen suçlamaları dışardan bir gözle değerlendiremeden üzerimize almayalım.

Eğer bu bir ayrıl barış ilişki ise ve hala geleceğine, düzeleceğinize dair ümit ya da belirsizlik yaşıyorsanız; ilişkiyi bitirip bitirmeme kararının karşı tarafta olmadığını hatırlayarak, ilişkiyi siz kendi içinizde bitirmeyi tercih edebilirsiniz.

Eğer karşı tarafa kendinizi ifade etme ihtiyacı duyuyorsanız, bir beklentiye girmeden sadece ifade etmek amaçlı bir araya gelebilirsiniz. Karşı taraf bunu kabul etmiyorsa yazıya döküp ara ara okuyabilirsiniz .

Unutmayın ki bazen bazı şeylerin yarım kalması da bir sondur…

Tepki göster
Bayıldım
2
Bayıldım
Huzurlu
1
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar