Kıbrıslı Türkler arasında da çok sayıda olmasa bile özelleştirme/peşkeşleştirme yanlısı liboş tayfası vardır.
Bu liboşlar, ekonomik kurtuluşun, kamunun elinde kalan kıt ve pek kıymetli kaynakların, sermayeye/sömürene peşkeş çekilmesiyle gerçekleşeceği yalanını, belirli zaman aralığı ile söyleyip duruyorlar.
Kullandıkları mantık, temelden sakattır: Zarar ediyorsa, sat kurtul!
Hayır!
Zararın üstesinden doğru dürüst yönetimle gelebiliriz!
Bu liboşların, Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu veya Dünya Ticaret Örgütü gibi “insan yiyen” kuruluşların literatürlerinden yararlanarak, ürettikleri yalan dolana sakın ola inanmayınız. Nedir bu yalan dolanlar; özelleştirme sayesinde; mülkiyet halka yayılacak, zarar eden kuruluşlar kâr etmeye başlayacak, halk, ekonomiye doğrudan doğruya katılacak, yolsuzluklar azalacak, Kamu İktisadi Teşebbüsleri artık devlete yük olmaktan çıkacak, özelleşen kurumlar daha fazla yatırım yapacak ve teknoloji yenilenecek, istihdam artacak, ülke kaynakları daha akılcı kullanılacak, devletin vergi gelirleri artacak, siyasetin ekonomiye müdahalesi azalacak, tam rekabet gerçekleşecek, fiyatlar ucuzlayacak, fiyatların ucuzlaması talebi tetikleyecek, dolayısıyla ekonomi canlanacak, üretim artacak, tüm dertler bitecek, halk kurtulacak ve refaha erecek.
Bak bak bak… Yalanlara bak!
Laf ile olmaz! Bu aymazların yenilip, yerle bir olduklarını çok yakın geçmişimizdeki bir rezalet örneği ile kanıtlayalım.
Türk Telekom, dünyanın sayılı büyüklükteki ve başarılı kurumlarından biriydi. Herkes hakkında bilgi sahibidir. Ayrıntılı bilgi isteyenler (http://goo.gl/1BM3HS) linkinden çok yararlı bilgiler edinebilirler.
Bu beleş denilecek fiyata özelleştirilen ve işletmeci şirket tarafından yapılan yatırım misli ile çok kısa sürede geri alındıktan sonra suyu sıkılıp, posası borç veren bankalara bırakılmıştır.
Aralık 2018 tarihinde, bu şirketin yüzde 55’lik hissesi Akbank, İş Bankası ve Garanti Bankası ortaklığında kurulan Levent Yapılandırma Yönetimi A.Ş.’ye devredildi. Devir ile birlikte Türk Telekom’da ortaklık yapısı şöyle değişti: Levent Yapılandırma AŞ yüzde 55, Hazine ve Maliye Bakanlığı yüzde 25, Türkiye Varlık Fonu yüzde 6.68, halka açık yüzde 13.32.
CHP Milletvekili Erdoğdu, Hariri ailesine 11,5 milyar dolara ihale edilen şirketin minimum değerinin en iyimser hesaplamalarla 40 milyar dolar olması gerektiğini söylerken, üst düzey bir siyasetçiye Birleşik Arap Emirlikleri’nde 2.5 milyar dolar rüşvet verildiğini de ifade etmişti.
“2005 yılında hemen hemen hiç borcu olmayan, 12 milyar varlığı olan şirketin 2015 yılı son mali tablosuna göre varlıkları sadece 6 milyar lira artmasına rağmen borcu 11 milyar lira artmış, öz kaynakları da 3.1 milyara erimiştir. Borç batağına sokulan Telekom 5 milyar lira faiz borcu ödemek zorunda bırakılmıştır”
“Bunun üstüne yaklaşık 20 milyar Türk Lirası da şirketin ana hissedarı olan OGER Telekom, Telekom hisselerini rehin ederek borç yapmıştır. Bu yaklaşık 35 milyar borç demektir. Ve borç karşısında devlete ait olan 2026 yılında devredilecek olan teçhizat ve alt yapı rehin olarak verilmiştir. Telekom şu an itibarıyla batmıştır.”
Bunlar, 2015 yılında söylenen sözler. Peki kim dinledi? Kimse!
Telekom’un özelleştirilmesi ve sonrasındaki kötü yönetimin Türkiye ekonomisine 21 yıl için toplam 97.8 milyar TL zararının olacağını söyleyen Erdoğdu, sözlerini “Bu rakamın bir kısmı devlete ödenmesi gereken paraların ödenmemesinden, bir kısmı halktan alınmaması gereken faizler, sabit ücretlerden bir kısmı da Telekom şirketinin rakipleri olan diğer şirketleri ezmesi sonucu elde edilen gelirlerdir” diyordu.
Özelleştirmeyi bir kurtuluş reçetesi olarak sunan liboş tayfa, şimdi ne düşünüyor çok merak ediyorum.
İmzalanacak olan “yıkım paketi” öncesi bu utanç tablosu dikkate alınırsa iyi olur!
