Bu kez yakınmakta hiç mahsur yoktur çünkü artık doğrudur: “Bayramların tadı kalmadı!”
Öyle de oldu mu “nerde o eski bayramlar” demek lök gibi yerli yerine oturmakta..
Peki ne oldu da “bayramlar” bile kan kaybetti! Üzerinde yığınla laflama yapmak mümkün..
Mesela zamanlar değişti.. Patriyakal yada Anaerkil aile yapılanmaları yerine “bölünmüş aileler” çoğaldı..
Köy kasaba hayatına dayanan “yaşamlar” kentleşmelerle birlikte değerler erozyonuna uğradı..
Dede nine, baba ana, çocuklar torunlar ayni evlerde yaşarlarken sadece başka başka evlere taşınmakla kalmadılar. Köylerden kasabalara, kentlere göç ettiler..
VESSELAM ailelerin birliktelikleri ayrı gayrı yaşamlarla dağılırken, mesela bayram kutlamaları da “büyük olay” olmaktan çıktı, “can sıkıcı” bile oldu..
Ne var ki tadı kaçsa da sürdürülüp götürülüyor işte!
Aslında “hayatın” kendisi öyledir..
Dünya yaşamına ciyak ciyak ağlayarak göz açarken hep ileriye, yıllar yıllar ötesine bakılarak yürünür yaşam yolları…
Sonra bakarsınız, artık yaşadığınız yıllara dönüp bakmaktasınız, “neydi o günler” diye!
Belki de bugün bizim “tatsızlaştı” dediğimiz “bayramları” yaşanırken; gelecekteki kuşaklar, dönüp dönüp bakarken “bugünlere” “ne bayramlardı ama o bayramlar” diyecekler!
Allah bayram sevinçlerimizi eksik etmesin ama…
**********
BAYRAMDA BİLE SİYASİ SORUN!
(Yazmadan yapamıyoruz!) Ne var ki artık Kıbrıs siyasi sorunu da “bayramlarımız” gibi eskidikçe tatsızlaşmakta.. Tatsızlaştıkça da can sıkmakta..
Gel de “keşke şarap olsaydı, hiç olmazsa yıllandıkça değeri artardı” deyip saçmalama!
Tabi artık değerinden sual edilmez, Doğu Akdeniz’deki “hidrokarbon” nedeniyle reytingi bayağı yükseldi!
Yükseldi ama “çatışma” olasılığı da arttı! Henüz kafa kafaya gelinmedi ama “gaz” deniz yüzeyine çıkar, borularla AB’e taşınmaya başlar ve sayesinde köşe dönerken Güney ve de bakakalırsa eğer Kuzey, bakın siz kopacak kıyamete!
Kaldı ki gazın deniz yüzeyine çıkması bile beklenmeden Türkiye ile bir arbede yaşanabilir.. Nitekim TC Savunma Bakanı Akar daha dün uyardı “komşuları!”
TABİ Sn. Akıncı da Anastasiadis’le bu konuyu da konuştu. “Ortak bir komite kurulmasını” zaten daha önceleri açıkladıydı. Anastasiadis “reddetti!
Reddetmesi de beklenendi! Çünkü hâlâ tüm adanın egemen devleti rolünü oynuyor ve artık bu oyun “başını kuma sokup poposunu ayazda bırakan devekuşu” misali oluyor!
Aslında müzakerelerin canına okuyan, çözümsüzlüğü kronikleştiren de “Rum’un bu üstünlük” mentalitesidir ki kapsamında “ada egemenliği tutkusunun açığa çıktığı nevrozlu psikolojisi vardır!
SONUÇTA, belki “beşli görüşmelerin yolunu açacak olan Guterres’le gerçekleştirilecek “üçlü görüşmeyi” beklemek gerekecek! Ki ömrümüz “beklemek,” “ummak,” “teselli bulmak” gibi duygularla geçiyor.
Yarım milyon bile nüfusu olmayan Rum toplumu “liderlerinin” pinpon topu olduk!
…Neyse bayram bayram başlamayalım gene.. **********
(KISACA TAKILDIĞIM İMAR İSKAN TASLAK PLANI..) İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars Bir süredir merakla beklenen “Yeniiskele, Yeniboğaziçi ve Mağusa ile ilgili “İmar İskân ve Topraklandırmayı” da kapsamına alan “Taslak Planını” vizyona soktu.
Tam 44 bin hektarlık alanı kapsıyormuş.
Ancak planın en çarpıcı yanı “20 yıllık uygulama süreli” olması!
VE işte baş ağrıtacak, artık seçimlerde, “seçerseniz bu planın canına okuyacağım” vaatleri içine sıkıştırılacak bir yeni “popülizm aracına” daha sahip olduk! Şöyle ki:
20 yıl kim dayanır ki Sn. Bakan? Ki siz aslında “kurtlar kolonisi” arasına 20 yıl dokunulmayacak koşulunda körpecik bir kuzu bıraktınız…
Açık seçik yazayım mı Sn. Baybars. Ne zaman yenisinin geleceği belli değil ama yerinize ilk gelecek “Hükümetin” ilk icraatı söz konusu planın, “değişiklik versiyonunu” yapmak olacak!
BUNA karşın. İyi iş çıkardınız. Bugüne kadar gelip geçmiş kelli felli Bakanların başaramadıklarını başardınız. Tabi Taslak Planına yönelik tepkileri eleştirileri de göreceğiz.. İnşallah hayırlı olur..
