Kıbrıs’ta gün geçmiyor ki, bir skandal, bir yolsuzluk açıklanmasın.
Politis gazetesinin, Başpiskopos Hrisostomos’un, yabancı bir DOLANDIRICIYA pasaport alma politikasını açığa çıkartması, kilisenin entrikalarını ve kirli yüzünü yeniden ortaya çıkarttı.
Zaten Kilise, her dönemde, Kıbrıs yerine önce kendi çıkarlarını düşünen bir kurumdu. Son olay bu görüşü iyice perçinledi:
Başpiskopos Hrisostomos, Malezyalı dolandırıcı Jho Taek Low’a Anastasiadis hükümetinin vatandaşlık vermesi için, İçişleri Bakanlığına iki kez mektup yazmış ve yaptığı baskılar sonucunda, Jho Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığını 3 gün içerisinde almıştı.
Başpiskoposun bu hızmeti karşılığında 300 Bin Euro’luk kutsal bir çek, Başpiskopos’un hesabına yatırılmıştı.
Politis iki gün önce, bu çek’in fotoğrafını yayınlamıştı.
Jho, bu küçük rüşvetin yanısıra, kiliseye ait bir araziyi 5 Milyon Euro karşılığında alarak, oraya 900 Bin Euro değerinde bir villa yaptırmıştı.
Rum tarafında, Kıbrıs’a ilk kez ayak basan Jho’nun , 3 gün içerisinde vatandaş yapılması uzun uzun tartışılmaktadır. Bu tartışmanın odak noktasında ise, Başpiskopos Hrisostomos bulunmaktadır.
Anastasiadis döneminde, PARALI OLAN Çinlilere, Ruslara ve diğer ulustan zenginlere, para karşılığı vatandaşlık verilmesi politikası iyice uygulanmaya sokulmuştu.
Rum tarafındaki ekonomi yazarları, Rum ekonomisinin düzlüğe çıkmasında bu politikanın önemli katkıları olduğunu ifade etmektedirler.
Eğer, birkaç Milyon Euro’nuz varsa, aracı HUKUK BÜROSUNA 500 Bin Euro vererek, vatandaşlık yolunu açmış oluyorsunuz.
Bu 500 Bin Euro’nun yanısıra, değeri 500 Bin Euro’nun üstünde olan bir villa alarak, vatandaşlık yolunda hızla ilerleme yolunu açabilirsiniz.
Herhangi bir sektöre de 2-3 milyon Euro yatıracağınız konusunda güvence de verirseniz, Avrupa Birliği vatandaşlığı konusunda sonuca ulaştınız demektir.
Parası olan ve rüşvetin kapısını bulan herkes bu yolla vatandaş yapılırken, Kıbrıslı Türklerle evli olanlar ise, yasal hakları olmasına rağmen, bu vatandaşlığı alamamaktadırlar.
Kıbrıs Cumhuriyeti yetkililerine veya Başpiskopos’a birkaç milyon Euro yedirecek bir Türk yetkili de bu yolu izleyerek, pek ala vatandaş olabilirdi.
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin pasaport politikası, devleti Türklerle paylaşmak istememelerinin ardında, maddi çıkarın da yattığının bir göstergesidir.
Kıbrıs Cumhuriyeti yetkilileri, kiliseye karşı açık bir tavır takınmadıkça, Kıbrıs Ortodoks kilisesi, Kıbrıs sorununda olumsuz bir faktör olarak , politika izlemeye devam edecektir.
Çözüm yolu, kiliseye rüşvet mahiyetinde Kuzeyde kalan kilise mallarına dokunulmayacağı yönünde garanti verilmesi durumunda rayına girebilir.
Aksi halde, kilise, bozguncu tavrına devam edecektir.
