KUTLU OLSUN. (FAKAT!) - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
Köşe Yazarları

KUTLU OLSUN. (FAKAT!)

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, Deve tellal iken pire bakkal iken, ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallarken anam düştü beşikten babam düştü eşikten…”                                                    Derken Allah’ın izni ile Barış Harekâtının “46. Yılını da özgür ve egemen kutladık. Nice kırklı yıllara daha!

…BİLMEM  söylemeye   gerek var mı? Evet sitem ediyorum! Çünkü geçen 46 yıl ne özgürlük ne de egemenlikle kaimdir! Bal gibi de 46 yıldır “vatan” dediğimiz Kuzey Kıbrıs’ın tutsağı olarak yaşıyoruz. Çözümsüz ve tanınmamış Devlet olarak!


Üstelik bu “vatanın” olası bir çözümde ne kadarının elimizde kalacağını da bilmiyoruz.. Söz konusu o “olası çözümün”   nasıl olacağını bilmediğimiz gibi!

Ama yine de her yıl 46 yıl önce gerçekleşen Barış Harekâtını kutlamakta, “bu vatan sıradağlar gibi bizimdir…” Demekteyiz!

“Hayır lafım Barış Harekâtına” değil. Harekâtın amacı ile önemini yozlaştıran siyasileredir! 46 yıldır hâlâ çözümü gözlemek zorunda bırakılmışlığımızın kör talihinedir! Halâ Türkiye’ye avuç açmak zorunda kalmamızdır! Rum-Yunan oyunlarının oyuncakları olmamızdır!

Yine de “şehitlere Allah’tan rahmet dilerken, 20 Temmuz Barış Harekâtı kutlu olsun” diyorum.

***

      KISACA TAKILDIKLARIM: (YİNE O  BAŞKANLIK SİSTEMİ)                             

     Erken seçim çığlıkları arttı! Belli ki Tatar Koalisyon Hükümeti de vadesini doldurdu.

Nitekim Sn. Tatar müjdeyi verdi bile. “Hele Cumhurbaşkanlığı seçimleri olsun bitsin, Allah kısmet nasip ederse inşallah seneye ve Ocak ayının içinde bir pazar günü, Milletvekilliği seçimlerini de gerçekleştiririz..”

11 Ekim’de ise Cumhurbaşkanlığı seçimleri var. Var ama daha “seçim kampanyası” başlamadan “yetki paylaşımları” kavgası başladı. Nitekim Dışişleri Bakanı Kudret Özersay bir Tv. programında Sn. Akıncı’yı işaretleyerek  şimdilerde artık Kıbrıs siyasi sorununu da aşıp birinci sorun olma  başarısını gösteren  doğalgaz olayıyla ilgili şöyle dedi:   “Cumhurbaşkanı ne kadar yetkiliyse Dışişleri “Bakanı da o kadar yetkilidir..”

KÖR talih! Bizim “Anayasa” yapıldığında  doğalgaz sorunu yoktu ki hem Kıbrıs siyasi sorununu olumsuz etkilesin hem de Türkiye ile Rum ve Yunan ikilisini karşı karşıya getirirken  hatta savaş nedeni bile olsun!

Dolayısıyla Anayasamızın  bile bilmediklerini kim bilebilir ki tartışması yapılsın!  Tabi bu işin latifesi!

Ancak şaka kaldırmayan bir gerçek varsa artık 46 yıllık bu Anayasa’nın da sorunlara cevap vermekte yetersiz kaldığıdır.

Nitekim uzunca süredir “Başkanlık Sistemine” geçilmesini savunuyorum. Hem siyasi istikrar yönünden hem de Cumhurbaşkanının Anayasadaki yetkisizliğinden yada yetkilerinin kısıtlı oluşundan dolayı!”

Nitekim  Rahmetlik Denktaş’tan  beridir Cumhurbaşkanının Anayasadaki bu yetki zafiyeti devam etmekte, sanki Cumhurbaşkanının fiilen yapacağı   başka görevleri yokmuş gibi sadece Kıbrıs siyasi sorununu müzakere etmekle yükümlü kılınmaktadır!

PEKİ Rum tarafı müzakereleri Dışişleri Bakanları” düzeyine indirmiş olsaydı ne olacaktı?  Bu kez “mütekabilliyet” esasında KKTC de “müzakereci” olarak Dışişleri Bakanını görevlendirmeyecek miydi? O zaman Cumhurbaşkanı ne yapacaktı? Nitekim Türkiye’de de Kıbrıs siyasi sorunundan birinci derece sorumlu ve yetkili kişi Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’dur..

Tabi Sn. Özersay şunu da söylüyor: “Cumhurbaşkanı ne kadar meşru  ise  Bakanlar da o kadar meşrudur.”

Ama Anayasa’da ne belirgin bir vurgulama vardır ne Cumhurbaşkanının Başbakanın üzerinde ve hükümet içinde yetki yüklenmesi vardır!   Hatta hükümet kararlarını “geçersiz” sayması bile mümkün değildir sadece bazı değişiklikler için Hükümete geri gönderme yetkisi vardır..

Öte yandan Rum tarafı ile ileride de müzakereler, ekonomik ilişkiler, sosyal temaslar olacağını varsayarsak ve “çözüm olasılığında siyasi yönden eşit iki Devlet’ten söz edeceksek, daha bugünden siyasi eşitliğe dayanan  o iki federal Devleti yaratmak gerekecektir. Şöyle ki Güney’le mütekabiliyet esasında “Başkanlık sistemine geçerek!”

Yoksa bu ülkede sittin sene daha Cumhurbaşkanının hele Hükümetle ters düşeceği “muhalif-muvafık” oluşlarda  ne istikrar sağlanır ne de memlekete yansıtacakları fayda!

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar