Kuşkularda çözüm arayışları! - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 18, 2024
Köşe Yazarları

Kuşkularda çözüm arayışları!

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

1974’den beridir tarafları müzakere masasında tutma becerisini bile gösteremeyen BM’lerin son Genel Sekreterinin Güvenlik Konseyi’ne sunduğu “raporu,” geçen haftanın siyasi gelişmeler sürecindeki   en önemli olayıydı..

Ne var ki bir kez daha ne İsa’ya ne Musa’ya yaranamadığından rapor beklenen ilgiyi görmedi. O kadar ki müzakere sürecinin yeniden başlayabileceği  olasılığı umudunun kırıntısını bile vermeyi başaramadı..


NİÇİN? Geçen hafta bu soruya çok kısaca şöyle cevap verdimdi:

Artık  adada “Birleşik Kıbrıs” efkârında iki toplumu iç içe geçirecek bir federal sistem mümkün değildir.

(Buna karşılık zaman zaman hayal ediyorum.  Tutun ki gerçekleşti. Türk ve Rum liderleriyle federal devletin tüm yetkili ve sorumlu kişileri ortak Federal Devletin “Merkezi Hükümetinde” bir araya gelerek anayasal yetki ve sorumluluklarda  çalışılmaya başladı.”

Hangi konularda?

Önce Devlet ve Yönetim konusunda.   

Ki unutmamak gerekir. Bugünkü çözüm arayışında hedeflenen  Federasyon, kendi içlerinde özerk olacaklar denmesine karşın Kıbrıs’ı temsil edecek tek “devlet” çatısı altında buluşacaklar.. Yetki ve sorumluluklar   Merkezi Federal devletin olacak!

Ben Sn. Akıncı’nın “Siyasi Eşitlikte” ısrar etmesini Türk tarafı için  dezavantajlı olacak bu  siyasi dengesizliğe “denge getirmek” istemesinden kaynaklandığına inanıyorum..

Anastasiadis’in de sürekli, “size Merkezi Hükümette daha çok yetki verelim” demesini (gevşek federasyon) Türk tarafının bu kaygılarını ortadan kaldırmaya yönelik olduğuna yoruyorum…

TABİ “Federal Devlet” kurulurken “Vatandaşlık,” “İkamet Hakları” “Siyasi Hakların Düzenlenmesi,” “Toprak,” “Mülkiyet,” “Güvenlik” gibi Türk-Rum tüm Kıbrıs’ı ilgilendiren konular, mesela “Grans Montana”da  karara bağlandı mıydı bilemiyorum daha doğrusu bilemiyoruz!         Yani sadece “garantiler” konusunda mı anlaşmazlık vardı? Bu nedenle mi Guterres başarıya tosladıydı? Doğrusu ya  orada yapılanlarla yıkılanların ne olduğunu halâ bilemiyorum!

DEMEK istediğim şu: Kıbrıs’ta aranan federal çözümün dünyada bir başka benzeri var mı bilmiyorum? Varsa hangi federal devlette, onu da bilmiyorum!

Fakat ne zaman gözlerimi kapayıp “bu federasyon bizde nasıl çalışacak” diye düşünmeye başlasam kuşkuya düşüyorum.. Çünkü “çözümün”  ciddiyeti” göz önünde tutulursa,  “halkların kardeşliği” gibi ütopyanın şah damarında atan entel gevezeliğine bağlı olmayacağı muhakkaktır!       Olay, ayrı gayrı iki etnik halkı eşi emsali görülmeyen bir federal statüye bağlama uğraşıdır ki bağlasalar bile nasıl yaşatacaklar” olayıdır?

**********

BU NASIL BİR GELİŞMEDİR!

Geçen hafta “korkudan,” “üzüntüden,” “pişmanlıktan” hatta “nefretten”  öte  kelimelerle ifade edilecek bir “güzel olay” yoktu!

Sanki Abdülhak Hamit  Tarhan, “sarmışsa yine afakını bir dudi muannit” şiirini  bizim için yazdıydı!

Ki artık gazetelerin ikinci sayfasından orta sayfalarına kadar, KKTC denilen 3 bin 5 yüz kilometre karelik  bir ülkede yer alan cinayetlerin, hırsızlıkların, ölümcül trafik kazalarının, çevre pisliğinin, kadına şiddetin, dolandırıcılıkların.. Haberleri vardır..

Milletçe nasıl kullu makka borçlar batağında çırpındığımızın statistikleri  vardır.

Gençlerin evlendikten bir yıl sonra ayrıldıklarının çetelesi vardır.

Uyuşturucu, fuhuş, kumar olayları var..

ELBETTE ki cennet olacak değildik.  Fakat “cehennemi oynayacağız” diye bir kural, yasa da yoktu!

Kaldı ki “kimse bu ülkede kara para aklanmıyor” iddiasında çok da  ayak diretemez!

Çünkü onlarca  “kumarhaneye” yurt dışından uçaklar dolusu özel ve ayrıcalıklı muamelelerle “oyuncular”   getirilmektedir… Paralı olmaları tabi ki şarttır!. Bu nedenle çoğu işadamı, ünlü,  paralı insanlardır.. Kısaca kim bilebilir harcadıkları paralarının akı ile karasını?

Buna karşın bir Monako  değil, yukarıda da yazdık,  “Türlü çeşitli illegal olayların   memleketi olduk!”

Öyle de olduk muydu artık anketlerde sırıttığınca bakın ne olmaktayız: (Buna da aşağıda “Takılayım.”

**********

KISACA TAKILDIĞIM: (İŞTE AYNAMIZ!)

KIBRIS Türk halkı doğan her yeni güne bir hükümet icraatı.. Bir yeni yatırım haberi.. Bir yol yapımı.. Atılan bir okul bir hastane temeli.. Çevrede ellediği temizlik tertip müjdeleriyle    falan uyanmıyor!

Ya hangi haberlerle uyanıyor?

Cinayetlerle, ölümcül trafik kazalarıyla, kadına şiddetle, ele geçirilen uyuşturucularla, kavgalar, hırsızlıklar, dolandırıcılıklarla…

Ki bunlara bir de “Yönetim ve yönetimler” kaynaklı sorunlar ulandı mıydı… “Geriye yaşama sevinci” kalabilir mi?

Hele “geleceklerde güzel ve istikrarlı günler için bir umut!”

HADİ canım” denecek hiç de abartılacak kadar değildir olanlar.. Küçük coğrafyada her ülkede olabilen olaylardır olanlar. Dikensiz gül bahçesi olmadığımız muhakkak! Çok abartmamalı…”

Tartışılır bir gerekçe! Çünkü olanlar “sefaletin, yokluğun, ilkelliğin, dikta rejiminden kaynaklı sıkıntıların sonucu değildir..

Çünkü bu ülke artık “işçisini, hastabakıcısını,  bile dış ülkelerden getiren, on beşin üzerinde üniversitesi olan, ayni zamanda “ekmek elden su gölden Cumhuriyeti” avantajında bir “şanslı ülkesidir…”

O zaman neden bu “çılgınlıklar yaşanmakta?”

Bugüne kadar sahip olduğumuz olanaklara karşın  neden gayya kuyusuna düşmüşcesine çırpınmaktayız?

ÇÜNKÜ: 2004’lerden sonrası büyük değişime hazır değildik! Bu nedenle “gelişmeleri değişimleri”  sindiremiyor, kusuyoruz!

Ve hepimiz suçluyuz çünkü “suçlularla suçlulara” teslim olduk!

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar