Guterres’in danışmanı Lute geldi gitti ama arkasında öyle sanıldığı kadar hoş bir seda bırakmadı. Hatta açıklamalardan anladık ki taraflar müzakerelere hazır değiller!
Hiç şaşmadık! Biri “tanınmış” diğeri “tanınmamış” iki devlet söz konusu olmaya devam ettikçe, çözüm olasılığı her zaman uzak olacaktır..
“Doğru” veya “yanlış!” Her ne kadar geçen zaman KKTC’nin kendi içinde gitgide kemikleşip kalıcılaştığını çakıyorsa da Rum tarafı hâlâ “zamana” oynamaya devam ediyor!
NİTEKİM, Güney’in bu siyasi taktiğini iyi bilen Sn. Akıncı, sözcüsü Barış Burcu’nun kendilerine atfen yaptığı açıklamasına göre Lute’a ilettiğince (ki hâlâ neler konuşulduğunun detaylarını bilmiyoruz) “müzakereler başlayacaksa bir ‘takvim’ saptanması gerektiği üzerinde ısrarla durmuş ve ‘açık uçlu müzakere süreçlerini artık kabul edemeyiz’ demiş..
BUNUN yanı sıra Sn. Akıncı “olası çözümde Kıbrıslı Türklerin kararlara etkin biçimde katılması gerektiğini” de hatırlatmış, ve vazgeçmezi olan “siyasi eşitliği” bir kez daha vurgulamış.
Kısaca anlıyoruz ki Sn. Akıncı “federal devletin Türk ve Rum (tam tamına) ortaklığa dayanmasını öneriyor dolayısıyla “azınlık çoğunluk” olgusunu müzakerelerin dışına itiyor..
BUNA karşılık Rum tarafına baktığımızda Anastasiadis’in sözcüsü Prodromou’a göre Anastasiadis “Lute ile görüşmesini şu şekilde aktarmış: “Lute “ademi merkeziyetçilikten” yanaymış!
Lute müzakerelerin yeniden başlaması için iyi hazırlanılması gerektiği üzerinde ısrarla duruyormuş.. (Buna Anastasiadis de katılıyormuş!)
Guterres müzakerelerin en erken zamanda başlamasını istiyormuş.
VE Anastasiadis Lute’a şunu da iletmiş:
“Çözümün üzerine oturacağı temel değişmeden yetkiler “yerel yönetimlerle” paylaştırılacak.. Yakın gelecekte Lute ile yaptığı görüşme konusunda Ulusal Konseyi bilgilendirecek..
Kısaca Lute geldi gitti ama “müzakerelerin hâlâ başlayıp başlayamayacağı konusunda bir belirti yok! Yani daha uzun süre uzayabilir!
Fakat ve her hal’u kârda artık biliyoruz ki “Guterres efendi bu işin peşini bırakmaya hiç niyetli değildir!”
**********
YENİ UBP’YE DOĞRU MU?
UBP Kurultayı gelip geçti ama bir süre daha gündeme yerleştiği için bu kez de “Tatar’lı UBP”i konuşacağız..
Örneğin Ersin Tatar önce babasının, ardından “Kanal T”nin ve de yapı olarak “kalabalıklar” içinde yetişmişliğinin özelliklerinde zaten “siyasi misyona sahip bir politikacıdır”
Artı mesleği ve eğitimi gereği de “bir iş insanı.”
BU meziyetler UBP ile örtüşüyor mu? Öteye bile geçiyor! Yani bundan sonra (her ne kadar bu memlekette neyin Sağ’ı, neyin sermayesiyle ekonomisi, neyin kapitalizmi dediğimize nazire) UBP Başkanı Tatar memleketin sosyoekonomik yapısını, her halde “öyle geldi böyle gider” dediğimiz bozuk yapılaşmayla sürdürmez! Yeni bir politika saptar..
KKTC’nin buna çok ihtiyacı vardır! En son ve somut örneği “artık patates de ithal eden bir ülke durumuna düşmemizdir!”
İthalatı bu kadar çok olan bir ülke ekonomisi, zaten olamaz!
Eee ama denecek: İşte dört siyasi partiden oluşmuş bir koalisyon hükümeti. Çatısının altında Sağcısı da var Solcusu da milliyetçisi de..
Fakat araba yürümüyor! Bırakın söylenegeldi miydi dillere bal gibi otururken, kulaklarda su şırıltısı gibi akan sesiyle “makro-mikro” planları! Hükümetin kendi planı bile uçup gitti, ne gören var ve ne bilen! Ki şu anda bütün çaba kamu görevlilerini her ay ödeyebilmek, HP’lılığı parasını yılbaşına kadar denkleştirmek!
BİLMEM Sn. TC Büyük elçisi Kanbay’ın aramızdan ayrılırken söylediklerini hatırlıyor muyuz?
Mesela ne diyordu TC ile KKTC arasında imzalanan (aslında “bize uymaz” deyip bugüne kadar savsakladığımız) Mali ve Ekonomik protokollere yönelik açıklamasında:
“TC-KKTC arasında imzalanan mali ve ekonomik protokoller sonrası bir çok insan zannediyor ki bunlar imzalanınca bizim kasaya para gelir! Öyle değil…”
YA nedir? Bu protokoller uygulandığı zaman kasaya para girer!
Fakat yıllardır sırf seçimlerde “oylarını” kaparozlamak gibi çok kısır ve yavan siyasetlerde, iktidarlarımız “kurumlarımızı” emirlerine amade kılarak batmalarına neden oldular!
TATAR’lı UBP’ye gelince: Bir kere artık “Türkiye verir biz yeriz” imajımızı silmemiz gerekir. Zaman zaman Maliye Bakanı Serdar Denktaş’ın da değindiği gibi “artık Ankara’dan beleş para akışı dönemleri kapandı!” Yeni politikalara, atılımlara gereksinimiz vardır..
Sonuçta başarılı işinsanı da olan Ersin Tatar bu gerçekleri de dikkate alarak UBP’ye yeni bir yol haritası mı çizer bilmiyoruz ama sonuçta şuna inanıyoruz: Siyasi partilerimiz tabanlarıyla ne kadar güçlü olurlarsa, ülkeye yansımaları da o kadar olumlu faydalı olacaktır..
**********
KISACA TAKILDIĞIM. (YENİ BİR SORUMSUZLUK ÖRNEĞİ!)
Bir haftadır Mağusa limanındaki askeri araçların ikmalini ibretle seyrediyorum ve dayanamadığım yerde “Köşeme” taşıyorum! Çünkü bir haftadır Cambulat tarafındaki liman kapısından “askeri üs’teki ikmal gemisine tanklar, kariyeler, askeri araçlar bindiriliyor, indiriliyorlar..
Fakat bu “kocaman araçların” giriş çıkışlarını askere sevgi ve saygıda sivil yurttaşlar yapıyor! Çünkü kapılar dar. Giriş çıkışlar görevliler tarafından yönlendirilmeli ama ne bir polis ne bir görevli yok! Yani Mağusa’nın yetkili fakat sorumsuz tepe görevlileri yine uyuyorlar! Tanklar arabaların, insanların arasından cambazlık yaparak geçiyorlar!
Bu ne lâkaydilik, bu ne sorumsuzluk! Maazallah bir kaza olsa!
