Kooperatif fabrika kurmuş diye sevinmek... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 18, 2024
Köşe Yazarları

Kooperatif fabrika kurmuş diye sevinmek…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Bir yabancıya komik gelebilir ama, bu ülkede normal. Hiçbir şeyimiz olması gerektiği gibi değil diye, biz seviniyoruz.

Bir grup süt üreticisinin oluşturduğu Kıbrıs Türk Süt Üreticileri Kooperatifi’nin fabrika kurma haberini okudum, sevindim, umutlandım.


Yeniden keşfetmeye gerek yoktu aslında. Dünyayı bırakın, bizde kooperatifçiliğin tarihi, bir asıra yanaştı.

Kaliteyi artırmak, maliyeti düşürmek, pazara daha kolay ulaşmak, aracıyı devreden çıkartmak yoluyla kırsal kalkınmanın ilk adımıydı kooperatifleşme.

İlk kooperatifleşmenin 1844’de İngiltere’de gerçekleştirildiği biliniyor.

Kıbrıs’ta ise, ilk kooperatif, Lefkonuk köyünde, 22 Ekim 1909 tarihinde, Türk ve Rum köylüler tarafından ortaklaşa kuruluyor.

Sadece Kıbrıslı Türklerin kurduğu kooperatifin kuruluşu ise, 1927 yılında Sütlüce köyünde..

Gerekçesi ne biliyor musunuz, tarım kredilerinden yararlanmak. En basit anlatımıyla, İngiliz, bireysel tarım kredisi vermiyor.

Niye acaba? Sömürgeciliğinden mi? Herhalde değil. Tarımın, üretimin daha doğru bir şekilde yapılması, kalkınması öngörülmüş de ondan.

1925’te Kıbrıs Ziraat Bankası kuruluyor ve adada o anda var olan kooperatif sayısı 175….

Eğitimden, modern tarıma, makineleşmeye en büyük ilerleme bundan sonra olmuş.

Güney Kıbrıs’ta bu tutum bugüne kadar sürmüş. Hatta AB’ye üyelikten sonra daha da güçlenmiş. Bizde de 90’lara kadar gayet başarılı.

Kooperatif Merkez Bankası 1959’da 196 kooperatifin ortaklığı ile kurulmuş. Bünyesinde Ayko Ayakkabı Fabrikası, Süt Ürünleri Fabrikası Koop Süt, Binboğa Yem Fabrikası, Harup Ürünü İşleme Fabrikası, Zeyko Yağ Fabrikası, Zirai Araç & Makine Bölümü, Koop-Gaz Dolum Tesisleri, Koop-Gıda Levazım, Denko Denizcilik İşletmesi, Şeker Sigorta ile faaliyet göstermiş.

Her biri, Kıbrıs Türkünün kendi çapında dev kuruluşları.

En kötü günlerde halkın ihtiyaçlarını karşılamış, üreticiye destek olmuş. Çoğu şimdi yaşamıyor.

Aklımda en son kalan, rahmetli İsmet Kotak’ın kooperatifleri yaşatma gayretleri.

Bozulma, aile şirketlerinin desteklenmesiyle başlıyor.

Bunun da sebebi, partizanlık, popülizm.

Kooperatifler etkinliğini kaybediyor, ağalık düzenine dönülüyor, bugünlerde “30 baş hayvanı olana teşvik vermezsen eylem yaparım” noktasına geliyor.

Tarımda entegre, modern üretim tesislerine geçilemiyor, üretici ürettiğini yok pahasına satıyor, tüketici fahiş fiyata mahkum oluyor, her ikisi de aracıya çalışıyor.

Sonunda, 21. yüzyılda, kooperatifleşmeyi yeniden keşfediyoruz.

Dünyadan 175, kendi ülkemizden 94 yıl sonra, nihayet ekonomik akıl galip gelmiş. Süt üreticileri kendi ürettikleri sütü kendi kurdukları fabrikada işleyip, hellim, peynir üretecekmiş.

Diyorlar ki, fabrikanın kurulması aşamasında ithal ettikleri süt işleme makinelerine KDV muafiyeti tanınmamış. Kooperatifin Başkanı Ahmet Anıt, “Tüm siyasi partiler seçim bildirgelerinde, kooperatifleşmeye teşvik ve yardımcı olunacağına yer veriliyor, ancak partiler iktidara gelince kooperatifçilikle ilgili hiçbir icraatta bulunmuyor” diyor.

Hep yazıyorum, şu destek-teşvik-hibe sistemi yıkılıp, baştan kurulmak zorunda.

İşte kooperatif, işte üretim. Buna destek vermeyeceksin de kime vereceksin.

Hatta desteği, sadece kooperatiflere, iştiraklere, entegre tesislere vereceksin. Bireysel aile işletmelerinin yerini, bunların almasını sağlayacaksın.

Neyin nasıl yapılacağı bilinmez mi? Çok iyi bilinir. Uzmanlarımız var, verimi, üretimi, maliyeti artırmanın yolunu bilen uzmanlar.

AB’ye uyum deyip duruyoruz, işte formül orada. Kalkınmayı sağlayacak kurallardan başlasak ya.

Ama popülizm belasından kurtulamıyoruz bir türlü.

Keşke süt üreticilerinin yaptığını, et üreticisi de, arpa üreticisi de, sebze-meyve, yem üreticisi de yapsa.

Keşke devlet de verdiği sözü tutup, doğru olanı desteklese, bunca yıldan sonra yanlıştan dönebilse…

 

  YERİN KULAĞI VAR

ONLARCA ÖRNEĞİ VAR:

Maliye Bakanı Serdar hükümetle ilgili değerlendirmesinde, “kimse kimseyi arkadan vurmaz” deyip, ortakların uyum içinde olduklarını söyledi. Bu ülkede siyasette kimlerin kimleri arkadan vurduğunun çok örneklerini gördük. Buradan yazmaya kalksak sayfalar yetmez. Koltuk için partisini satandan tutun da, bir gecede parti değiştiren nicelerini gördü bu toplum. Onun için Serdar bey bu kadar emin olmasa keşke…

VAR BİR BİLDİĞİ:

Son günlerde siyasetçisiyle, bazı basın mensuplarıyla hükümeti yıkmak için adete seferberlik başlatıldı. Bu kervana son olarak UBP’nin eski başkanı Özgürgün de katılarak,  “Çok yakın zamanda UBP hükümeti devralacak. Bu çok yakındır” iddiasında bulundu. Var bir bildiği herhalde…

 

KİMİ KASTETTİ:

Dışişleri Bakanı ve HP Genel Başkanı Özersay partisi ve kendi hakkındaki iddialarla ilgili olarak, “Bu tepkinin 2 nedeni olabilir. Ya Cumhurbaşkanlığı Seçimi için korkuyorlar ya da 50 yıllık oyuncak ellerinden alınıyor” değerlendirmesinde bulundu. Özellikle, “50 yıllık oyuncak ellerinden alınıyor” sözü ile CTP’yi kast ettiği konuşuluyor…

 

SİYASİ İTTİFAK:

Gazeteci Serdar Turgut, İsrail Cumhurbaşkanı’nın güney Kıbrıs’a gelişi ve Eastmed anlaşmasını yorumlamış; “Amerikan kaynakları ortada henüz somut bir gelişme olma​dığını İsrail’in bu tür fikirleri daha çok Türkiye’yi rahatsız etmek için zaman zaman ortaya attıklarını düşünüyorlar…. Deniz altından doğalgaz boru hattının fizibilitesinin olmadığını ve aynı zamanda bölgede büyük deprem riskinin de bulunduğunu söylüyorlar…. Türkiye üzerinden bir boru hattı olmayacaksa İsrail’in çıkardığı doğalgazı sadece Mısır’daki rafineride işleyip oradan gemilerle dünyaya dağıtabileceğini söylüyorlar”.

 

DEVE BOYUN HESABI:

Hastahanede doktor, okulda öğretmen, emniyette yeterli polis yok ama, Hizmet-Sen Başkanı Mehmet Kurumanastırlı, 50 camide din görevlisi olmadığını belirterek, camilerde Cuma namazı kıldıracak din görevlisi bile olmamasından endişe duyduklarını açıklamış. Hani bir söz var, “deveye sormuşlar boynun neden eğri diye, o da cevap olarak nerem doğru ki” demiş ya, işte bizim durum da aynen bu…

 

BONUS OLARAK ŞAPKA:

“Yerel ihale” talebinde bulunmadığını söyleyen Ekonomi ve Enerji Bakanı Özdil Nami, Kıb-Tek için uluslarası ihalede ısrarını sürdürüyor. Halbuki yerel ihaleye çıkılsa bonus olarak şapka verilir. Hatırlayın, daha önceki jeneratör ihalesini alan firma dönemin Başbakan ve Maliye Bakanına şapka giydirip haber bile yaptırmıştı…

ZİRVEDEKİLER

Birikim Özgür: Özgür, bu sayfadan defalarca tekrar ettiğim bir görüşü paylaşıyor; “Devlet yönetirken ya zam yaparsınız ve mevcut statükoyu finanse edersiniz ya da bu statükoyu değiştirecek adımlar atarsınız ve devrim yaparsınız. Bizim ülkemizde devrime ihtiyaç vardır”…

DİPTEKİLER

Radikal Gazetesi: Basın özgürlüğünü sonuna kadar savunurum, basın özgür olmalı ama, bu özgürlüğün de bir sınırı olmalıdır. Söz konusu gazetenin geçtiğimiz günlerde manşetinden verdiği bir haber ve karikatürün basın özgürlüğü ile bir alakası yok. Hatta hakaret.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar